Ayşegül Yüksel

Yıktın perdeyi eyledin viran...

28 Mart 2023 Salı

Hacivat, hayal perdesinden sundukları oyunun bitiminde, “Yıktın perdeyi eyledin viran, gideyim haber vereyim sahibine heman” diyerek çıkar gider. Depremden bu yana sık sık kullanılmakta olan Farsça kökenli “viran” sıfatı “yıkılmış”/“harap” anlamına gelir; isim işlevi taşıyan “virane” ise “yıkıntı”/“harabe” demektir. Karagöz, oyun boyunca -her zamanki gibi- yapacağını yapmış, siyasal taşlamadan arı güldürüye uzanan bir atışma düzeninde “lafı gediğine koymuş”, kafasını kızdıranları da bir güzel pataklamış, kısacası, tiyatro aracılığıyla ortalığı yıkmıştır

6 Şubat depreminin 51’inci gününde pek çok sorunun üstesinden gelinemediğini görüyoruz. Açıkta kaldıkları için para verip çadır satın alanları, yanlış yere kurulduğu için yağmurda tabanları çamura bulanan çadırlarda barınmaya çalışanları, hasarlı evlerine girip banyo yapmak zorunda kalanları, tuvalet gereksinmesini hijyen koşullarında sağlayamayanları dinlerken bol bol da “virane”ye dönmüş il merkezlerimizin korkutucu görüntülerini izliyoruz

‘SARIPINAR 1914’

Ne ki gün gelecek, yeni bir felaket yaşanmazsa, televizyon kameralarının kotardığı bu görsel-işitsel belgeler arşivlerde unutulacak. 

Ama tiyatro unutmaz...

Sahnelerimizde “deprem” konusunu işleyen en parlak metin Turgut Özakman’ın kaleminden çıkmıştır. Yazar, “Sarıpınar 1914” adını verdiği yapıtını, Reşat Nuri Güntekin’in “Değirmen” (1944) adlı kısa romanından esinlenerek 1967 yılında yazmıştı.

Sarıpınar, I. Dünya Savaşı öncesinin bulanık siyasal ortamında bunalan Osmanlı Devleti’nin bir kasabasıdır. Beldenin ileri gelenlerinin katıldığı bir içkili eğlence sırasında oluşan karışıklık nedeniyle, kasabada deprem olduğu sanılır. Bu yanlış haber merkez İstanbul’a da ulaşır.

Deprem olayı merkezde önce duygusal tepkiler ve törensel davranışlarla karşılanır. Kamuoyu bir anda yurtseverlik saflarında yer alır. Bürokrasi, depremin yurtta ve dünyada uyandıracağı tepkinin bilinciyle tıkır tıkır işlemeye başlamıştır. Basın organları, rakip gazetelere baskın çıkmak için tüm haber olanaklarını seferber eder, yardım kampanyaları düzenler. Kısa sürede ise politik çıkar hesapları gündeme gelecektir. 109 yıl öncesinde yaşananlarla günümüzde yaşananlar arasında belirgin ayrımlar yoktur.

“Asılsız deprem haberi”nin İstanbul’a ulaşmış olduğunu öğrenen kasaba yetkililerinin etekleri tutuşur. Kasabada deprem olmadığı, inceleme heyetleri tarafından anlaşılmayacak mıdır? Oysa kaygıları yersizdir. Çünkü Sarıpınar -deprem yaşamamış olsa bile- zaten bir “harabe”den farksızdır. Devlet baba, daha önce hiç uğramamış olduğu Sarıpınar’ın deprem geçirip geçirmemiş olduğunu anlayacak durumda değildir. 

‘İRONİ’NİN HEDEF TAHTASIYIZ

İroni’nin hedef tahtasıyız 109 yıl önce ve daha sonra kimi Anadolu beldelerinin ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle deprem görmüşçesine “virane”ye dönüşmesi Özakman’ın kalemiyle “ironi” (tersinleme) sanatının hedefi olmuştur.

(tersinleme) sanatının hedefi olmuştur. Günümüzde ise “ironi” başka bir boyuta daha uzanmaktadır. Çağdaşlaşması öngörülen kentlerimizin -arazi seçimi, kullanılan malzeme ve yapım koşulları açısından yeterince denetlenmemiş- çok katlı binalarla donatılması sonucunda binlerce yaşamın yitirilmesine neden olan 6 Şubat depremi ile 1914’teki Sarıpınar olayı arasında oluşan “ironik” (tersinleyici) benzerlik, deprem geçirmiş kentlerimizin de Sarıpınar kasabasının da -zıtlık içeren konumlarına karşın- “virane”leşmiş olmasıdır. Ne yazık ki, ülkemizde “uygarca yaşama” koşullarına ulaşma yolunda yeterli ilerleme bir türlü sağlanamamıştır. 

Dün (27 Mart) Dünya Tiyatro Günü’ydü. Tiyatroseverlere kutlu olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özdemir Nutku anlatıyor 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları