Cüneyt Arcayürek

Ne Değişti? (12.08.2014)

12 Ağustos 2014 Salı

9.8.2014; Çankaya seçiminden bir gün önce.
Konya’da partisinin düzenlediği mitingde, başbakanlıktan istifa etmeyerek devletin bütün olanaklarını kullanan cumhurbaşkanı adayı RTE konuşuyor...
Evet, seçime bir gün kala yine başbakanlık sıfatını adaylık propagandasında fütürsuzca kullanıyor.
Uzun konuşmanın belki de yüzde ellisi yine dini siyasete alet eden, sömüren içerikte.
Konuşmasına göre simit satıcılığından bugünlere ulaşmasını halk mı sağladı? Hayır!
Baştan sona Allah ve ancak onun gösterdiği yolda bugünlere geldiğini örneklerle yineliyor.
Ya oylarıyla destekleyen halk? Bugünlere nasıl geldiğini özetleyen cümlesi şu:
“Allah’a hamdolsun. Bizi bugünlere eriştiren Rabbime sonsuz hamdolsun.”
Bugünlere gelmesini sağlayan halk değil demeye getiriyor.
Sonra? Tabii muhalefetin dününe, bugününe, yarınına söylemediğini bırakmıyor.
Konya’da Allah deyince de alkış, muhalefete küfreden, aşağılayan sözlerine de alkış!

***

10.8.2014. Konya’dan bir gün sonra.
Konya’daki kendinden başka herkesi aşağılayan aday; cumhurbaşkanı seçilmiş. Parti balkonunda yine ama kısa bir girişle malum dini içerikte sözlerini yineledikten sonra.. “Bugünlere dek meydanlarda, mikrofonların önünde ne söylediysem 12 yıl boyunca hep söylediklerimin arkasında durdum” diyor. Böylece balkonda her seçimden sonra söylediklerini, daha sonra aksini, yaptığını inkâr eden palavralarından birini söylüyor.
Konya’da, aylar boyunca hemen her ilde, TV’lerde muhalefete söylemediğini bırakmayan, dün de yarın da Başbakan ve seçmenin ancak yüzde 51.8 gibi zayıf desteğiyle, ne yazık ki Cumhurbaşkanı seçilen adam, düne kadar halka aksini yinelediklerini söylemekten çekinmiyor: “Altını çizerek söylüyorum, 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım” diyebiliyor balkondan.
Dünü yarınlarının garantisi olan bu kişiye kalabalık arasında “Atma Recep din kardeşiyiz” diye seslenme cesareti gösteren tek bir kişi yok!

***

Ya muhalefet? 4.5 milyon seçmen sandığa gitseydi, RTE yüzde 51 oyu bile göremezdi, diye alınan sonucu sandığa gitmeyen seçmene yüklüyor.
Çatı adayını ilan ettikten sonra yalnız bırakan kim? İki parti liderleri, örgütü! Sanki çatı adayı için, “öteki” ev ev dolaşarak oy sağlamaları için çabalarken, karşı partilerin lider kadrosu, örgütleri canla başka gereken çalışmaları yapmış gibi, şimdi sorumluluğu üzerlerinden atıveriyorlar.
Başbakan kalarak devletin bütün olanaklarını kullanan, “şike ve hileyle, aldatma ve kandırmayla” bir zafer kazandığını ve esasen “bugün rüşvetin onay gördüğünü, dürüstlüğün kaybettiğini” söyleyen Bahçeli; adil ve eşit olmayan bir seçimden geçtiğimizi söylemekte elbette haklı.
Kılıçdaroğlu ise Bahçeli gibi, “Köşk’e de çıksa yolsuzluk, rüşvet konusunda arkasını bırakmayacaklarını” açıklıyor.
“Aylarca hırsız, devletin parasını cebine atan, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örten adam” diye suçladığı RTE, pekâlâ şimdi Köşk’te ve Cumhurbaşkanı.
Çağrı olursa veya gerek görürse aylardır hırsız diye davul çaldığı adamın Köşk’e çıkıp elini sıkacak mı Kılıçdaroğlu? Yoksa Bahçeli gibi “resmiyetle hususiyeti” ayıracak mı?
Yakın tarihte şu örneği yaşadık. Muhalefet lideri Süleyman Demirel, şayet Turgut Özal cumhurbaşkanı olursa, zinhar Köşk’e çıkmayacağını aylarca yineledi konuşmalarında. Özal seçildi. Aaaa, bir de baktık. “Devlette küslük olmaz” diyen Demirel, bir koşu Köşk’e çıkıyor.

***

RTE cumhurbaşkanı seçildi de ne değişti?
Tek değişiklik Başbakan’ın ek olarak Cumhurbaşkanlığı görevini de yürütmek üzre, maaile Çankaya’ya, Köşk’e taşınması!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları