Bağış Erten

Hangisi gerçek Fenerbahçe

09 Kasım 2015 Pazartesi

Fenerbahçe maçlarını yazmak giderek zorlaşıyor. Takım topa sahipken 90 dakika boyunca o kadar şekilsiz, o kadar dağınık ki, okuması beş dakikada bitecek bu yazıyı yazmak bile önemli bir sıkıntı. Düşünün, karşılaşmanın önemli bir bölümünde ‘yazar burada ne anlatmak istiyor’ hiçbirimiz anlamıyoruz. Ama top rakibe geçince bu sefer tam saha presin çeşitli versiyonları sahneye konuyor ve Sarı - Lacivertliler mücadeleci bir kimlik kazanıyor. O zaman da seyirci ayağa kalkıyor, oyuncular motive oluyor, herkes havaya giriyor. Ama bu ikisi o kadar sık art arda diziliyor ki, iyi mi kötü mü, oldu mu, olmadı mı? Bilemiyoruz. Bu garipliği şöyle de anlatabiliriz. Van Persie sezon başından beri Volkan Demirel’den daha az topla buluşmuş. Nani oyuna başlasa da, başlamasa da etkisiz. Fakat iki isim tribünler tarafından özel olarak alkışlanmakta: Biri Hasan Ali diğeri Gökhan Gönül. Ki onlar, biliyoruz ki Pereira’nın oyununda en az fonksiyona sahip oyuncular!
Yine de akılda sorulması gereken sorular var. Birincisi ve en önemlisi: Fenerbahçe’nin ikinci yarıda maçı alıp koparan pres gücünü maçın tamamına yayma ihtimali var mı? Yoksa bunu hangi zamanda kullanmak doğru? Başta mı sonda mı? Peki öteki sorular ne olacak? Neden bu takım topla oyun konusunda bu kadar koordinasyonsuz? Sahada hücum yeteneği üst düzeyde bu kadar çok oyuncu varken uzun süre hiçbir pozisyon bulamamanın anlamı ne? Aklı karıştıran bir sürü mesele yani... Oysa kaybetmesine rağmen Aykut Kocaman’ın Konyaspor’unu yazmak ne kadar kolay. Şekli şemali tam, oyun kurgusu net, yapamasa da ne yapması gerektiğini bilen bir takımı var Aykut Hoca’nın. Kötüydüler ama neden kötü olduklarını çok kolay anlayabilirlerdi.

Kör topal
Neticede kazandı Fenerbahçe. Ama koca lig böyle kör topal gitmez ki! Sezonun üçte biri geride kaldı, artık Pereira’nın ne yapmak istediğini çözmeliyiz değil mi? Son olarak taraftara da iki kelam edelim. Bu kadar pompalanmasına rağmen, Karşıyaka-Göztepe maçına hem de tribünler yarı yarıyayken 15 bin kişi anca geliyorsa; önceki gün G.Saray’ı görmek için gıpgıcır Rize Stadı’na 3 bin 340 kişi anca gitmişse; Sarı-Lacivertliler 23 bini aşkın taraftarla nasıl bir lükse sahip olduklarını görmeliler. Ama onların da Aykut Kocaman’a bir alkışı, bir takdiri çok görmesi üzücü değil mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları