Ayşe Yıldırım

Sen ne 'terörist'mişsin Ayşe Öğretmen!

28 Nisan 2016 Perşembe

Kanal D’deki Beyaz Şov’a telefonla bağlanmıştı Ayşe Öğretmen 8 Ocak akşamı. “Çocuklar ölmesin” diye feryat etmişti. Ardından vay efendim canlı yayında “terör örgütü propagandası” yapıldı yaygarası koparılmış ve hem öğretmene hem şovmene hem de kanala yönelik bir linç kampanyası başlatılmıştı.

Ayşe Öğretmen’e destek vermek isteyen hukukçu, yazar, sanatçıdan oluşan bir grup aydın tavrıyla İstanbul ve Ankara’da “biz de aynı suçu işledik” diyerek kendilerini ihbar etmişti.

İşte hikâyemizin can alıcı ikinci bölümü de burada başlıyor. Ankara Adliyesi’ne gidenler için takipsizlik kararı verildi. Ama İstanbul’da Bakırköy Adliyesi’ne giden 30 kişi hakkında “terör örgütü propagandası” yaptıkları için dava açıldı. Üstelik Ayşe öğretmen hakkında iddianame hazırlanmış ama dava açılmamışken... Durumun absürdlüğü bir yana gelin savcı İdris Kurt’un hazırladığı iddianameye göz atalım ve Ayşe Öğretmen’in nasıl bir canavar olduğunu görelim. Hem de söylemediği sözler nedeniyle, tıpkı barış bildirisine imza atan akademisyenlerde olduğu gibi...

“Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız? Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık, insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın!”

Savcı, Ayşe Öğretmen’in işte bu sözlerini tek tek hecelerine ayırırcasına analiz etmiş ve altında yatan gizli anlamları gün yüzüne çıkarmış! Bakın meğer Ayşe Öğretmen ne demek istiyormuş. Savcıya göre Ayşe Öğretmen’in “Ben öğretmenim, öğrencilerini terk eden öğretmenlere seslenmek istiyorum. Bir daha oralara nasıl dönecekler, o güzel, masum, tertemiz yürekli çocukların yüzüne, gözlerinin içine nasıl bakacaklar” şeklindeki sözleri “Aslında öğretmenlerin terör örgütü üyelerine neden kalkan olmadıkları yönündeki hayıflanmasından ibaret”miş, “Terör örgütü tarafından öğretmenlerin kalkan olarak kullanılması fırsatının kaçırılmasına üzüldüğü anlaşılmakta”ymış. Üstelik “burada çocukların bakışlarındaki masumiyeti kullanarak gerçek niyetini saklamış.”

Bitmedi... Savcıya göre Ayşe Öğretmen ustalıkla suçunu gizli gizli işlemeye devam etti:

“‘Orada olanlar farklı bir şekilde aktarılıyor’ şeklindeki konuşma ve eksende olaylara gösterilen yaklaşımın, içinde sanki orada gerçekten çok farklı bir şeylerin olduğu izlenimi vermeye yönelik, bilindiğinin aksine gerçekte meydana gelen terör olayları yerine, devlet aleyhine olumsuz bir psikoloji yaratmayı amaçlayan bir aktarımı içerdiği açıktır.”

Bitti mi? Bitmedi. Ayşe Öğretmen söylemediği sözlerle suç işlemeye devam etti. Mesela, “Örgütün bölge halkına verdiği ‘kapılarınızı açık bırakın’ talimatına uymayanların evlerini plastik patlayıcılarla nasıl havaya uçurduğundan, terör örgütü mensuplarının tehdidi nedeniyle evinde mahsur kalan ve ancak canını hiçe sayarak, keskin nişancı tehdidine rağmen güvenlik güçleri tarafından açlıktan ölmek üzere iken kurtarılan yaşlılardan, ateş açılması nedeniyle görev yapamayan ambulanslar nedeniyle hastaneye yetiştirilemeyerek hayatını kaybeden küçük çocuklardan, çocukların gözleri önünde şehit edilen aile babası asker ve polislerden nedense hiç bahsetmedi.”

Eeee tüm bunlar gösteriyor ki Ayşe Öğretmen açık açık terör örgütü propagandası yaptı! O zaman “Hepimiz Ayşe Öğretmeniz” diyenler de aynı suçu işledi.

Ama görünen o ki savcıların işi daha da artacak. Çünkü pazartesi sabah saat 10.00’da İstanbul Çağlayan, Ankara ve İzmir Adliyeleri önünde yeni “suçlular” kendilerini ihbar edecek ve “Ayşe Öğretmen yalnız değil” diyen aydınların yanına kendi isimlerini de ekletecek.

Çünkü bu ülkede “barış” istemek suç, “çocuklar ölmesin” demek suç, çünkü bu ülkede “Ayşe Öğretmen” olmak suç!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları