Ayşegül Sönmez

‘Hayat, yarattığın hikâyenin örülmesi ve sökülmesidir bir yandan’ (1)

25 Nisan 2018 Çarşamba

Önümüzdeki yılın bienali öncesi düzenlenen mart toplantılarını izlemek üzere vakfın davetlisi olarak Sharjah’dayım. Üç gün sürecek toplantıların kavramsal çerçevesi “direniş” olarak çizilmiş.

Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki yedi emirliğin içinde üçüncü en büyük Sharjah. Dubai’ye oranla daha mimari açıdan insani ölçeklere sahip ona kıyasla daha eski bir şehir. Otobanları olduğu kadar sokakları var. AVM ve otel lobilerinden ibaret değil! Sokakta top oynayan çocukları, bakkalları bile mevcut.

Emirliğin şeyhi Dr. Sultan bin Mohammed Al Qasimi, Sharjah’ya 20’den fazla müze yaptırarak kültür sanata katkısı ve düşkünlüğüyle tanınıyor. UNESCO tarafından Arap kültürünün başkenti olarak tanımlanması boşuna değil.

Kurucu ve direktörlüğünü küratör Hoor Al Qasimi’nin yaptığı Sharjah Art Foundation, bugüne kadar 14 bienal düzenledi. Bu sergilere paralel olarak da mart toplantıları. Geçmiş toplantılara katılanlar arasında Hans Ulrich Obrist, Adrian Villar Rojas, Kader Attia gibi sanatçı ve küratörler bulunuyor.

2019 yılında gerçekleşecek bienalin küratörleriyse Zoe Butt, Omar Kholeif ve Claire Tancons.

Vietnam’dan Kırgızistan’a, Kuveyt’ten Lübnan’a, Filistin’den Suriye’ye, Karaçi’den Kerala’ya sanatçılar, film yapımcıları, felsefeci, çizer ve romancılar direnme biçimlerinden, kendi direnişlerinden, direniş formlarından, kişisel ve toplumsal göç hikayelerinden bahsedecekler.

Bu toplantılara paralel olarak solo sergiler düzenlenecek. Her birini büyük bir dikkatle gezeceğiz.

Ammanlı kadın heykeltraş Mona Saudi, Cezayirli kadın sanatçı Zineb Sedira ve Anna Boghiguian’ın soloları Sharjah Martı Toplantıları’na paralel sergilerin kalbini oluşturuyor.

Saudi’nin heykel okumak için Amman’dan Paris’e giden bir gemiye binerek çok yavaş geliştiğini vurguladığı sanat hikâyesinde durakladığı yerde devreye Sedira’nın hikâyesi girecek. Sedira da Cezayir ve Fransa arasında aştığı göç yollarından hâlâ vazgeçmiş değil. Sergideki bir işinde British Imperial Havayolları’nın Londra, Sharjah ve Karaçi’ye yaptığı yolları takip ediyor. Bu yolların aslında fizikselliklerinin bir önemi olup olamayacağını araştırıyor.

Bütün bu kuş uçuşu eğriler, doğrular, dünya haritasına nakşedilmiş ipler, gemi enkazı, kolonyalist bina kalıntıları fotoğrafları arasında göçün bir formunun olup olamayacağını akla getiriyor.

Eğer varsa da ne kadar çeşitli olabileceği... Yolun kendisinin, yolu hatırlayanın ve yolu yapanın ve yola çıkanın, yola çıkamayanın, yolda kalanın hepsinin ayrı zamanlarını, tek bir zamandan filtre etmek, belki geçmişte bir noktadan bir doğru çizerek bugüne varabilmenin, Patti smith’in deyişiyle “imkânlar denizi” ve imkânsızlıklar denizi olarak göç’ü, hareket etmeyi, terk etmeyi sevecek ama kalamayacak ruhların memleket’lerini haritalandırıyor.

Sinedra bu anlamda hiç yalnız kalmayacak Sharjah’da. Bizim anılarımızı çağırdığı kadar diğer kadın sanatçı Anna Boghiguian da onun bıraktığı yerden bizi kürenin üzerinde acının, travmanın, soykırımın izlerine bastıra bastıra tuzlu bir sergi turuna çıkaracak.

Küratörlüğünü Hoor Al Quasimi ile Carolyn Bakargiev’in yaptığı, serginin gerçekleştiği mekânın bahçesindeki tuğlaları söktürerek ağaç ektirmiş Anna Boghiguian. 14. İstanbul Bienali’ne özel olarak kurduğu Galata Rum okulundaki enstalasyonu Salt Traders’i bu kez Sharjah Art Foundation desteğiyle gösteriyor. Bienal sayesinde yakından tanıma fırsatı bulduğumuz bu filozofik, aykırı, sanatkâr sanatçı, tam da yazdığı gibi üç gün boyunca dışarıdaki sıcak havaya inat klimaların tüm coşkusuyla soğuttuğu odada kafa yoracağımız mart toplantılarının felsefi bir özetini veriyor:

 “Hayat, yarattığın hikâyenin örülmesi ve sökülmesidir bir yandan. Yaratmalı! Hem örmeli hem sökmeliyiz ta ki gerçeğe, gerçeğimize ulaşana kadar bunu yapmalıyız.”

“İthaka bazen gördüğündür bazen görmediğin. Bu bir seraptır, bir ilüzyon.” “Benim kim olduğumu tanımlar kelimeler. Bir ses sistemidir bu. İmgelerden oluşan bu ses sistemi, bir sürü şehrin rüyasını içerir. Bir şehir benim için bir şarkısıdır o şehrin kargasının. Hindistan yarımadasında kulaktan kulağa geçen bir şarkıdır suçtan. Suç neydi?”

Sanatçının onlarca defteri, pastelleri, kâğıttan kargaları, tuzlarıyla kurduğu bir söküp bir ördüğü dünyasında kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Devam edecek



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyah Güzeldir 7 Temmuz 2018

Günün Köşe Yazıları