Cüneyt Arcayürek

Hayırlara Vesile Olaylar (mı?)

15 Kasım 2013 Cuma

Irak’ın kuzeyindeki Kürt aşireti reisi Mesud Barzani, “Türkiye Kerkük’e karışırsa ben de Diyarbakır’a karışırım” Diyarbakır’a karışırım” dedikten bir hayli zaman sonra, RTE’nin çağrısı üzerine komşu bir devletin başkanı gibi karşılanacağı Diyarbakır’a geliyor.
Ankara’ya biraz daha para, biraz daha silah diye yalvar yakar olan… zamanın başbakanının bize adeta bahşiş niyetine, “Çok ısrarcı oldu, verdik” dediği başı sarmalı yüzü dost maskeli, 50 bin doları kapıp aşiretine dönen Barzani bu!
Hükümetlerin 1900’ün son yıllarında devlet politikası gereği Kürtler arasındaki ayrışmayı körükleyecek kişi diye seçtiği ve bu amaçla kullanıldığının kulaklara fısıldandığı Barzani, gel zaman git zaman, AKP döneminde Türkiye’yi kendi amaçlarını gerçekleştirmek için kullanan adam oldu.
Oysa yakın tarihlerde AKP önderlerinin biri değil, tut Çankaya’dan in taa Başbakanlık koridorlarına kadar devlet büyüğü diye akla kim geliyorsa hepsinin demeçleri adeta Barzani’nin yüzüne tükürüyordu.

***

Ama geçmişte söylediklerim geçmişte kaldı, bugünlere bakalım kuralını hem iç siyasette hem diplomaside kullanıyor RTE.
Olağanüstü değer verdiği izleniminin üzerini örtmek için Barzani’nin gelişiyle çözüm sürecinin daha bir anlam kazanacağını söylüyor.
Medyamıza gelince...
RTE’nin Barzani ile kucaklaşmasıyla… Bağdat ile buzların erimesine yol açan adımlarla Türkiye’nin Ortadoğu politikasının yeni bir ivme kazandığını manşetleriyle, haberleriyle, TV’lerdeki yalaka yorumcularıyla ilan ediyor.
Dış politikayı seçimler arifesinde kullanmayı içeren bu girişimleri komşularla sıfır sorun politikasının yeni bir ivmesi diye yutturmaya çalışacaklar.
Irak’taki özel Kürt yönetimi benzerlerini Suriye’de PKK’nin devamı PYD’nin de benimsediğini ilan etmesini… Dışişleri Bakanı Davutoğlu zaten daha önce “bizi ilgilendirmiyor” diye karşıladı ve…
…. hükümet, Güneydoğu’da kaçakçılara karşı devletin yapmakta olduğu telden duvarı yıkmaya çalışan BDP’nin asıl amacının, Türkiye’nin güneyindeki Kürtlerle, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler arasında sınırı kaldırmak olduğunu kamuoyundan özenle saklıyor.
Fakat bölgedeki son gelişmeler; İran’a da olası özerk Kürt bölgesinin katılımıyla Türkiye-Irak-Suriye ve İran’dan oluşacak bir Kürt federasyonu hedefine doğru yol alındığı izlenimi güçlendiriyor.

***

Bu, Türkiyemizin dış yüzü.
İçeride; demokratik bir ülkede yaşanmış olsa tartışmanın bir tarafının istifasıyla sonuçlanacak bir olay yaşanıyor.
Başbakan Yardımcısı Arınç; hükümet başkanını ağır biçimde suçlayan ve açıklama bekleyen konuşmalar yapıyor.
Başbakan’da ise Arınç’ın haklı eleştirilerine kaynaklık eden bencil davranışını, söylemlerini en azından tevil edecek bir kıpırdanma görülmüyor.
Aralarında AKP tarihine geçen böyle bir tartışma, zıtlaşma yaşanmamış gibi, vurdumduymazlığın dik âlâsı bir hareketle, aynı uçakta gidecekleri Diyarbakır’daki Barzani şenliğine Arınç’ı davet ediyor.
Kapalı kapılar arkasında neler olup bitiyor; bir Allah bir de RTE ile Arınç bilecek ama Başbakan, biz kardeşiz, dava arkadaşıyız gibi duygusal seslenişlerle, ayyuka çıkan parti içi sorunu buzdolabına kaldırıyor.

***

İktidar çevrelerinde bu olasılık konuşulurken ana muhalefette de İstanbul Belediye Başkanlığı dar gelen, aslında Ankara’ya gelerek Türkiye’yi ele geçirmeyi yani iktidar olmayı temel amaç edindiğini açıkça söyleyen Mustafa Sarıgül hareketini genel merkezdekiler adeta görmezden geliyor.
Din devletine dönüşümün kanıtı kimi önemli sorunlarda iktidarın uygulamalarına karşı gerektiği kadar muhalefet etmemekle eleştirilen partiye üye yapılan Mustafa Sarıgül’ün her konuşması ya bismillah ya da rabbimin yardımıyla diye başlıyor.
CHP’ye bir yanıyla AKP’ye özenen muhafazakâr bir parti, bir yanıyla partinin tarihsel olgusunu yansıtacak sosyal demokrat parti görünümü vereceğini duyuruyor.
Bu arada dikkat çekici haberler gazetelerde. Amerika pek çok zaman kullandığı uygulamalara başvurdu:
Sarıgül, seçim öncesi söz olur diye gitmekten vazgeçtiği ABD’den İstanbul’a gelen eski diplomat ve düşünce kuruluşu Middle East Centre’nin yöneticisi Richard Murphy’le yemekte buluştu.
Sarıgül’ü sorgulayan Amerikalı ile yemekte bir de tanık, görüşmeyi genel merkez adına izleyen biri daha vardı: Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu!
Tabii kimi çevreler:
Bilinen kimi örnekleri anımsadılar. Örneğin genel başkan olmadığı halde ABD’ye giden ve arada kimlerle içeriği bilinmeyen görüşmeler yapan RTE’yi...
O çevreler şimdi bir düşünce kuruluşunun yöneticisinin ta Amerika’dan kalkıp sırf Sarıgül’le yemek yiyip sohbet etmek için İstanbul’a gelişindeki gizli anlamı çözmeye çalışıyorlar.
Acaba ne ölçüde CHP’ye hayırlara vesile olacak diye!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları