Bağış Erten

Sizin Beşiktaş’ınız hangisi?

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Hep böyle olur. Bu ülkede bir şeye ağız tadıyla sevinmeye başlarsın. Birileri hep kursağında bırakır. Üstelik bunlar hep İrlandalı’dır, ‘bizden’dir, dert sürekli beklemediğin yerden gelir.
Şunu görüyor ve biliyoruz, değil mi? Beşiktaş’ın şampiyonluğuna sadece Beşiktaşlılar sevinmedi. Futbol adına doğruların kazanmasına inanan, emeğe inanan, alın terine inanan, Şenol Güneş gibi bir simgeye inanan herkes sevindi. Eminim, aralarında Fenerbahçeliler, Galatasaraylılar ve pek tabii bolca Trabzonsporlular var. Eğer bir hak ediş yapılsaydı, Beşiktaş haftalar önce alırdı bu kupayı. Kaç senelik düzenli bir emek var orada. Zorluklar içinden yükselen bir zafer var. İrade var, inanç var.
Biliyoruz, bu kadronun tohumları Fikret Orman yönetiminin daha ilk yıllarında atıldı. Takımın temel dişlileri kaç senedir Beşiktaş’ta. Oğuzhan demlensin diye az beklenmedi. Olcay’ın patlama yapması, Atiba’nın bu ülkenin birkaç tık ötesinde, Emre B. ya da Melo’vari bir sertlik olmadan da orta saha savaşı verilebileceğini göstermesi; Tolga’da inadına direnilmesi, Gökhan Töre’nin bir dargın bir barışık halinin kontrol altında tutulabilmesi; Ersan, Demba Ba gibi gidenlerin ardından tek bir tereddüdün bile gösterilmemesi ve Mario Gomez çileğiyle taşların yerine oturması… Bunlar rastgele yapılmadı. Biliç’ten Şenol Güneş’e yumuşak geçiş bile takdire şayandı sonuçta. Ve tüm bunlar ‘bize her yer deplasman’ tadında gerçekleşti.

Tabloyu bozan hareketler
Rakiplerinin milyonlarca Avro’yu har vurup harman savurduğu, ‘Örtülü Ödenek’ten beslendiği, finansal fair play yüzünden cezalar aldığı bir sezonda bunu başarana önce şapka bir çıkarılır, sonra ne söylenecekse söylenir.
Ama işte, gene de can sıkıcı şeyler burada da bitmiyor, bitmek bilmiyor. Stat açılış sürecinde bir ölçüde kaçınılmaz olduğunu tahmin edebileceğimiz, ama o ölçüde bile sorunlu duran Cumhurbaşkanı ve hükümetle ‘ekstra’ yakınlaşmalar, yetmeyip Ensar Vakfı olayında direkt itham edilenlerden Karaman Valisi’ni ziyaretler, Rıza Sarraf’a sahip çıkmalar, yetmedi ‘biz zengin takımıyız’ türünden açıklamalar, kongrede üye tokatlamalar… Bu mükemmel tabloda en çok emeği olanlardan biri olarak Fikret Orman’ın bu anlamsız tavırları durduk yere o güzel tabloyu bozuyor. Herkese eşit mesafede durma kaygısını anlarım. Ama Karaman Valisi ya da Rıza Sarraf’ı anlamak mümkün mü?
Sayın başkan bir konuda karar vermeli. Hangisiyle tanınmak istiyor? Yaptığı az şey değil, kabul. Beşiktaş’ı enkazdan alıp şampiyon yapmak ve gıpgıcır stadlı bir takım haline getirmekle adını tarihe yazdırdı, o da kabul. Ama öbürlerini kabullenmek mümkün değil. Hele de söz konusu olan Beşiktaş’sa. Ki hatırlayalım, zor dönemlerinde Beşiktaş’ı alıp şampiyon yapan Serdar Bilgili, Kapalı’nın ortasına loca yapayım derken dokuyu nasıl bozmuş ve hiç layık olmadığı şekilde gönderilmişti.

Benzemez kimse sana

Beşiktaş Anayasası’nın bir numaralı maddesini unutmamak lazım. Bu takımın bir kimliği var. Bir ruhu var. Öbür iki İstanbul derebeyinin suyu sürekli bulandıran ve artık herkese yaka silktiren rekabetinden bir farkı var. Kimse Beşiktaş’tan onlarla aşık atmasını istemiyor; yeni bir yol açmasını, alternatif olmasını bekliyor. Zenginlik yarışına girmekle, kibirle, havayla, koltuk sahiplerine baş eğmeyle olmayacak bu. Kendi yolunu kendisi çizerek olacak. Ki o yol belki de Türkiye’de futbolu kurtaracak oksijen işlevi görecek. En çok bağıranın en haklı sayılmadığını gösterecek.
Bu fırsat bugün her zamankinden daha mümkün. Çünkü Beşiktaş şampiyon. Xavi o efsane Barcelona’nın Şampiyonlar Ligi Kupası’nı almasını çok istediğini, çünkü bu sayede bu oyunu güzel oynamaya çalışmanın bir hedef olacağını söylemişti. O yüzden Siyah - Beyazlıların şampiyonluğu belki de tarihin en kıymetlilerinden. Ama asıl mesele bundan sonrası. Hangi Beşiktaş? Hangi yönetim anlayışı? Asıl mesele bu!
Umarım Fikret Orman da arkadaşlarıyla birlikte özene bezene yarattığı bu eserin tarihsel misyonuna, kültürüne sahip çıkar. Ve memlekette zırt pırt zuhur eden iktidar/koltuk zehirlenmesine yenilmezler. İkincisine örnek çok. Birincisi için ne güzel şarkılar var: “Benzemez kimse sana. Tavrına hayran olayım.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları