Celal Üster

Dilini eşekarısı soksun

19 Mart 2015 Perşembe

‘Dil, düşüncenin giysisidir’ demişler. Nasıl düşünüyorsan, kadına erkeğe nasıl bakıyorsan, farklı ulusları nasıl görüyorsan, öyle bir dille konuşursun. Thomas Jefferson’ın bir sözü geliyor aklıma: ‘İnsanı gösteren dildir; konuş ki seni görebileyim!’

Geçenlerde Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ündeki bazı sözcüklerin, kadına erkek-egemen bakışı yansıtan cinsiyetçi karşılıkları insanları çileden çıkardı.
Önce sosyal medyadan, ardından kimi gazetelerden tepkiler yükseldi. Cumhuriyet, daha da büyük bir duyarlılık gösterip, baş sayfasında, “Türk Densizlik Kurumu” başlığını attı.
TDK’nin hem internet sitesinde, hem de basılı sözlüğünde, “müsait” sözcüğünün ikinci anlamı “Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)” diye veriliyordu.
Bu kadarla kalsa iyi! “Serbest” sözcüğünün bir anlamı da “(kadın için) Ağırbaşlı olmayan, hoppa” idi. “Yollu” sözcüğüne bakıldığında, bir anlamının da “Kolayca edilen edilen (kadın)” olduğu görülüyordu.
Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Bu konudaki tepkileri izlerken, ister istemez, iki yıl kadar önceki bir başka tartışmayı anımsadım.

Sözlük ve dil
Dilci ve yazar Ömer Asım Aksoy’un ilkin 1965’te TDK’den çıkan, 1988’den bu yana da İnkılâp Kitabevi’nce yayımlanmakta olan Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde yer alan kimi atasözleri de sosyal medyada tepkilere yol açmıştı.
“Dayak cennetten çıkmıştır”, “Erkeğin şeytanı kadın”, “Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır”, “Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün”, “On beşindeki kız ya erde gerek ya yerde” gibi cinsiyetçi atasözleri ve deyimlerin yanı sıra, “Kürdün yağı çok olunca hem yer hem yüzüne sürer” gibi ırkçı atasözleri de eksik değildi o sözlükte.

Yeni değil
Yüzyıllardır erkeğin kadını aşağılayan, hor gören bakış açısının egemen olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Bu tür atasözleri ve deyimler ya da argo sözler yeni ortaya çıkmadığı gibi, yaşadığımız toplumda varlığını koruyor.
Toplumumuz insanı ya da erkeğinin belleği, cinsiyetçilik ve ırkçılıktan geçilmeyen bir kültürle yüklü.
Kaldı ki, son yıllarda iktidarın önünü ardına kadar açtığı barbarlık, hamhalatlık, yobazlık ortamının elverişli ikliminde, kadınlara karşı şiddet ve cinayetlerin çığ gibi büyümesi de böylesi bir kültürün ürünü değil mi?
Diyeceğim, dili ne kadar gizlersek gizleyelim, sözlükleri bu tür sözler ve deyimlerden ne kadar arındırırsak arındıralım, ne kadar “pembe sözlükler” üretirsek üretelim, “erkek toplum” onları yaşatmayı ve üretmeyi sürdürür.
“Dil, düşüncenin giysisidir” demişler. Ne kadar doğru... Nasıl düşünüyorsan, kadına erkeğe nasıl bakıyorsan, farklı ulusları nasıl görüyorsan, öyle bir dille konuşursun...
Thomas Jefferson’ın bir sözü geliyor aklıma: “İnsanı gösteren dildir; konuş ki seni görebileyim!”
Hele, bir dilin argo sözlüğüne bak, o toplumun ta kendisini görürsün... Cinsiyetçi ve ırkçı sözler, atasözleri, deyimler, toplumdaki egemen anlayışın yaşama ve insanlara karşı duruşunu yansıtır...

İktidarın dili
Tıpkı iktidarın, özellikle de o iktidarın başının kullandığı dilin, kadınlara, özgürlüğe, eşitliğe, adalete karşı duruşunu yansıttığı gibi...
O yüzden, gelin, bir “Dilini eşekarısı soksun!” kampanyası başlatalım.
Dilimize ayna tutan sözlüklerle değil, tarihin derinliklerinden gelip zihinlerimize kök salan kültürel belleğimizle hesaplaşalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Irgat’ın Türküsü 14 Mayıs 2018

Günün Köşe Yazıları