Ayşe Yıldırım

Başarısız darbenin ironileri

28 Temmuz 2016 Perşembe

Erdoğan, dokunulmazlıkları kaldıran anayasa değişikliğini siyasi bir kin ile son güne kadar bekletip 7 Haziran’da onaylamıştı. Peşinden de hemen “terör operasyonları”na katılan askere yasal koruma zırhını Meclis’e getirtmişti. Yani seçilmişe dokunurken askere dokundurtmam demişti.
Işte o korumaya aldığı askerin bir bölümü Erdoğan’ın yasayı onayladığı 14 Temmuz’un ertesi günü, 15 Temmuz’da bu ülkede darbe girişiminde bulundu.
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın önceki gün söylediği gibi “Askere dokunulmazlık yasası 14 Temmuz’da onaylandı. Asker, darbe yapıyorum demeseydi yaptıkları dokunulmazlık kapsamındaydı” yani.

Bu ironi yumağını açalım biraz...
Erdoğan’ın gösterdiği hedef doğrultusunda harekete geçen parlamento, MHP’nin ve bazı CHP’lilerin de katkılarıyla çoğu HDP’li olan vekillerin dokunulmazlığını mayıs sonunda kaldırdı. Savcılar tarafından bazı HDP’li vekiller hakkında hazırlanan fezlekeler gerçek hukukçuları güldürecek nitelikteydi ama olsun, yüksek tepelerin siyasi hesapları kendilerince tıkır tıkır işliyor görünüyordu.
Kürt hareketini destekleyen siyasilerin Meclis’ten gönderilmesi için düğmeye basılmıştı. Bir erken seçim ya da partili başkanlık için referandumun taşları döşeniyordu. Ama bir de bu Kürt seçmeni cezalandıran operasyonlar ayağı vardı.
Aylardır Güneydoğu’da Doğu’da kentler yakılıp yıkılıyor, insanlar bodrumlarda yakılıyor, siviller öldürülüyor ama ne doğru düzgün bir soruşturma ne bir dava açılıyordu. Tam tersine öldürülen 3 aylık bebeğe de 70 yaşındaki nineye de terörist yaftası yapıştırılıyordu.
Işte bu operasyonları yapan polis ve askeri korumaya almak gerekiyordu. O da yapıldı. AKP, kaldırmakla övündüğü askeri vesayeti geri getirdi. Genelkurmay ve kuvvet komutanları için adli yargıda başlatılacak soruşturmalar başbakan iznine bağlandı. Diğer rütbedeki askerler için ise bakanlık izni getirildi. “Terörle mücadele operasyonları sırasında oluşan zararlar için asker, polis ve mülki idare amirleri ve memurlara dava açılmaması” sağlandı. Bu kadarla da kalmadılar. Yasada, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili kanuna göre “operasyona katılan TSK personeli, memurlar, geçici köy korucuları ve gönüllü korucular dahil diğer kamu görevlileri de yararlanacak” denilerek daha önceki operasyonlara katılanlar da koruma zırhı altına alındı.
Erdoğan, 14 Temmuz’da onayladı bu yasa değişikliğini. Onun koruduğu o rütbeli askerlerin ve polislerin bir kısmı ertesi gün darbe girişiminde bulundu.
13 gün geçmesine rağmen karanlıkta kalan darbe girişiminin kodları henüz tam olarak çözülmedi. Ya da bizler bilmiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var ki darbe girişiminin ardından yüksek yargı mensuplarının da aralarında olduğu üç bine yakın hâkim ve savcı için gözaltı kararı çıkarıldı, binlercesi tutuklandı. Bunların arasında KCK davalarının hâkim ve savcıları da vardı.
Peki, bu savcılar arasında HDP milletvekillerinin fezlekelerini yazanlar var mı? Büyük olasılıkla var, şu anda HDP hukuk komisyonu bu konu üzerinde çalışıyor, tabii KCK davalarının da...
Önümüzdeki günlerde büyük bir hukuk karmaşası bizleri bekliyor.
Aynı şey askeri yargıda da yaşanacak gibi görünüyor. Darbe suçuyla yargılanacak olan bazı askerler Güneydoğu’daki operasyonlar nedeniyle belki bugün yargılanmayacaklar ama sanırım aldıkları zırh da yavaş yavaş kalkıyor.
Saray’daki zirvenin ardından yapılan açıklamaya göre iktidar partisi, CHP ve MHP ile mini anayasa değişikliği konusunda uzlaştı. Hatta Başbakan’ın lütfuna göre bu değişikliği yapacak komisyona “HDP bile girebilir”!
Ayrıntıları tam olarak çıkmasa da yapılacak değişikliklerden birisinin Askeri Yargıtay’ın kaldırılması olduğu basına yansıdı. Askeri mahkemelerin durumu ise henüz net değil ama mahkemelerin yetkisinin daraltılabileceği beklentisi yüksek. Peki, koruma kalkanıyla sivil mahkemelerden kaçırılan askerlerin durumu ne olacak?
Anlaşılan zırh delindi!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları