Bağış Erten

Liderlik artık flu değil

16 Mart 2016 Çarşamba

Zor günlerden geçiyoruz. Bu zorluğu kolaya çevirebilecek her katkı önemli. Belli ki Trabzonsporlular da bunu yapmaya çalışıyor. İyi niyetli olduğuna şüphem yok. Ama maç öncesi bol bol “Ölürüm Türkiyem” çalınca bu zorluk azalır mı? Ya da “Vatan sana canım feda” deyince ve birileri feda olunca daha mı iyi hissedeceğiz? Ben emin değilim. Ölmek değil de yaşamak, yaşamaya vurgu yapmak daha önemli gibi sanki. Umut Bulut’un gözyaşları da o acıya vurgu yapmıyor mu? Bol bol marş söylemek o lanet olası bombaları susturur, terörist saldırıları engeller mi? Yoksa savaş ruhunu mu besler? Futbol camiası olarak toplumsal sorunlara destek güzel de, bir de bunlar üzerine kafa yormak lazım bence.
Maça gelince. O kadar tempo, o kadar hücum aşkı, o kadar sakarlık, o kadar tartışmalı pozisyon varken ilk yarı nasıl golsüz kapandı, anlamak imkânsız. Top gerçekten yuvarlak. Oysa tüm bunlara rağmen öyle nefis bir oyun da yoktu. Gole yaklaşan tüm anlarda hatalar ve sakarlıklar beceriden daha çok öne çıktı. Tabii bir de Mustafa Yumlu’nun ekstra gayreti. Takımı kaybetti ama en az üç golü önledi Bordo - Mavililerin kaptanı. Biraz elini kolunu da kullandı ama sonuçta başardı.
İkinci yarı beklenti Beşiktaş’ın hamle etmesiydi. Öyle olmadı. Şenol Hoca bekliyordu. Sanırım takımın pozisyon yaratma gücüne güveniyordu. Haksız da çıkmadı. Gerçi karşılaşmanın fazı bir süre gene sakarlık ve hatalar üzerinden akım yarattı. Orta sahalar hızla geçiliyor ve bu bir tür kaos yaratıyordu. Ta ki Trabzonspor’un kondisyonu azalana kadar.

Kırılma anı
Kırılma anı 69’daki pozisyonda Gomez’in kaçırdığı pozisyon değil, son yarım saatte Sosa ve Oğuzhan’ın ağırlığı, geride de Tosiç’in bozuculuğuydu. Bu dominasyon maçın dengesizliğini düzeltti, gücü Beşiktaş’a büktü. Goller de artık bağıra çağıra yola çıkmıştı. Geldi de. Tabii ki önce Gomez’den. Tam onluk bir maç ve pozisyondu neticede. Olcay’ınki son ütü oldu sadece.
Bu ligin en çok gol atan takımı liderliğe layıktır. Beşiktaş’ın dünkü galibiyeti işte bunu tescilledi ve puan tablosundaki fluluğu da düzeltmiş oldu.

Nadas zamanı
Trabzonsporluların canı çok sıkkın. Nasıl olmasın? Takım kötü, mali durum kötü, tribünler tenha, kulüp zor durumda. Sadece bu sezon değil, son beş sezonun muhasebesi de sürekli akıllarda.
Herkese kızgın Bordo - Mavililer. Federasyona, rakiplere, medyaya, hakemlere, düzene... Boşa da değil kızgınlıkları. Hakikaten can sıkıcı pek çok şey en çok onların başına geliyor. Federasyon kararları da, rakiplerin şımarıklığı da, medyanın görmezden gelişi de, hakemlerin özellikle onların maçlarında saçmalamaları da bir vakıa. Zaten asaplar bozukken her gün yeni bir tuzbiber buluyorlar. Bir şeyler iyi giderken dengeleri bozulduğu an bütün o geçmişin dertleri ortalığa saçılıveriyor.
Tabii ki şunu söylemek de zor onlar için: “Kendisi iyi ama etrafı kötü.” Kabahatin bir bölümü de onların. Az buz bir bölümü de değil üstelik. 2 yıl, 194 gün süren başkanlığı süresince İbrahim Hacıosmanoğlu, son zamanlarda kulübün başına gelen en kötü şeylerden biri oldu. Kavga, bıçkınlık, cinsiyetçilik, tehdit, örtülü ödenekten para harcama iddiaları falan derken Trabzonspor onun döneminde dağıldıkça dağıldı.
Şimdi toparlanma zamanı. Hem mali, hem sportif, hem de ruhsal açıdan iyileşme zamanı. Gerçi düzen gene aynı düzen. Ama olsun değiştirmeye başlamak için başkalarını beklememek gerek. Yeni başkan Muharrem Usta ne güzel söyledi son Deniz Ateş Bitnel vakası sonrası: “Bu iklim değişmek zorundadır. Türkiye’de oynanan futbolun mutlak manada bir değişime, dönüşüme ihtiyacı olduğu bir süreçten geçiyoruz.” Haksız mı? Değil! Üstelik öncelikle kendi önlerini süpürüyorlar. Takım nasıl olursa olsun Hami Mandıralı en azından şimdilik devam ediyor. Belli ki yeni sezonun planı var önlerinde.
Ve şu anda nadastalar. En doğrusu bu. Dinleniyorlar, demleniyorlar, hazırlanıyorlar. Beşiktaş maçı öncesi küme düşme hattına 9, Avrupa vizesine 10 puan mesafedeydiler. Yani ikisi de kolay değil. O zaman kendine dönmek, üzerine düşünmek ve biraz kabuğuna çekilmek fena fikir değil. Sırf bu bile yeni yönetime epey bir artı yazdırıyor. Sonuçta Trabzon gibi ‘aksiyoner’ bir yerde ‘rasyonel’ kalmak tek başına büyük başarı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları