Çiğdem Toker

Hayatlarınız ‘Acele’ Gasp Edilir

18 Ocak 2014 Cumartesi

Dün İstanbul’un 6 köyü hakkında ölüm fermanı imzalandı.
Bakanlar Kurulu, 3. havalimanı inşaatı için “acele kamulaştırma” kararı verdi.
Yekten “köy” denmiyor tabii. Arnavutköy ve Eyüp ilçelerine bağlı altı köydeki “bazı taşınmazlar”ın kamulaştırılacağından bahsediliyor.
Resmi Gazete’de “bazı taşınmazlar” denilen bu haritalı kararın içinde;
2.5 milyon ağacın kesilip “taşınacağını”, üç dere, 70’i aşkın sulak alan beton dolgularla kapatılarak kuruyacağını, canlı yaşamın yok olacağını, Terkos Gölü borularının güzergâhının değişeceğini, rüzgâr enerjisi santrallarının ortadan kaldırılacağını boşuna aramayın. Yok.

***

Hayatlarımızı hoyratça gasp eden bu kararın alındığı asıl tarihin 2 Ocak olması ise -örneklerine saat başı tanık olduğumuzsistemdeki çöküşün başka bir açıdan fotoğrafı...
Bu fotoğrafa; 3. havalimanı projesini, Kolin-Limak-Cengiz- Kalyon-MAPA ortaklığının üstlendiğini hatırlatarak “netlik ayarı” yapalım:
?25 Aralık 2013: Cengiz Holding ile Kalyon İnşaat’ın malvarlığına, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında “ihtiyati tedbir” kararı konuldu.
?11 Ocak 2014: Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Şirketler üzerindeki ihtiyati tedbir kararı kalkmazsa, 3. havalimanı tehlikeye girebilir” dedi.
?13 Ocak 2014: İhtiyati tedbir kararı kalktı.
?17 Ocak 2014: 3. Havalimanı inşaatının ilk ve en önemli adımı olan “acele kamulaştırma” alındı.
Belli ki Bakanlar Kurulu için, 2 Ocak’ta “acele kamulaştırma” kararını alırken, bu karara muhatap iki büyük holdingin o anda yargı kararı nedeniyle “hiçbir işlem yapamaz” durumda olmasının önemi yok. Hatta tam tersi. Cengiz Holding ve Kalyon İnşaat hakkındaki ihtiyati tedbir kararının kalkacağından emin bir “yürütme organı”yla karşı karşıyayız.
Şirketlerin mal varlığına 25 Aralık’ta ihtiyati tedbir kararı koyan yargı ile, 18 gün sonra kararı kaldıran yargı manzarasına baktığınızda bunu daha iyi anlıyorsunuz...

***

“Acele kamulaştırma” için görevlendirilen TOKİ, “parasını sonradan vermek üzere” bu işlemi yaptıktan sonra, şirketler de ağaçları kesmeye, dereleri kurutmaya başlayacak...
Biz de o süreçte bol bol şu sözleri duyacağız:
“Buradaki ağaçlardan 657 bin 950 adedi ömrünü tamamlamış ve orman emvaline kazandırılması (kesilmesi) zaruri ağaç miktarıdır. 1 milyon 855 bin 391 adet ağaç taşınabilecek durumdadır. Taşıma ve benzeri işlemler kamulaştırma kapsamında mevzuata uygun olarak yapılacaktır.”

***

“Acele kamulaştırma” olağanüstü bir işlem. Hukuk sistemimize bundan 57 yıl önce girmiş.
Savaş, yurt savunması, doğal afet gibi olağanüstü durumlarda, hükümet zaman kaybetmeden önlem alabilsin diye.
Ne var ki, AKP iktidarına kadar, pek ender uygulanan “acele kamulaştırma”, işlemi 2004’ten sonra hızla artıyor.
“Peki nedir bu acelenin sebebi” sorusunun cevabı için, son yıllarda hayatımızın nasıl gasp edilişine bakmak yetiyor. En önemli gerekçe, kamulaştırmanın asli yetkilisi olan belediyeler veya tek bir bakanlığın karşılaştığı direnç... “Savaş” gerekçeli bir “acele kamulaştırma”nın olmadığı bu çağda, kamulaştırmanın mantığı “piyasalaştırmaya”; bağı bahçesi elinden alınanların itirazı da hükümet için “olağanüstü durum” gerekçesine dönüşüyor.
Hayatlarımız “acele”yle gasp ediliyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları