Bilsay Kuruç

Bir Bretton Woods vardı: 80. yıl (2)

22 Temmuz 2024 Pazartesi

İkinci Büyük Savaş (1939- 1945) kapitalizm tarihinin Amerika’ya büyük ikramı oldu. Amerika bu ikramı gördü, anladı, gerekeni yaptı. 

HAYIRSEVER AĞA

Büyük Savaş “para birimi”ni yok eder. 1945’te tablo bu idi. “Para”ların yeniden doğup birbirlerine takdim edilmesi savaşın galibi “egemen gücün işi” idi. Amerika Bretton Woods (BW) ile bu perdeyi açtı. Şirketi (IMF) kurdu. Hissedarlara disiplini (ayağını yorganına göre uzat!) getirdi, kendisi hariç. Çünkü o en büyük hissedar olarak patrondu. Dünya altın rezervinin üçte ikisi ondaydı. “Dolar” demek, “altın” demekti. Kendini niçin sıkıntıya (deflasyona falan) soksun? 

Tarih Amerika’ya “En önemli yerden başlayacaksın!” demişti. Orası Avrupa idi. Bir Avrupa yaratmak! Bu misyonu Amerika 1947’de kavradı. En önemli yerin en önemli noktasını bularak orayı yeniden inşa etmek. O nokta Almanya idi. Amerika dünya “ağa”sı olabilecekse gözü gibi bakacağı bir Avrupa’sı olmalı ve bunun için bir Almanya yaratmalıydı. 

Amerika’nın taze Dışişleri Bakanı General Marshall 5 Haziran 1947’de Harvard’da bir Avrupa konuşması yaptı. Özü, “Onlar himayemizdedir, merak etmesinler!” Himaye, “Orada herkes ‘dolar’a muhtaç. Biz geleceğiz ve vereceğiz” demekti. Avrupa yönetilebilir ölçeğe, ikiye bölünerek gelecek ve Batı’sı “dolar kıtlığı” çekmeyecekti. Ayrıntıya girmeyelim. Kısaca, “Marshall dolarları”nın “likiditesi” Batı Avrupa’nın bir büyük ekonomik birim halinde oluşabilmesi için tulumbanın ilk suyu idi. 

Avrupa’yı bölmek için Almanya bölünmeliydi. Bunun resmiyet kazanması için Amerika ve İngiltere, 26 Şubat 1948’de Londra’da bir “Almanya Konferansı” topladılar: The London Conference on Germany. (Orhan Veli’nin şiirindeki konferans). Ruhr’u isteyip ayak direyen Fransızları da kabule mecbur kıldılar. Böylece, 1948 Eylül’ünde Batı (Federal) Almanya’nın doğuşunu dünyaya ilan ettiler. Almanya’yı 1871’de Bismarck kurmuştu. 1948’de ABD yeniden kurdu, “dolar”ları ile. Ve “Deutsche Mark” (DM) da böylece dünyaya geldi. Alman halkı memnun oldu. Amerika’yı “hayırsever ağa” (benevolent hegemon) olarak benimsedi. 

Savaşta “yok” olan, birbirinden kopuk “para”larla Avrupa bir büyük ekonomi birimi yapılabilir mi? Olmaz. Çaresi, Avrupa Ödemeler Birliği’ni (European Payments Union, EPU) kurarak bulundu: 1950. Bir kliring sistemiydi. Amerika’nın yakın gözetiminde başarıldı. B. Almanya bütün bunlarda ağırlık merkeziydi. Batı Avrupa kapitalizmi kısa sürede Alman ekseni çevresinde işleklik kazandı, gelişti. 1958’de “para”lar “konvertibilite”ye (birbirilerini tanıyarak iş yapmaya) eriştiler. Orada kapitalizm kendi dinamiğiyle yol almaya başladı. Amerika dünya “ağalığı”nı, kapitalizmin en önemli coğrafyasında kanıtlamış oldu. Tarihi kolonizasyon hamlesi yaptı. 

SOĞUK GELİYOR MU?

Dünya çapında ağalık (“hegemonya” şık bir terim, ama biz “ağalık”ta kalalım) kendine bir misyon vererek ilerlemeyi şart kılıyor. Kapitalizmin son aşamasında dünya sermayesi birikim motorunun yavaşlamasını hiç istemez. Hızlanmalı. “Ağa devlet” siyasetin elbisesini de buna göre dikmelidir. 1940’lardan başlayarak Amerika bunun pratiğini yapıyor. Bizlere de uygulamayla gösteriyor, iyi anlayalım diye. 

Ağanın sadece kendine dönük bir iktisat politikası ve düzeni olamaz. Onun bir stratejisi olur. Dünyayı kapsayacak bir stratejidir ve düşünce, karar ve uygulama boyutlarında siyasaldır. ABD için bu, dünya sermayesiyle tam uyumlu olmalıdır ve öyle olmuştur. 

Amerika’nın ilk strateji belgesi BW idi. ABD’nin dünya kapitalizmi ile uyumu için hazırlanmıştı. İkinci strateji belgesi “Marshall Planı” oldu. O da aynı uyum için bir sonraki adımdı. Ve bir sonraki belge için gecikilemezdi. Batı Avrupa’nın hemen siyasal kolonizasyonu yapılmalıydı. Bunun için de bir şirket kuruldu: NATO, 1949. Büyük hissedar elbette ABD idi. Ve bu şirket sayesinde “Büyük Strateji”nin adı konabildi: Soğuk Savaş (SS). Strateji kalıcı kurumlaşmalarla somutluk kazanır. NATO kurumlaşması SS’yi resmileştiriyor, üçüncü strateji belgesi oluyor. Politikalar değişebilir, “ağa” için kalıcı olan stratejidir. Şunu görmek zor değildir: “Marshall Avrupası” (fiilen, “dolar alanı”) olmasa Soğuk Savaş inşa edilemezdi! İktisatçı gözüyle, EPU, IMF şirketinin disiplinini Batı Avrupa’da güvencede tuttu. Ve Amerika’nın BW’ye yerleştirdiği “bamtelleri”nden birini de 1950’lerde korumuş oldu. Nedir o? “Altın”a dayalı “dolar” ve buna göre kabullenilmiş “sabit döviz kurları”. “Ağa”nın ekonomide “stratejik” istikrar anlayışı “kurların dokunulmazlığı” üzerine bina edilmişti ve stratejinin bütünlüğü içinde 1960’a kadar bu zeminde “Tanrı Amerika’yı korudu”. 

SEKSEN GÜNDE DEVRİ ALEM

Batı Avrupa’yı deftere yazdıktan sonra dünyaya çık. Böyle oldu. ABD’nin “yeni şahin” Dışişleri Bakanı Dean Acheson 1950’de patlak veren Kore savaşı üzerine “artık dünya çeperine çıkma vaktinin geldiği”ni dile getirdi. SS “küreselleşecek”ti. Truman da 15 Ocak 1953’teki “veda konuşması”nda “SS’yi yapacaklarını ve kazanacaklarını”, yani stratejiyi vurgulayarak ayrıldı. 

Artık yol belliydi. Sonraki Başkan Eisenhover (Ike) zamanında, SS, bünyesinde taşıdığı güç anlayışıyla geniş kapsam, derinlik, geri dönülmezlik kazandı. Uzun dönemli bir SS bakışı stratejiye yerleşti. Truman “savunma” harcamalarını gayri safi milli hasılanın (GSMH) yüzde 13’üne çıkarmıştı. Ike, standart anlayıştan nükleere ve kıtalar arası füzelere geçti. “Tasarruf” yaparken (1960’ta GSMH’nin yüzde 8.8’i) iflâh etmez yıkıcı “modernizasyonlar” getirdi. Ve “veda konuşması”nda ABD’de “bütünlüğe sahip bir askeri-sınai yapı”nın (militaryindustrial complex) kurulmuş olduğunu müjdeledi! 

Büyük sermaye “Bu ülke seninle gurur duyuyor” ve “Biz ülkemiz için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayız!” diyordu. Daha sonraki Kennedy, SS stratejisini hem uzaya taşıdı hem de çeşitli “görünürgörünmez işler”in dünyasını genişletti. Kısaca, 1960’ların SS dünyası artık Jules Verne’inkine benzemiyordu. SS’nin devri âleminde zamanlar kısaltılmış, karakterler değişmişti. İşler çoğaltılıyor ve çatallaşıyordu. Ve maliyet kabarıyordu. 

Peki, bunların “ekonomisi”? Kim, nasıl ödeyecek? Kısa yanıt, ekonominin 1950’lerle başlayan ve kronikleşen açıkları ile ödenecek. Amerikalıların değil, “dolar rezervi” yapma zorundaki “ötekiler”in tasarruflarıyla ödenecek. “Dolar”lar basılıp “dış fazla” veren “ötekiler”e giderek “fazla”yı alacaklar, cinsiyet değiştirenler oralarda kalıp Amerikan yatırımı olacak, cinsiyet değiştirmeyen “dolar”lar ABD Hazine “kâğıdı” kılığında geri dönerek askeri finansmana yönelecekler. Kabaca böyle. ABD İkinci Savaş finansmanını Avrupa ve Asya’dan kaçan 10 milyar dolarlık altın katkısıyla yapmıştı. Yani kazanılmış değil, başkasının kaçan parasıyla. SS’de ilke niçin değişsin? 

George Marshall ile Dean Acheson konuşuyor.

BASÜ BADEL MEVT

BW’nin temel çivisi “altın”a bağlı “dolar” (1 ons altın 35 dolar). Öteki paraların ayarı da bu temel çiviye göre sabitleniyor. Bu ayarı korumak için sıcak para giriş-çıkışlarını yasaklıyoruz. IMF’nin esas görevi bu. ABD Hazinesi bunun için bankacılığı denetimde tutuyor. 

Dünya finansının merkezi Londra’nın City’si “sterlin”in 1947 hezimetinden sonra durgunluğa girdi. Dünyanın finans işlemleri büyük ağırlıkla orada yapılırdı. Kısa vadeli kredilerde, bonolarda, menkul değer ihracında City rakipsizdi. Ne olacak? 

1950’lerin ikinci yarısı City’nin yeniden doğuş zamanıdır. Çünkü sermaye kabına sığmaz, kural sevmez, sınırsızlık arar ve bunu o zaman City ile buldu. “Eurodolar”ın, (Avrupa “dolar”ı!) yani adı Amerika dışında konulan bir “dolar”ın icadı ile. City’de icat edildi. Bankaların, cinlik yapıp “dolar” üzerinden Amerikan bankalarından daha yüksek faiz vermesi ve İngiliz Merkez Bankası’nın (Bank of England) buna göz yumması ile! Ve “Euro market” denen bir piyasa oluşuverdi. City’nin “Euromarket finansmanı” ile büyük şirketler dünyaya yayılma, tüm pazarlara egemen olma güdülerini keskinleştirdiler. Bu da dönüp dönüp City’yi ateşledi! “Dolar yükümlülükleri” arttıkça City dolar “senyoraj”ından pay almaya başladı! “Dolar”ı o basıyor gibi! 1970’te, Bank of England’ın “‘Governor”ı diyor ki: “Görünmeyen işlem gelirlerimiz ‘euromarket’ sayesinde dörde katladı.” Biliyoruz, tüm “vergi cennetleri” de bu sayede kuruldu. 

Sermaye ve “dolar” “enternasyonelleştikçe” BW’yi buruşturdu. “Sınır aşan dolarlar” BW’nin temel çivisiyle sabit kurunu zorladı. Nereden? On yıl önce Amerikalının çökerttiği İngilizin “bankeri” City’den. City öyle becermişti ki “dolar”ları “kendi nüfusu”na geçirmişti. Büyük çelişkiler kapitalizmin gıdasıdır. 

TÜKENİŞ

1950’lerde Amerikan ekonomisi eskimeye başladı. Ekonomi dozu zayıflıyor, SS stratejisi “ağa”lığın silahlanma dozunu artırıyordu. Dünya egemenliği stratejisi hep daha çok “dolar” istiyordu. Daha çok SS harcaması önlenemez açık demekti, açık da yeniden daha çok “dolar” basmayı şart kılıyordu. Çıkmaz çember. Dünyadaki “dolar varlıkları” Amerika’nın elindeki “altın” tutarını aşıyor, BW’nin Amerikan kapitalizmi “içe doğru patlama”nın eşiğine geliyordu. 

İlk kez De Gaulle açık açık söyledi. “Sizin ‘dolar’ sizdeki ‘altın’a göre çok fazla. Ayar bozuk. Siz öyle ‘müstesna ülke’ (exceptional country) falan değilsiniz. Alın bendeki ‘dolar’larınızı, verin ‘altın’ımı!” dedi. Tarih 1965. Sözler ortalığa bomba gibi düştü. BW’nin sonunu söylemiş oldu! 

1960’larda yapılan “pansumanlar” (Londra altın piyasası, sonra “altın havuzu”, hatta “şirket” için icat edilen Özel Çekme Hakları) kaderi değiştirmedi. BW disiplininde çare ya “dolar”ın devalüasyonu ya da bu olsun/ olmasın deflasyona girmekti. Bunlar ABD’yi “herhangi bir üye” düzeyine indirir, artık “müstesna ülke” olamazdı. Kendine biçtiği “misyon”a yakıştıramazdı. 

15 Ağustos 1971’de Başkan Nixon TV’ye çıktı. Konuşmasındaki cilayı sıyıralım, şöyle diyor: “Ey dünya, artık bana dolar getirene altın vermiyorum. ‘Dolar’ın ‘altın’a konvertibilitesi bitti. Yani, BW’yi bugün toprağa veriyoruz. Şu noktaya geldik: Ya BW kuralları, ya bizim dünya misyonumuz. Misyonumuza devam. ‘Dolar’ımız ve SS çizgimiz güçlüdür. Esas olan, stratejidir ve güçtür. IMF ve NATO şirketleri devam edecek. ‘Dolar’ için karşılık falan gerekmez. Ayrıntıları zamanı gelince öğreneceksiniz. Nokta.” 

BW’nin vefatının “kırk”ı 1973 Mart’ında yapıldı: G-10’un hafızları resmi duayı okudular. Fakat sabit kurlar âleminden dalgalanan kurlara geçilince ne olacak? Hem de ortalıkta çok dolar var. Ne yapmalı? “Raslantı”ya bakın, Yom Kippur savaşı OPEC’in petrol fiyatlarını şaha kaldırınca herkes yeniden dolar aramaya başladı! Cenevre kafelerinde Bond çantalı adamlar “Dolar var abi. Ne kadar istersin?” diye dolaşmaya başladılar. Ve böylece yeni bir dolar doğdu : “Petro dolar”! İlahi kapitalizm, sen nelere kadirsin! 

Sonrası ayrı bir bahis. 

Not: Okurlardan yaz tatili izni rica ediyorum. Dönüşte yeni düşüncelerde buluşalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları