Ayşe Yıldırım

Mitolojiye yasak ‘Hayır’ı saklayamadı

23 Mart 2017 Perşembe

1415 yılında İngiltere ile Fransa arasında Agincourt Savaşı sürmektedir. Dönemin en etkili silahı ok’tur. Ve İngilizler oklarını çok iyi kullanmaktadır. Hikâyeye göre Fransızlar, sırf bu nedenle esir aldıkları İngilizlerin oku atarken kullandıkları iki parmağını keseceğini ilan eder. Belki kesmişlerdir de. Ama savaş istedikleri gibi gitmez ve İngilizler galip gelir.
Zafer kazanan İngilizler, Fransızlara keseceklerini söyledikleri o iki parmaklarını gösterir. Yani V işareti yapar. Wikipedia böyle anlatır V’nin öyküsünü.
V’yi yaygınlaştıran ise 2. Dünya Savaşı sırasında İngiltere Başbakanı Winston Churchill olur. Churchill, V işaretini Victory (zafer) anlamına gelecek şekilde kullanır. Ve Nazi Almanyası işgali altındaki bölgelerde direnişin simgesi olur.
ABD’nin Vietnam’a saldırısı sırasında ise özellikle savaş karşıtı gösterilerde barışın sembolü olur V. O tarihlerden bu yana da tüm dünyada barışı simgeler.
Ama 2017 Mart’ında Diyarbakır’da yasaklanır “V”.
Öyle ki Newroz alanına giren gazetecilerin ve protokolün akreditasyon kartlarındaki işaret kapatılır. Sansüre karşı mücadele veren gazeteciler, yaka kartları sansürlenerek izlerler Newroz’u.
Sadece o mu?
Kawa’yı simgeleyen resim de yasaktır, o da tıpkı V gibi bantlanır alana girişte. Kawa, mitolojik bir kahramandır. Zalim kral Dehak’a başkaldıran bir demircidir. Farklı farklı uyarlamaları olsa da zalimliğinde sınır tanımayan, çocukların beyinlerini ya kendisi yiyen ya da yılanlarına veren bir kral olarak tanımlanır Dehak.
İşte Kawa, bu kralı yok eden ayaklanmayı başlatan isimdir. Kralın öldüğü gün her yerde ateşler yakılır ve zafer kutlanır. Çünkü Dehak’ın izin vermediği bahar da artık gelmiştir. Yani Newroz’un simgelerinden biridir Kawa Kürtler için.
İşte önceki gün barışına da mitolojisine de yasak konmasına rağmen yüz binler doldurdu Diyarbakır’da Newroz alanını. Belediyeye atanan kayyım, Newroz alanı için otobüsleri tahsis etmese de, tam tersine alandan geçen otobüs hatlarını iptal etse de insanlar otobüs duraklarında yığılsa da geri dönmedi. Özel otobüs şirketleri, özel araçlar durak durak gezip insanları gönüllü taşıdı alana.
Ellerinde iki dilde hayır diyen dövizler vardı: “Na”, “Hayır.”
“Kürtler evet diyecek”, “Kürtler, AKP ile anlaştı. Referandumu boykot edecek, sandığa gitmeyecek” diyenlere bir kez daha yanıt veriyorlardı aslında.
İşte görünmesi istenmeyen manzaraydı bu. Alttan alta yayılmaya çalışılan algı operasyonlarını boşa çıkaracaktı çünkü.
Belki de o nedenle daha alan dolmadan fotoğraf çekip “HDP’ye Nevruz şoku, alan boş kaldı” diyerek servis yaptı iki yandaş gazete.
Dün Başbakan Yıldırım, “Bölgede terör örgütünün sultası kalkmıştır. Ne şehirde ne kırsalda Nevruz’da bile kimseyi toplayamamıştır” dedi. Ya yanılttılar ya da gerçeği bile bile doğruyu söylemiyor Başbakan Yıldırım. Sanki Newroz kutlamalarını organize eden bir “terör örgütü” varmış gibi.
Olmadı, “Hayır”ı saklayamadılar. Mitolojiyi yasaklamakla kaldılar, barışın üstünü bantlayarak tarihe yazıldılar.

‘Fesih’ aldatmacası
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gündür “Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i fesih yetkisi asla yoktur, millet karar verecek” diyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu anayasa değişikliği paketini okumamakla eleştiriyor ama anlaşılan o ki kendisi de “yazdırdığı” değişiklik paketini anlatırken bazı şeyleri gizleme gereği duyuyor.
Değişiklik paketinin 11. maddesi açık açık Cumhurbaşkanı’nın seçimleri yenileyebileceğini hükmediyor:
“Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.”
Bu fesih değil de nedir?
Erdoğan ayrıca “Bu fesih yalanı lokantacılara kadar geldi” diyor. Ama biliyoruz ki bu da “yalan” değil. Eğer anayasa değişikliği paketi geçerse bir KHK ile tüm lokantaları kapatmasının önünde engel yok.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları