Bağış Erten

Yıldız mı, yoksa takım yıldızı mı?

05 Temmuz 2015 Pazar

Transferin Türkiye’de kelime bulutu çıkarılsa en büyük yüzölçümünü ‘bomba’ sözcüğü kapsar. Bizde her şey bombadır. Sağbek alırsın, bomba! Üçüncü kaleciyle anlaşırsın, bomba! Stoperler gitmiştir yerine yeni stoper gerekir. Takımın bir dişlisi eksik kalmıştır. Tamamlamak gerekir. Ama bizde gereksinim değil büyük transfer esastır. Bizde ‘ihtiyaçtan’ asla transfer yapılmaz. İşimiz gücümüz fiyakadır.

Fiyaka mı, ihtiyaç mı?
Hafta içinde iki büyük futbol yıldızı Türkiye’ye doğru yola çıktı. Nani ve Podolski’den bahsediyorum. Onlar gerçekten yıldız, gerçekten bomba. Kimse kariyerlerini tartışamaz. Manchester United, Bayern Münih, Arsenal’de oynamış olmak az şey mi? O yüzden tartışırken biraz dikkatli olmak lazım. Nani Kırmızı Şeytanların şampiyon olduğu 2011’de taraftarlar tarafından yılın oyuncusu seçilecek kadar yükselmişti. Podolski ise 116 kez formasını giydiği milli takımda tam 47 gol attı. Bunlara söz yok. Ama herkesin merak ettiği bir şey var. Bu transferler fiyakaya mı yarayacak, yoksa ihtiyaç mı giderecek?

Teknik direktör faktörü
Asıl soruyu geçen haftaki yazıdan aşırabiliriz: Hangi oyun sistemine, hangi oyuncuyu arıyorsunuz? Hedef ne? Takım neye göre kurulacak? Bu iki oyuncunun muhtemelen başarısı tamamen bu soruların cevabına bağlı. İkisinin de ortak bir yönü var çünkü. Çok büyük teknik adamlarla çalıştılar ve ancak kendilerinden ne istediğini çok iyi bilen adamlarla başarılı oldular. Alex Ferguson’ın takımı her zaman, önce takım sonra oyunculardan oluştu. Cantona da, Beckham da, Ronaldo da, Giggs de dişlinin bir parçası oldukça yıldızlaştılar. O kadar ki, onun döneminde Carrick bir başkaydı, Gar Neville sağ bekten oyun kurardı, Smalling büyük potansiyel gibi görünürdü. Bu düzenek içinde Nani bazen takımın en büyük yıldızı oldu. İlk dönemindeki rakamlar o yüzden inanılmaz. Ronaldo’nun Manchester United’daki ilk yüz maçında 19 gol, 12 asisti varken Nani’nin rakamları 19 gol, 33 asist! Her iki maçtan birinde gol katkısı demek bu. Ama o Ferguson’ın Manchester United’ındaki performanstı.

Müthiş kariyer
Aynı şekilde Podolski de müthiş bir kariyer sunuyor bize. Almanya milli takımının en fazla forma giyen üç isminden biri. Ama kulüp kariyeri aynı parlaklıkta değil. Ne Bayern’de ne Arsenal’de tam istediği gibi gitti her şey. Oysa forvetin solunda oynadığı zaman neler yapabileceğini Löw döneminde göstermişti. Almanya futbol uzmanı Fatih Demireli “Kısa Heynckess döneminde de Bayern’de müthişti” diyor. Ama Klinsmann, Van Gaal dönemlerinin silik karakteriydi. Wenger’le de pek olmadı. Çünkü bu saydığımız son üç isim sistemine göre oyuncu arıyordu. Oysa Podolski kendisinden verim almak üzerine sistem kuran hocaların yüzünü güldürdü hep. O yüzden Löw de ondan vazgeçemedi. Köln’de Marcel Koller de.

Beklentiler belirleyecek
Bu şu demek aslında: Nani’nin de, Podolski’nin de geleceğini beklentiler belirleyecek. Sistem içinde yıldız olduğunda müthiş verimli Nani, burada sisteme uyacak mı? Yoksa Ferguson’ın bile bir dönem eleştirdiği gibi kendisine oynamayı mı tercih edecek? (Quaresma’nın kulakları çınlasın). Ya da Podolski, ondan verim almak için kurulmuş bir oyunda mı etkili olacak? Yoksa tek forvete heveslenip sadece kendisini değil, misal Burak’ı da mı verimsizleştirecek? Sol açıkta bir Podolski belki Cim Bom’a sınıf atlatacak? Belki de forvette etkisiz bir Podolski ve sağ açığa hapsolan Burak’la takım eksi ikiye düşecek...
O yüzden tartışma hep aynı yerde tıkanıyor. Gelen isim Messi, Ronaldo, İbrahimoviç gibi kendisine göre sistem kurduracak isimler olmadıkça ne oynayacağınız, kimle oynayacağınızdan önemli oluyor. Ama transferler bomba mı diye soracak olursanız... Tabii ki bomba! Aşağısı kurtarmaz ki!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları