Bağış Erten

Beraberliğe üzülür müsün, sevinir misin?

26 Ekim 2015 Pazartesi

16 senedir Kadıköy’de yenilmemişsiniz. İlk yarı dalga dalga gelmişsiniz. Gol de atmışsınız. Bir dolu pozisyonunuz var. Rakibiniz duraksamış, sarsılmış, hatta abandone bile olmuş. Sneijder etkisiz, Umut sanki topa değmemiş gibi. Her fizik mücadeleden galip çıkan sizsiniz.
Böyle bitirdiğiniz bir ilk yarıda, psikolojik üstünlüğünüz bu kadar barizken 1-1 biten bir Fenerbahçe-Galatasaray maçına ‘en azından yenilmedik’ diye sevinir misiniz? Oysa neredeyse seviniyordu Fenerbahçeliler. İkinci yarı öyle bir dağıldılar ki, ‘buna da şükür’ kıvamına geldiler. Oysa istatistikler bir konuda gayet netti. Fener ilk yarıda Cim Bom ikinci yarıda etkili oluyordu ve ligin geriden gelmeyi en iyi bilen takımıydı Sarı Kırmızılılar. İkinci devre başlamasına beş dakika kala boşa çıkmadılar sahaya. Geri dönme zamanını çağırdıkları belliydi.

Sorular bildik yerden...
Açık konuşalım, bu maçı teknik adam tercihleri böyle bitirdi. Markoviç’e 80 dakika dayanmak, Fernandao’yu yedek bırakmak, böyle maçlarda orta saha harmanı olabilecek Ozan Tufan’ı yedek bırakmak akıllıca değildi. Aynı şekilde karşı tarafta Denayer ve Burak’sız bir onbir de fizik olarak hep eksik kaldı. Hal böyle olunca bildiğimiz yerden geldi hep sorular. Herkes kendi yarısında daha iyi oynadı ve maç berabere bitti.
Tabii ki bir takdir hakkı kullanacaksak bunu konuk ekibe yazmak lazım. Çünkü futbolda kuraldır, skor değişmese de ilk yarı değil ikinci yarı oynayan kazanır hep. Dün de öyle oldu. O yüzden Fenerbahçe tartışılacak, Galatasaray değil. Öyle de olmalı zaten. İlk yarıda taraftarın inanılmaz baskısıyla da birleşen Fenerbahçe karşısında yenik düşebilirsiniz. Bu herkesin başına gelir. Düşmek değil ayağa kalkmak önemli. Bunu başardı Cim Bom. Oysa Sarı Kanaryalar sonunu getiremeyen taraftı.
Sonunu mutsuz getirdiler, maç başında küfür kıyamet gitti, ikinci yarı takımın performansına dalıp sessizleştiler. Ama yine de bir takdir hak ediyorlar. Bu maçta Fenerbahçe tribünleri inanılmaz anlar yaşadı ve yaşattı gene. Her zamanki gibi bu maça özel hazırlanmışlardı. Ama sadece maça değil, ‘bir yerlere de’ gitti mesajlar. “Yaşasın Cumhuriyet”, “Çocuklara kıymayın efendiler” türü pankartları başka türlü anlamak zor. ‘Sandıkta görüşürüz’ der gibiydiler. Sonuçta orası Kadıköy. Oradan sadece Galatasaray değil, başkaları da çıkış yolu bulmakta zorlanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları