Bağış Erten

Yıldırım mı, Koç mu?

01 Haziran 2018 Cuma

Anarşist filozof Bakunin’in çok katılmadığım ama ne demek istediğini anlayıp sevdiğim bir lafı var: “Eğer oy vermek bir şeyi değiştiriyor olsaydı, hemen yasaklarlardı.” Memleket olarak önümüzdeki seçim ya da seçimlere bu kadar anlam atfetmişken bu nihilizme prim vermek doğru değil. Tersine belki de tarihin en önemli döneminden bahsediyoruz. Değiştireceksek bu sefer değiştireceğiz. Ama gene de Bakunin’in vecizesinin içindeki doğruluk payını çıkarmalıyız. Piyes gibi, olanın teyidinden başka işe yaramayan, bir tür ‘dostlar alışverişte görsün’ün anlamı yok. Bir şeyleri değiştireceğine inanacağımız bir seçim olmalı. Gerçekten bir şeyi seçtiğinizi hissetmelisiniz. Etki etmeli. Değmeli. Yani bir temeli olmalı.
Tıpkı bir mikrokozmos misali (gerçi pek de mikro değil ama), özendiği Türkiye Cumhuriyeti gibi Fenerbahçe Cumhuriyeti de bir seçime gidiyor. Karakterleri benziyor mu? Benziyor! Tarihsel bir önemi var mı? Var. Ne olacağı belirsiz mi? Belirsiz. “Dönülmez akşamın ufku” kokusu hissi veriyor mu? Veriyor. O yüzden belki genel seçimler için bir ilham kaynağı olsun diye Sarı - Lacivertlilerin seçimine iyi bakmak gerekiyor.
Soru hep aynı: Aziz Yıldırım mı olacak, Ali Koç mu? Oysa bütün sorunlar bu yanlışsoruyla başlıyor. Öyle bir yanlış ki pek çok doğruyu götürüyor. Sadece her şeyi kişilere indirgeyerek anlamsızlaştırmakla kalmıyor, bir içerik de yaratmıyor. İsimleri tokuşturarak tercih yapmaya seçim denmiyor maalesef. Onun adı kayıkçı kavgası! Oysa gerçek bir seçim aslında bir yaklaşımlar yarışıdır.
Biz ise en az bunları konuşuyoruz. Aziz Yıldırım’dan sürekli 3 Temmuz’a, onun yaşattığı travmalara vurgu yapmasını dinliyoruz mesela. Bütün seçim stratejisini bunun üzerine örüyor başkan. Onun hesabının sorulmasıyla kulübün düzlüğe çıkacağını söylüyor. İnsan merak ediyor. Hâlâ devam eden bir süreçse, aynı takım nasıl oluyor da arada nisan ayında şampiyonluğu garantilediği bir sezon yaşadı? Bir senelik mola mı verdiler? “Galatasaray maçında penaltımız verilseydi şampiyonduk, bırakmadılar, engellediler” diyor. Oraya kadar yaklaştırdılar ama orada dur dediler, öyle mi?
Ali Koç’u dinliyoruz sonra. Planlı, programlı ve heyecanlı görünüyor. Ama yöneltilen sorular onu da aynı sürece sürüklüyor. Utanmadan Fetöcü iması yapılıyor. Kulüple ilişkisi sorgulanıyor. O da haliyle bu bel altı saldırılar karşısında yakınıyor rakibinden. Eşit şartlarda bir seçim olmadı, diyor. Şeffaflık yok, üyelere eşit derecede ulaşma şansı yok.
Yani aslında her şey net. Aziz Yıldırım çok net! Neysem oyum. Nasıl geldiysem öyle devam. Keşkem yok. Hatalarımın da, sevaplarımın da arkasındayım. Seçim eşit olamaz, yirmi yıllık hizmetin imtiyazlarına sahibim. Yargıtay kararı çıkana dek koltukta kalmam lazım. Çünkü hesabı kitabı ona göre yapıyorum. O yüzden son bir üç sene daha istiyorum. Yaklaşımı bu!
Ali Koç ne diyor. Fenerbahçe’nin yeni bir döneme, yeni bir ruha ihtiyacı var. Çünkü ciddi sorunları söz konusu. Ekonominin düzelmesi zaman alacak. Başarıyı bilmem ama kimseyi utandırmayacağım. Daha sağlam bir düzen kuracağım. Küskünleri barıştıracağım. Değişimin ruhu olacağım.
İsimleri geçin, o yüzden. Hangi yaklaşım ikna edici geliyor ona bakın. Biri tribünler dolmalı, yeniden barışmalıyız diyor, diğeri tribünleri bizzat ben düzenleyeceğim iddiasında. Biri profesyoneller ordusundan bahsediyor, diğeri tüm yetki ve etkisiyle bizzat kefil olma derdinde. Biri sorunlar kolay düzelmez, diğeri seneye şampiyon oluruz her şey toparlar, diyor. Bu ülkede iktidarken seçime gidip koltuğu kaybetmek çok beklendik bir şey değildir. Ama ezeli rakipte de görüldüğü üzere bazen bıçak kemiğe dayanıyor, değil mi? Neden oluyor bu? Çünkü isimler, onun arkasındaki isimler falan yetmiyor. Yaklaşım, icraatlar gerçekleri apaçık ortaya koyuyor.
Sevgili kongre üyeleri, sevgili seçmenler. Oy verirken dedikodulara, isimlere, tarihe değil sizi neyin beklediğine iyi bakın. O zaman tablo çok netleşiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları