Ayşegül Yüksel

Tarihsel uzamda tiyatro

16 Eylül 2014 Salı

Nâzım Hikmet’in şiirlerinden derlenen ‘Yaşamaya Dair’ Ali Paşa Hanı’nda

Eminönü’deki Ali Paşa Hanı’nın tiyatro uzamı olarak kullanılmaya başlamasının üstünden bir yıldan çok zaman geçti. Dostlar Tiyatrosu, İstanbul’da havaların izin verdiği zamanlarda, Nâzım Hikmet’in şiirlerinden derlenen “Yaşamaya Dair”i bu uzamda sunuyor. Nâzım’ın şiiri ve Genco Erkal ile Tülay Günal’ın sesi ve görüntüsü 18, 19, 20 ve 21 Eylül akşamları Ali Paşa Hanı’nın tarihsel dokusuyla bir kez daha buluşacak. Belki de son kez… Çünkü geçen Şeker Bayramı’nda Han’ın avlusunda oluşturulmuş olan seyir alanı, sessizce, gizlice tahrip edildi. Han’ın kullanım biçimiyle ilgili bir uyuşmazlığın söz konusu olduğu anlaşılıyor. Sorunun çözümü için mahkeme kararı beklenecek.
Yaşamaya Dair”i önce tiyatro salonunda, sonra da Ali Paşa Hanı’nda seyrettim. Her iki uzamda da Nâzım aynı Nâzım, Genco aynı Genco, Tülay aynı Tülay’dı. Ne ki gösterinin büyüsü, şiirin ve sanatçıların Ali Paşa Hanı’nın kemerleriyle, merdivenleriyle, sahanlıklarıyla, odalarıyla bütünleştiği düş/gerçek ortamında saklıydı. Çünkü Erkal, büyük ozanın şiirlerinden oluşan kolajı, dahası söze ve şarkıya akıtılan şiirin oyuncuların ses ve hareketleriyle sağlanan devinimini, Ali Paşa Hanı’nın sağladığı seyirlik ortamı düşünerek tasarlamış ve uygulamıştı.
Ali Paşa Hanı’nın tarihsel dokusu ve mimarisi böylece gösterinin vazgeçilmezi olarak değerleniyor. Çünkü Nâzım’ı oynayan Erkal ile Nâzım’ın sevdiği ve ayrı düştüğü kadınları -en çok da Piraye’yi- şarkılarıyla oynayan Günal, sahne olayı boyunca söz ve şarkıyla birbirlerini bütünleseler de, oyunun finali dışında hiçbir anda yüz yüze gelmiyorlar. Genco, seyir alanının ön düzeyindeyken Tülay üst kattaki kemerli sahanlıktan onu izliyor, Genco merdivenleri çıkarken Tülay bir odaya giriyor, kimi zaman da birbirinin somut varlığını algılamaksızın aynı uzamda yan yana geliveriyorlar.
Tarihsel değeri olan bir mimarlık ürününün sunduğu duyarlılığın gösteri sanatlarıyla ilişkilendirilmesi şaşırtıcı olmamalı. Hıristiyanlık dönemi Avrupası’nda tiyatronun yeniden doğuşunun kiliselerde, kilise avlularında, kent meydanlarında yer alması, ortaçağdan başlayarak saray ve şatolarda gösteriler sunulması öylesine köklü bir gelenek oluşturmuş ki, bugün de pek çok Avrupa ülkesinde tarihsel uzamlar gösteri alanı olarak kullanılıyor. Bu tür tiyatro sunumları ya da konserlerde sahne olayıyla/müzikle bütünleşen tarihsel yapıların özel atmosferi, estetik duyarlılığı yoğunlaştırma yoluyla seyirciyi büyüleyen bir etki yaratıyor.

Zamanı sonsuzlaştıran uzam
Paris’in ünlü Notre Dame Kilisesi’nde sunulan, sözgelimi, Verdi’nin “Requiem”i, sıradan bir konser salonunda -aynı orkestra ve şef tarafından kotarılmış olsa bile- yaratılan etkiyi aşıyor bu yüzden. “Danimarka Prensi Hamlet” Elsinore Şatosu’nda oynandığı zaman vurucu boyutlarını katlıyor. “Coriolanus” oyunu Rumelihisarı’nda sahnelendiğinde, seyirci savaşan iki ülkenin ateş hattında sıkışıp kalıyor. Lizbon’da bir eski manastır yıkıntısı içinde oynanan oyunda, yarı karanlıkta durmadan değişen oyun alanının peşinden giderken seyirci oyun kişilerinin uzamı ve zamanıyla bütünleşiyor. En önemlisi, uzamın tarihselliği anlık zamanı sonsuzlaştırıyor algımızda.
Bu sonsuzluk duygusu, tarihsel bir ortamda kurulmuş tiyatro alanına giderken bile etkiliyor sanat alıcısını. DOT’un ilk oyunlarını sunduğu, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nın inile çıkıla aşındırılmış merdivenlerinde soluklanırken, İKSV’nin Tünel’deki Normanlı Hanı/ Yurdu’nda düzenlediği gösteriye giderken, Yeşim Gülay Özsoy’un tiyatroya dönüştürdüğü, Galata Kulesi yakınındaki Hamursuz Fırını’na doğru yokuş aşağı inerken ya da Eminönü’nün Haliç tarafındaki daracık sokaktan Ali Paşa Hanı’na ulaşmaya çalışırken geçmişi bugüne taşımıyor muyuz düşüncemizde? Dilerim, Ali Paşa Hanı ile ilgili anlaşmazlıkta bir uzlaşma yolu bulunur ve tarihsel büyüyü günümüze taşıyan gösteri uzamları, yalnız İstanbul’da değil, pek çok kentimizde de yaratılarak çoğalır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları