Bağış Erten

Şenol Güneş : Önce eylem adamı

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Dünyanın her yerinde bu böyledir. Bir kuşak yakalanır, birbiriyle oynama alışkanlığı olan bir ekol çıkar. Şampiyonluklar art arda gelir.
Bu sefer öyle olmadı. Evet, Beşiktaş iki kez üst üste şampiyon. Ama iki sezonun ortak kümesinde çok az karakter var. Başkan Fikret Orman var. Kaptan Oğuzhan Özyakup var. Ama bir de Şenol Güneş var.
Bundan 10 yıl önce, 6 Ocak 2007’de, Güney Kore’ye giderken “Yeni bir heyecanla başlıyorum” demişti Şenol Güneş. Karşımızda Atatürk Havalimanı’ndan hüzünlü bir fotoğraf karesi... Ailesi uğurlamaya gelmiş, önündeki tek mikrofona uzaklara bakarak konuşuyor (o da muhtemelen ajanstan gelen bir gazeteci). Dünya Kupası’nda üçüncü olan takımın teknik direktörü orada yeterince yalnız...
Aslında o gün her şey bitmeliydi. Türkiye’nin kahramanları için bu hep böyle olmuştur. Güney Kore’den başarısızlıkla dönmek son derece olasıydı. Anılarda kalan bir hayat beklerdi Güneş’i. O diğer yolu seçti. Kore’de, Trabzon’da, Bursa’da ve Beşiktaş’ta nehrin akışına darbe vurdu. Çünkü Martin Eden’mış başucu kitabı. Pes etmeyi sevmeyen, Jack London’ın anlatmak istediği bireyci bir sınıf atlama öyküsünün tersine, bizde azmin, başarmanın, sıfırdan bir yere gelmenin timsali olan kitap. 1970’ler, 80’ler dönümündeki yılgınlığa inat bir kolay yenilmeme kılavuzu.
Şenol Hoca o yılların adamı işte. Şimdilerde geri döneli ve futbolumuza damga vuralı çok oldu. Ama damga başka, edebiyat başka. Sanırım bu şampiyonluk artık onun başarısı değil, edebi eseri. Roman yazmak için bazen kalem gerekmiyor. Hatta söz de... Zaten konuşarak kendini iyi tanımlayabilenlerden değil. Eyleyerek gösteriyor sihrini. 11 benzemez de olsa, egolar stratosfere de vursa, arada pusula da şaşsa; o gelir, namuslu/ hevesli/mesleğine âşık taşra öğretmeni edasıyla elindeki hamura şekli şemali verir ve bir eser çıkarır. Girişi, gelişmesi sonucu olan; sürükleyici, kurgusu sarkmayan, sonunu bilsek de okumaktan vazgeçmeyeceğiniz bir eser.
Bu yüzden Şenol Güneş portresine başlayan herkesin, ne söylediğinden önce onun nereden geldiğine ve nereye gittiğine bakması gerekiyor. Evet, artık futbolumuzun son 20 yılının en önemli köşe taşlarından biri o. Fakat oraya kolay gelmedi. Alkışı duydu, ihaneti gördü, hayal kırıklığını iyi biliyor. Sanırım bu sayede sadece oyunu değil, algıyı da değiştirebiliyor. Evet, şimdi en tepede. Söylediği her söz bir anlama geliyor. Bazen bocalıyor, cümleler içinde kayboluyor, hatta bazen söyledikleri ters mercekten gözümüze batıyor. Hatta ve hatta memleketin en can sıkıcı ‘hasletlerinden’ biri olan ‘kötü kaybeden’ olmanın lanetine bazen o da kapılıyor. (Kjaer’le olan ‘diyaloğunu’ hafızamızdan silmek için çabalayacağız elbet.)
Ama büyük resme, daha doğrusu o güzel resimli albüme göz atınca rahatlıyoruz, ufkumuz açılıyor. Merak etmeyin, Mourinho’nun yakasına yapışan Wenger’de nasıl bir leke kalmadıysa onda da kalmayacak. Çünkü bir ‘drone bakışına’ çıktığınızda futbolumuzda bu sene eşkali görünebilen en büyük karakter Şenol Güneş.
Peki sihri ne? Hazır reçeteler insanı değil. Zaten hazırcevap da değil. Demlemeyi seviyor. Alın size bazı röportajlarından alıntılar. Üzerine az düşünülmüş şeyler mi bunlar?
“Adaletin bittiği yerde anarşi başlar.”
“Siz kendinizi değiştirirseniz, herkesin değiştiğini ve geliştiğini görürsünüz.”
“Bütün başarılı, başarısız insanlara bakın. Yalnızlıklarında hayatta kalmasını bilmişler. Hiçbiri durup dururken oraya gelmedi. Zorlukları aşmadan tepede duran bir insan ben görmedim.”
“Korku aklın katilidir.”
Bu sözler demlemeden, üzerine kafa yormadan çıkar mı? Şu anda bulunduğu yere dair en güzel sözü de kendisi söylemiş zaten. “Nereden geldiğini bilmezsen, bulunduğun yerden hep şikâyetçi olursun.” Gene de son sözü yine bir edebiyatçıya bırakalım. Madem hoca Martin Eden’ı seviyor, bakın kitabın yazarı Jack London kahramanını nasıl tanımlıyor:
“Hiçbir süreç, insanı tek hat üzerinde yürütmez, inişli çıkışlı bir yol gibidir hayat. İyi kartlara sahip olmak değil, bazen kötü bir eli iyi oynama meselesidir.”
Tebrikler Şenol Hocam. İlk görüştüğümüzde söz, şapkamı çıkaracağım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları