Bağış Erten

Üç harf, yerli, mucize: Kaf Sin Kaf

21 Haziran 2015 Pazar

Kabul edelim, Türkiye sporda mucizelerin sık rastlandığı bir ülke değil. Varsa da başarı ânı dışında bizim pek ilgimizi çekmez. Kazandıkları zaman duyarız isimlerini. Sonra yok olur giderler. Ne bir hikâye dinleriz ardından, ne de bir figür görürüz. Altınını, kupasını almıştır, büyük başarıdır, gururumuzdur, tebriklerdir o kadar. Bilmeyiz arkasındaki emeği, çalışmayı, insan öyküsünü. Oysa mucizeler hep o arkadaki hikâyede saklıdır.
Rıza Kayaalp’le ilgili olimpiyat sonrası başardıkları ve annesi üzerine birkaç dakikalık kısa bir belgesel vardı Ntvspor’da. Onu izlediğimde de benzer bir şey hissetmiştim. Sonrasında ırkçı söylemleri, pek çok kusuruna rağmen o kısacık belgesel ve güler yüzlü annesi yüzünden bir türlü Kayaalp’e öfkelenememiştim. Çünkü mucizeler böyledir, en büyük önyargıları bile kırarlar.
Oysa bu ülkede olmadık işleri başaranlar hep var. Hele de sporda. 2 sezondur basketbolla yeniden barışmıştım. TOFAŞ ve Efes’in Avrupa’da duvara tosladığı meşhur ‘Kara Perşembe’den beri kırgındım potalara. Geçen seneden beri bir ısınma geldi. Ama itiraf edeyim, bu yeni merakın en önemli nedeni önce Obradovic, sonra İvkovic’ti. Avrupa basketbolunun belki de en iyi 2 hocası. Onlar varken kayıtsız kalınamazdı basketbola. Hepimiz kilitlenmiş Obradovic-Ivkovic eşleşmesi bekliyorduk. Müthiş bir final olacaktı. Olmadı. Çünkü mucizeler böyledir, beklentileri yerle bir ederler.
Ufuk Sarıca deyince benim aklıma 2 kare gelir. Henüz daha 20 yaşına gelmeden Aydın Örs ve öğrencileri olarak, 1992’de tarihin en iyi F.Bahçelerinden birini yenip sonra da kupayı kazandıkları dönemki genç yetenek Ufuk Sarıca. Henüz yirmilerinde bile her attığı girsin istiyor, ama girmese de elinden geleni yapıyor. İkinci kare ise meşhur Team System Bologna maçının kahramanı yıldız Ufuk Sarıca. Bilmeyenler için şu kadarı yeter: 12’de 9 üçlük! Naumoskili, Volkanlı, Larry Richardlı kadronun pırıl pırıl kısa forveti.
Artık 3. bir kare var hepimizin hafızasında. Bu sezon önce F.Bahçe’yi, ardından Efes’i deviren Karşıyaka’nın parlak baş antrenörü Ufuk Sarıca. Üç sezonda üç kupa. Rakipler milyon Avro’lar harcarken 3 milyona yakın bütçeyle kupa kaldıran Karşıyaka’nın koçu Sarıca. Mucizeler böyledir, önce efsane olursun, sonra en olmadık zamanda efsane yazarsın.
Spor Sergi zamanları... G.Saraylı arkadaşlarımla ‘şıngır mıngır’ sosyetede oturup Cim Bom’un Karşıyaka’yı devirişini seyredeceğiz. Öyle olmuyor. İki yabancısı hariç tamamı altyapıdan yetişen oyuncularla basketbol tarihinin değil spor tarihimizin en müstesna işlerinden birini başarıyor Kaf Sin Kaf. Bugünün Dixon neyse o gün Davis ve Wiley odur. Spor Sergi yıkılmış, İzmir ayağa kalkmıştır. İzmir sever böyle şeyleri. Ayağa kalkmak şehrin ve takımın bir geleneğidir. Mucizeler de işte tam böyledir. Birden ayağa kalkar, şaşkına çevirir, sarsar insanı.
Bugün sadece ve sadece alkışlama zamanı. Ufuk Sarıca ve öğrencileri Pınar Karşıyaka’ya tarihin en büyük mucizelerinden birini hediye etmiştir. Ama şunu hepimiz gayet iyi biliyoruz değil mi? Neticede o şehir İzmir olmasa o şampiyonluk gelmezdi. O takım Karşıyaka olmasa bu mucize olmazdı. O koç Ufuk Sarıca olmasa hiçbir şey böyle bitmezdi. Dedik ya, mucizeler böyledir, onlar gerçekleşsin diye olmayacak şeyler art arda olur. Ama bunun ayrı bir kıymeti var. Tanrısal bir şey değil bu. El emeği göz nuru. O yüzden ayakta alkışlamak lazım.
Hep birlikte ayağa ve üçlü çektirmeye. Kaf kaf kaf, sin sin sin, kaf sin kaf sin kaf!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları