Bağış Erten

Oksijen tedavisi

25 Ekim 2016 Salı

Bunu size bir Batman kahramanı da söyleyebilir, Paulo Coelho gibi bir yazar da. Ama şu sözün etkisi değişmeyecektir: “Gecenin en karanlık ânı şafağa en yakın olduğu zamandır.” Dün karanlığın neresinde olduğu bilemeden çıktı Fenerbahçe sahaya. Her şey sanki hâlâ el yordamıyla bulunuyordu. Düşünün, koca devre iki takım adına toplam iki şutla geçilmişti, kaleyi bulan tek şut penaltıydı ve maç inanılması güç bir şekilde giderek kısırlaşıyordu!
Ama işte elinizde Lens gibi bir girişken varsa, Emenike yıpratabiliyorsa, Van Persie biraz olsun diri gibi duruyorsa sihir işe yarayabiliyor. Hal böyle olunca da, Konya deplasmanında ilk devreyi önde kapatmak insanı şafağa heveslendiriyor. O Konya ki ligde evinde 18 maçtır yenilmiyor ve Fenerbahçe’ye son üç maçtır kaybetmiyor!
Gene de sabır üzerine kurulu Aykut Kocaman futbolunda erken heveslenmeyi önleyen bir yapı vardı. Bir kere mücadeleciydiler ve kolay teslim olmadıklarını iki sezondur gösteriyorlardı. Kalitesizliği böyle telafi etmek istediler. Olmadı. Çünkü mücadele gücünü hiç azaltmadı Sarı - Lacivertliler. Böyle bir lüksleri yoktu. 3 puanla gelecek oksijen tedavisine gerçekten ihtiyaç duyuyorlardı, paçasını yakalamışlardı. Bırakmadılar. Evet, Konya’nın bir türlü istediği pas trafiğini kuramaması da dirençlerini epey artırdı. Ama deli gibi koşmaktan da hiç vazgeçmediler.
Ev sahibi istediği golü bulamayıp (penaltısı da verilmeyip), buna mukabil konuk ekip de oyunu kopartacak golü atamayınca gerginlik dozu yükselen, kalitesi düşen bir son bölüm izledik. Skorbord ise değişecek gibi durmuyordu. Bu seviyede futbolla gol görmek çok zordu.
Kazandı Fenerbahçe. Neticede bir flaşla karanlık azıcık aydınlandı. İyi ya da kötü oynarsın ama kazanmadan çıkışı görmek zor. Başardılar bunu. Bakalım bakalım, söz konusu olan sadece bir flaş mı, yoksa günün ağarması mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları