Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir fotoğraftan fazlası
31 Mart’tan önce “illet, zillet” sözleri havada uçuşuyordu; aynı muhalefet liderlerine 19 Mayıs’ın 100. yılında Samsun çağrısı yaptı Erdoğan.
Erdoğan’ın 17 yıllık iktidar serüvenine bakanlar, bu tür hamlelere alışkındır. Ana stratejisi iktidarda kalmak, rejimi ve toplumsal ilişkileri dönüştürmektir. Bu stratejiye uygun olarak taktik manevralar yapma esnekliği ise diğer siyasetçilere göre daha fazla olmuştur daima. 19 Mayıs’taki çağrıyı ve kendi etrafında sunduğu fotoğrafı da bu taktik çerçevesinde okumak gerekir öncelikle.
Hangi şartlarda yapmıştır bu çağrıyı? 31 Mart seçimlerinden, yani AKP’nin güç kaybının görünür hale gelmesinden sonra. Parti içi ve partiler arası ittifaklarının da dağılma potansiyeli taşıdığı bir dönemde yani. “Türkiye ittifakı” stratejisi, tam da bu çatlakları daha geniş bir yelpaze temsiline oturtarak aşma arayışıydı. Samsun’da ilk kez somutlandı.
Kimileri, “daha önce milli bayramları kutlamaz, izin de vermezlerdi” diyerek avunabilir. Kuşkusuz ki Atatürk sevgisi ve özlemi, bu iktidar döneminde ve bu iktidar sayesinde daha da artmıştır. İktidarsa yükselen bu dalgayı karşıya almak yerine içini kendi siyaset planıyla doldurup (daha doğrusu içini boşaltıp) güne uyarlamayı seçmiştir şimdi.
Bir defa Saray, uzun süredir kendisini iktidarda tutma mücadelesini bir tür “ikinci kurtuluş savaşı” gibi sunmaya, bu teze kendi dışından da destekçi bularak bunu genel, milli çıkar gibi göstermeye çalışıyor. 19 Mayıs’ın, yani Milli Mücadele’nin başlangıcının 100. yılı gibi sembolik bir tarihte kendi liderliği etrafında sunduğu fotoğraf, iktidarın bu uğurda bugüne kadar sağladığı en büyük taktik başarıdır.
Muhalefet, özellikle CHP liderliği ise 100. yılın asıl tartışılıp gündem yapılacak atılım stratejisini ve siyasetini kendi etrafında belirleyemedi ve “gitmezsek Erdoğan aleyhimizde kullanır” çekingenliğine yine yenik düştü. Kim rakibini kendi minderine çekebiliyorsa, oyun kurucu güç odur. Ayrıca muhalefet kurtuluş savaşının aynı zamanda saraya karşı örgütlenen politik boyutunu tıpkı iktidar gibi yok saymış, daveti kabul ederken bunu tartışma konusu bile yapmamış; “saray etrafında ikinci kurtuluş savaşı” hikâyesine böyle bir sembolik günde can vermiştir.
Kuşkusuz Mustafa Kemal de Kurtuluş Savaşımız sırasında taktik hamleler yapmıştır. Cepheyi geniş tutmak için padişah ile hükümet ayrılığına vurgu yapmak; halkın daha büyük değişimlere hazır olmayan kesimleri arasında ayrılık yaratmamak, saray otokrasisinin milli kurtuluşun önünde bir engele dönüştüğünü adım adım vurgulamak bunlar arasındadır. Ancak şartlar bugün farklıdır. Liderlik, strateji belirleme inisiyatifi bugün kimdedir? Tarihi ilerleten kuvvetlerde mi, tarihi gerileten kuvvetlerde mi? Yanıt bellidir.
Diğer yandan Erdoğan, bu davet ve fotoğraf sayesinde kendi etrafında çözülen ittifakları, yalnızlaşmayı aşarken; karşıtı güçler arasındaki birliği de aşındırmayı hedeflemiştir. Örneğin CHP ile İYİ Parti ittifakının uzun süre sonra Saray tarafından ilk kez parçalı bir görüntüye kavuşturulduğunu söyleyebiliriz. CHP’nin daveti apar topar, ittifak yaptığı aktörlerle yeterince tartışıp karar birliğine varmaksızın kabul etmesi ve İYİ Parti’nin daveti bir “iktidar şovu” olarak görüp reddetmesi, Erdoğan’ın karşıt ittifakların iç çelişkilerine dair ilk ciddi sınamasına dönüşmüştür. Bunu yaparken de muhalefetin uzun süredir öne çıkardığı “birleştiricilik” vurgusunu kendi lehine etkisizleştirmeyi denediği de söylenebilir.
Bir başka boyut: Kritik İstanbul seçimlerinde iki ittifak da Kürt seçmenlerin oylarının belirleyici olacağını ilan etmektedir. Böyle bir ortamda Kürtsüz Türkiye ittifakı fotoğrafına iki adayın da partilerinin katılmasının İstanbul’daki Kürt seçmenlerin bir bölümünde bile “ikisi de aynı” hissiyatıyla sandıktan kaçış yaratması, fotoğrafın iktidar lehine bir diğer kazanımı olabilecektir. Bu da yine planlayıcıların hedefleri arasında görülmelidir.
Son olarak fotoğraf, Erdoğan’ın kendi ittifaklarına dönük de bir mesaj niteliğindedir. Özellikle 31 Mart’tan sonra MHP’nin iktidarın kendisine daha da bağımlı hale geldiğini alttan alta vurgulaması karşısında Erdoğan 19 Mayıs fotoğrafıyla MHP’ye de “alternatifsiz değiliz” demiş oldu. Çağırdığında, en ufak bir manevra yaptığında '65trafında hâlâ böyle sorgusuz ve sualsizce geniş yelpaze oluştuğunu fark eden Erdoğan, bu taktiğin tutmasını bundan sonra MHP ile ilişkilerde daha fazla dengeleyici bir faktör, hatta koz olarak değerlendirecektir.
Özetle, hamlenin 19 Mayıs için kazananı Erdoğan’dır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!