Ayşegül Yüksel

Genco’nun Ahmed Arif’e saygı duruşu: ‘Şahdamarım’

25 Ekim 2022 Salı

Tiyatroların korona salgını nedeniyle 2020’de kapatıldığı ve uzun süre kapalı kaldığı unutulmuş olabilir. Başka ülkelerde, sahne sanatlarını korumak için devlet, belediyeler, vakıflar harekete geçmiş ama devletin hiçbir biçimde el uzatmadığı bizim özel topluluklarımız için yaşam durmuştu. (Kriz şimdi de atlatılmış sayılmaz çünkü çoğu özel tiyatrolar bağlamında -borçların katlanarak artması dışında- değişen bir şey yok.)

Genco Erkal, yaşanan bunalımlı dönemde, Dostlar Tiyatrosu için yeni bir proje oluşturmaktaydı. “Hasretinden Prangalar Eskittim” başlıklı kitabının 60’tan çok baskısı yapılmış olan, ülkemizin en sevilen ozanlarından Ahmed Arif’in (1923-1991) şiirlerinin, mektuplarının, verdiği röportajların ve türküsü yapılmış dizelerinin kurgulanarak sahneye uyarlandığı “Şahdamarım” 2021 yılının temmuz ayı başında İstanbul’da “açılış” yaptı. 

SAHNEDE BİR OYUNCU İKİ MÜZİSYEN

Müzikli bir gösteri olarak sahnelenen oyunun yönetmeni ve tek oyuncusu Genco Erkal’dı. Erkal sahneyi iki müzisyenle paylaşıyordu. Gösterinin müziğini yapan, kimi şiirleri de bu gösteri için besteleyen ikiz kardeşler Ercan ve Gökhan Çağıran türküleri çalıyor ve söylüyordu.

Ahmed Arif’in ölümünün 30. yılında sahneye getirilen “Şahdamarım” çok tutuldu. Altı ay içinde, ülkemizin 20 dolayında il ve ilçesinde sunuldu. Ozanın yaşamında önemli yeri olan Doğu ve Güneydoğu illerinde coşkuyla alkışlanırken, Ankara’da Genco Erkal Parkı’nda ve Anıtpark’ta binlerce kişiyle buluşarak tiyatroya gitmeyen insanları da kucakladı. Seyirci karşısına 75 kez çıkan oyun bugün de sürüyor. 

“Şahdamarım” oyunu bir hapishane uzamına yerleştirilmiş. Duygu Sağıroğlu’nun çalışmalarının esinlediği sahne tasarımı, 1948, 1952-1954 yıllarında siyasal nedenlerle gözaltı, tutukluluk, daha sonra da sürgün dönemi yaşamış olan ozanın “Ömrüm boyunca ben bu hapishaneyi içimde taşıdım” sözleriyle bütünleşiyor.

‘HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM’ DİYEN OZANLA MAHPUSLUK, SEVDA VE YURT SEVGİSİ ÜSTÜNE

Müzik icracıları Ercan ve Gökhan Çağıran sahnenin merkezinde yer almıştır. Oyuncu Genco Erkal, ranzalar, sedir, yazı masası ve merdivenlerden oluşan dekor içinde devingen konumdadır. Türküler sunulurken, oyuncu geri düzleme çekilerek sahneyi müzisyenlere bırakır. Türküler boyunca Ahmet Kaya, Grup Ekin, Rahmi Saltuk ve Çağıran Kardeşler’in besteleri Ahmed Arif’le omuz omuzadır. Her biri Genco Erkal’ın sahne söylemini sarıp sarmalar.

“Akşam erken iner hapishaneye” dizeleriyle başlayan metin, hüzün yüklü ilerleyişi sürerken, bir yandan da sevda sözcükleriyle bezenir. “Terk etmedi sevdan beni” dizeleriyle Çağıran Kardeşler’in türküsüne geçilir. Sonra ozanın sesinden, “Leylim” diye seslendiği platonik aşkı, yazar Leyla Erbil’e yazdığı mektuplardan bir bölüm gelir. Ahmed Arif, “Zindanda yatarken bile asla yalnız kalmamak” sözleriyle, umuda, sevdaya ve yaşama açılır. Dört duvar arasında olsa da yüreği ve düşüncesi özgürdür... 

Sevdanın sıcaklığı ozanı sınırsız yurt sevgisine, Anadolu kentlerinin doğasına ve insanlarına taşır: Ankara, Urfa, Çukurova, Diyarbakır’ın manzaralarıyla ve ekmek parası uğruna kahır çeken yoksul işçilerle kucaklaşılır. Sahneye kimi zaman umudu yeşerten, kimi zaman da hüznü koyultan bir söylem egemendir.

‘Dağlarına bahar gelmiş memleketimin’

Ahmed Arif, suçunun vatan ve halk sevgisi olduğunun altını çizmektedir: “Siyasi tarihimizin işkence rekorunu kıracak kadar zulüm görmeme budur sebep.” “Yurdum benim, şahdamarım” sözleriyse ozanın ülkesine duyduğu aşkı dillendirir.

Oyun ilerledikçe, gözleri “maviye çalan” Leyla’ya duyulan karşılıksız aşk, vatan aşkıyla bütünleşir. Gösteri, Anadolu topraklarında yaşamış/yaşayan tüm insan topluluklarını kucaklayan umutlu bir “son”a ulaşır: “Haberin var mı taş duvar? / Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...”

“Şahdamarım”, Genco Erkal’ın derleyip sahne yazısına dönüştürdüğü, yönettiği ve sunduğu 10 tek kişilik oyundan biri olarak tiyatro tarihimize geçmiştir. Seyirciyle daha önce buluşan dokuz “tek kişilik” Genco gösterisi, “Kerem Gibi” (1974), “Her Gün Yeni Baştan” (1980), “Merhaba” (1989), “İnsanlarım” (1993), “Birtakım Azizlikler” (1994), “Can” (1999), “Kerem Gibi 2” (2009), “Nereye Gidiyoruz” (2010), “Merhaba 2” (2018) metinlerinden oluşmaktaydı.

Genco Usta’nın “Şahdamarım” çalışması, Ahmed Arif’in dizelerine ve türkülere yansıyan duyarlığı yalın ama zengin görsel-işitsel boyutlara taşıyor. İzlemelisiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları