Barış Doster

ABD’yle anlaşmak kimin yararına?

14 Temmuz 2021 Çarşamba

Milli Savunma Bakanı, Afganistan konusunda, “ABD’yle mutabık kaldığımız konular var” dedi. Bu açıklama, hem Türkiye’nin bu konudaki istekli tavrını hem ABD’nin beklentisini yansıtıyor. Öte yandan Afganistan’ın büyük bölümünü kontrol eden Taliban’ın Türkiye karşıtı açıklamalarının dozu artıyor. Türkiye’nin Afganistan’da kalma isteğine, Rusya, Çin ve İran’ın da karşı çıkması, Türkiye açısından durumu daha da zorlaştırıyor. Sınırı geçip ülkemize gelen Afgan sığınmacılar ise sorunun diğer boyutu.  

Haftalardır sorduğumuz soruyu yine soralım: Türkiye’nin bu kararı, ülkemizin ulusal çıkarlarının, milli güvenliğinin gereği mi? Yoksa iktidarın, ABD’yle yeni bir sayfa açma ihtiyacından mı kaynaklanıyor?  

Sorunun yanıtı belli. Nedenlerini, 19 yıl öncesini anımsatarak tartışalım. 

İktidar; 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde, yüzde 35 oy oranıyla, TBMM’de yüzde 65 oranında çoğunluk elde ettiğinde, iç ve dış konjonktür lehineydi. İçeride, siyasi açıdan önünde geniş bir alan vardı. Seçmen; merkez partileri tasfiye etmiş, ekonomik bunalımın, 1999 depremi sonrasında yaşananların faturasını, iktidar partilerine kesmişti. CHP hariç, muhalefeti de baraj altına süpürmüştü.  

Ekonomik açıdan dünyada sıcak para bolluğu vardı. Yatırım yapacak yer arıyordu. Türkiye de bundan bir ölçüde yararlandı. Siyasi açıdan ise ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP, sonradan adı GOKAP, Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi oldu) gündemdeydi. ABD; özellikle Irak ve Kıbrıs konularında, ABD’yle uyumlu bir iktidar istiyor, Bülent Ecevit’i, bu iki konuda ABD’yle uyumsuz, ulusalcı buluyordu.  

2002’DEKİ KOŞULLAR BUGÜN YOK  

O dönemde AKP; Batı’ya, ülkemizdeki liberallere, liberal sola (ne demekse) ılımlı mesajlar veriyordu. Turgut Özal’ın ilk dönem ANAP’ı gibi, dört eğilimi kucaklayacağını söylüyordu. Siyasal İslamcı gelenekten gelen, Milli Görüş kökenli kadroların yanına, ANAP’ın, DYP’nin, MHP’nin, CHP’nin pek çok tanınmış ismini ekliyordu. HDP tabanına sıcak gelen vaatleri vardı. AB üyeliğini destekliyordu. Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ı devre dışı bırakıyordu. Avrupalı diplomatlarla da arası iyiydi, ABD’deki etkili lobilerle de. O günlerde “cemaat” olarak anılan, gerçekte ihanet, terör ve casusluk örgütü olan FETÖ ise iktidarla uyum ve işbirliği içindeydi.  

2002’deki iç ve dış konjonktür, bugün geçerli değil. Türkiye ve dünya değişti. İktidar yoruldu, yıprandı. Eski müttefiklerinin çoğuyla yollarını ayırdı. İhtiyaçlar ve ittifaklar farklı artık. Türk tipi başkanlık sistemi başarılı olamadı.  

Ekonomik ölçekte, alınan o kadar borca, yapılan onca özelleştirmeye rağmen (1986 - 2020 arasındaki 70 milyar dolarlık özelleştirmenin 62 milyarı AKP döneminde), izlenen yanlış politikalar nedeniyle ekonomi kötü. Buna salgın hastalığın etkilerini de ekleyince, tablo daha da ağırlaştı. Tarım arazilerinde yüzölçümü olarak büyük gerileme var. Çiftçi sayısı azaldı. Tarımda net ithalatçı konumundayız. Sanayi geriledi. İşsizlik de yüksek, dış borç da. Yüksek döviz, yüksek enflasyon, yüksek faiz sarmalındayız.  

Kısacası, Afganistan ısrarının arkasında, ABD desteği alma çabası var.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları