Bağış Erten

Sporda da ‘büyük insanlık’ zamanı

10 Haziran 2015 Çarşamba

Başlığa bakmayın. Küçük harfle yazılan siyasetin yani gündelik politik kaygıların ve figürlerin spora müdahaleye heveslendiğinde neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta hâlâ da bilmeye devam ediyoruz. Derneğinden federasyonuna, sporcusundan kulübüne her yere müdahil olmaya çalışan bir iktidar vardı yakın zamana dek. Üstelik ‘yapmıyormuş’ gibi yaparak bunu uyguluyordu. Önce spor politikaları çöktü, sonra sandık sallandı. Artık biliyoruz hepimiz; ikinci devre farklı başlıyor. Ama bu asla bir rövanş maçı değil. Son seçim özellikle gösterdi ki bu sefer ders çıkarma zamanı. Belki de her şeyin, bilgisayar deyimiyle ‘yeniden başlatılmasına’ ihtiyaç var. Madem herkes yeni bir dünya kurulurken yerini almaya çalışıyor, spor bundan azade kalamaz. Kadro temizliği ya da ikamesi değil zihniyet değişimi gerek. İşte size 7 Haziran seçimlerinden spor için çıkarılacak dersler:

Tek adam dönemi bitti
Bakın bu seçim hiçbir şey göstermediyse bunu gösterdi. Bu memleket tarihinin en güçlü siyasi aktörlerinden biri bile olsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı seçmende büyük tepki yarattı. Sporseverler olarak bu üstten bakışı, bu havayı en iyi biz biliriz. Siyasette Erdoğan varsa bizde de onu rol model bellemiş bir sürü ‘lider’ var. Oysa bu seçim sadece siyasete bir mesaj göndermedi, toplumun her kesimine ayar verdi. Tek adam havaları artık kazandırmıyor. O kulüp, o takım babanızın malı değil. Ne kadar süre başında durursanız durun, siz de eleştirileceksiniz. Kimse o takımları siz varsınız diye tutmuyor. Bunu kabulleneceksiniz. Her şeyi ben bilirim edalarına son vereceksiniz. Lider olabilirsiniz, karizmanıza diyecek bir şey yok. Olumlu katkılarınıza saygı duyarız. Ama beğenmediklerimizi de söyleriz. Bunu da hazmetmek durumundasınız. Artık böyle.

Farklı seslere açık olun
İstiyorsunuz ki, herkes sizi sevsin, sizi övsün, size biat etsin. İçeride ses çıkmasın. Kulüp aşkı uğruna herkes sizin söylediğinizle hemfikir olsun. Demokrasi bu değil ki. Sevginin tanım tekeline sahip değilsiniz. Siz aynı kulübü, takımı, yapıyı öyle seversiniz, biz böyle severiz. İkisi de geçerlidir, saygındır. Son seçim gösterdi ki ‘hıyanet edebiyatı’ dönemi de bitti. Yoğurt aynı yoğurt, yeme biçimimiz farklı olabilir. Tek kulüp, tek parti, tek millet dedikçe en büyük zararı siz verdiniz. Bırakın konuşsun insanlar. Memleket tek zaten. Ama içeride çoğaldıkça çoğalırız. Hep ders vermeyin, arada ders de alma zamanı. Eleştiri candır.

Kibirden uzak durun
Kulüp başkanından TV yorumcusuna, teknik direktöründen futbolcusuna, kanal müdüründen gazete köşe yazarına bir kibir hastalığıdır gidiyor. Artistliğinizden geçilmiyor, havanız binbeşyüz. Ama bu gereksiz şişkinliklerin de devri bitti. Herkes tarafından ağız birliği edilmişçesine, bu seçimin tek galibi olduğu söylenen HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı örnek alın mesela. Saz da çaldı, espri de yaptı. Kendisine ‘Selocan’ deniyor, keyifle sırıtıyor. Twitter’da tadından yenmez muhabbeti var. Ama karizma hâlâ sağlam. Kibir yerine sempati daha iyidir. Oysa maazallah sizi yolda görsek selamı borç diye veriyoruz. Geçtiğiniz yerde soğuk yeller esiyor. Ama artık yeter. Saraylardan yeryüzüne inmek için bundan iyi fırsat mı var? Alt tarafı spor. Bu kadar havaya girecek bir şey yok. Cruyyf bile tevazu gösteriyorsa siz bir durun artık.

Gençlerin ve kadınların önüne koyduğunuz engelleri kaldırın
Seçimin bize verdiği dersler diz boyu ama hiçbiri bu kadar net değil. Bu memleketi gençler değiştirdi, kadınlar değiştirdi. Oysa sporda kadınlar ve gençlerin önü kapalı. Tribünleri yönetimden dışladınız, hiçbir söz hakkı vermediniz. Sporcuların örgütlenmesinin önüne engeller koydunuz. Gencecik insanlar gelecek kaygıları yüzünden yeteneklerini heba etti, sporu bıraktı. Bu konuda da suç herkeste. Oysa kadınlar mecliste bile giderek çoğalıyor, gençler her partide ön tarafta. Açın onların önünü. Pırıl pırıl gencecik insanlara inisiyatif verin. Parasıyla koltuk kapan ağalar değil aşkla iş yapacak gençleri istiyoruz. Emin olun bundan kötüsünü çıkarmazlar.

Gülünüz, güldürünüz
Elbirliğiyle, parti/kesim ayırt etmeksizin uğraştık, didindik ve kimsenin espri yapamadığı, kimsenin birbirine takılmadığı bir spor kültürü inşa ettik. Üstelik bunun eni boyu en fazla 20-30 sene. O kadar azıttık ki nefret içinde boğulmak üzereyiz. Oysa bir oyun seyrediyoruz ve bu kadar gerilecek hiçbir şey yok. Bu seçimin en büyük kaybedenlerinden biri gerginlik. Gevşeyin artık. ‘Nasıl yendik’ laflarına da bozulmayın, kazanan rakibinizi de alkışlayın. Bırakın dalgamızı geçelim eskisi gibi. Mahallede oluyorsa tribünde de olur. Deplasman yasağını kaldırın. Passolig saçmalığını bitirin. Güvenlikle değil gevşeyerek çözülür her şey. Spor sahalarına bize mutluluk getirsin diye gidiyoruz. Gerilmek için değil. Sosyal medya bir saldırı aracı değil ‘takılma’ aracı olduğunda en şirin haline geliyor. Bu seçim en çok bunu da göstermedi mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları