Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Suriye’yle normalleşme ve ABD’nin tehditleri
Türkiye’nin Suriye’yle ilişkileri normalleştirme adımları, ABD’yi endişelendirdi. Rusya’dan alınan S 400 hava savunma sistemlerinin, anlaşma kapsamındaki ikinci partisinin Türkiye’ye verilmesinin gündeme gelmesiyle de ABD’den tehdit dolu mesajlar yükselmeye başladı. Bu tehditlerin başında da CAATSA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımlarının genişletilmesi, sertleştirilmesi var.
ABD’nin Türkiye’ye karşı kullanabileceği araçları elbette CAATSA ile sınırlı değil. PKK - PYD - YPG ve FETÖ terör örgütleri ve NATO var ABD’nin elinin altında öncelikle. Ayrıca, Türkiye’nin ekonomisi, siyaseti, sivil - asker bürokrasisi, iş dünyası, akademisi üzerinde büyük nüfuz sahibi. Türkiye karşıtı lobiler üzerinde etkisi büyük. Avrupa Birliği’ni, Yunanistan’ı, Ermenistan’ı hemen Türkiye’ye karşı sahaya sürebiliyor. Ülkemizi Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Ege’de, yakın çevremizde zora sokmaya yönelik adımlar atabiliyor.
O nedenle Türkiye, bölge merkezli bir dış politika yürütmeli, komşularıyla ilişkilerini normalleştirmelidir. Tarihimiz de bize bunu öğretmiştir zaten. Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politikasının en önemli özelliklerinden biri budur. Kurtuluş Savaşı sonrasında, savaştaki düşmanlarımızla, en başta da Yunanistan’la ilişkileri geliştirmek, Balkan Antantı (1934), Sadabat Paktı (1937) gibi ittifaklara öncülük etmek, dış politikada etkili, onurlu, güçlü, saygın bir devlet olarak tüm ülkelerle eşit, karşılıklılık ilkesine dayalı, ortak çıkar temelinde gelişen ilişkiler kurmak, dış politikamızın temellerini oluşturmuştur.
STRATEJİK DERİNLİK DE ÇÖKTÜ, DEĞERLİ YALNIZLIK DA
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sonrasında da yalnız kalmamak için çok çaba göstermiştir. Tek başına ekonomik kalkınmanın, dünyada etkili olmanın, ulusal savunma ve güvenliği sağlamanın olanaksız olduğunu bilen o günün Türkiyesi, Avrupa’daki hiçbir kurumun dışında kalmamaya dikkat etmiştir. Avrupalı örgütlere üye olmaya çalışmıştır. Bundaki amaçlar arasında Yunanistan’ın dengelenmesi de vardır elbette. Öyle ki 1959’da Yunanistan’ın Avrupa Ekonomik Topluluğu’na başvurusu üzerine, dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, diplomatlarımıza şunu söylemiştir: “Baktın ki Yunanlı diplomat, içinde su bulunmayan boş havuza atlıyor, sen de atla.”
Türkiye, Kurtuluş Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında yalnız kalmamak için nasıl özen göstermişse Kıbrıs Barış Harekâtı ve Soğuk Savaş sonrasında da yalnız kalmamak için aynı özeni göstermiştir. Tüm bunları yaparken de küresel ve bölgesel savaşlardan uzak durmuş, bunun da ötesinde savaş dönemlerinde çok başarılı aktif tarafsızlık siyaseti gütmüştür. İkinci Dünya Savaşı’ndaki (1939 - 1945) ve İran - Irak Savaşı’ndaki (1980 - 1988) aktif tarafsızlık politikası, bunun parlak örnekleridir.
Türkiye; üye olduğu ittifaklarda, paktlarda etkili, saygın, inisiyatif sahibi olursa bu hem Batı’yla hem Doğu’yla ilişkilerinde etkisini gösterir, bölgemizdeki gücümüzü pekiştirir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Bunu başarmanın biricik yolu da Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden ve Atatürk’ün dış politikasından geçmektedir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Turizm öğrencilerinden çarpıcı yanıtlar
- Babadan Asker oğluna duygusal karşılama
- Dikkat! Kavimler Göçü 2.0 başlıyor mu? Dr. Cenk Özatıcı
- İBB'de yeni uygulama: Ücretsiz HPV aşısı
- Milli Eğitim Bakanı Tekin'den 'mülakat' açıklaması
- Besin alerjisi nasıl tedavi ediliyor?
- 10-16 Mayıs Engelliler Haftası
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
En Çok Okunan Haberler
- 'Ben olsam içeri alırdım'
- Küçük alanda yetiştiriliyor, getirisi yüksek
- İtalyan basını kıyafetini yazdı: '10 üzerinden...'
- Laik, çağdaş, bilimsel eğitim çağrısı
- Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında sıcak gelişme
- 'Cüret edenlerin başı ezilmeli'
- 'Beni de öldürecekler, haberiniz olsun'
- Selen hemşirenin ölümünde flaş gelişme!
- TL mevduat faizi dengelendi
- Kalın'ın kurucularından olduğu SETA'dan TÜGVA'ya