Ayşe Yıldırım

Anlaşmada Erdoğan'ın imzası var... AB’yi değil bizi kandırıyor

12 Mayıs 2016 Perşembe

Her zamanki haliyle esip gürlüyor Avrupa’ya: “72 tane madde öne sürdüler. Bu rivayet yeni çıktı, yoktu bunlar, nereden çıktı bunlar?”

72 madde dediği AB’nin vize serbestisi için Türkiye’nin yerine getirmesini istediği değişiklikler. Bunlardan 5’inin yerine getirilmediğini söylüyor AB. Ama onun derdi ‘terör’ tanımı. “Biz burada terörle mücadele edeceğiz, beyler parlamento önünde çadır kurup baş teröristin posterini asacak, sonra kalkıp değiştir yasanı diyecek. Sen Türkiye’nin ne zamandır böyle talimatlar aldığını gördün” diyor.

Onun sözlerini referans kabul eden gazeteler atıyorlar manşeti: AB’nin HDP’yi kurtarma formülü…

Efendim, “Meclis’te fezlekeleri bulunan HDP’lilerin neredeyse tamamı AB’nin vize serbestisi karşılığında değiştirilmesini istediği Terörle Mücadele Yasası’nın 1. ve 7. maddesi kapsamında suçlanıyor”muş! Yani, terör tanımını geniş bulan, somutlaştırılarak AB’ye uyumlu hale getirilmesini isteyen birlik, aslında HDP’yi kurtarmayı planlamış.

Cumhurbaşkanı’nı dinleyip bu gazeteleri okuyan halkın da bunlara inanmasını bekliyorlar. Resmen Türkiye yurttaşlarının akıllarına hakaret ettiklerini bile bile…

Hadi dönelim 16 Aralık 2013 tarihine. Henüz Cumhurbaşkanı seçilmemiş olan Recep Tayyip Erdoğan başbakan. Ankara Palas’ta bir anlaşmanın imza töreni düzenleniyor: “Vize muafiyeti ve geri kabul anlaşması.”

Erdoğan’ın bugün yok dediği, bazı gazetelerin de üzerine atladığı ‘terör tanımı’ 72 madde arasında 65 sırada karşımızda. Yani bugün ‘talimat’ almamış 3 yıl önce kendi elleriyle imzalamış Erdoğan… Yani AB, HDP’lileri kurtarmak için istememiş terör tanımının değiştirilmesini… Hatırlayınız. Çözüm sürecinin yaşandığı günlerdi. Türkiye’de bahar havası esiyordu. Görünürde de olsa AKP ve Erdoğan Kürt siyasetçilerle sorun yaşamıyor, Kürt siyasetçilere yönelik cadı avı yapılmıyordu.

Anlaşmanın 3. bloku kamu düzeni ve güvenliği altında organize suçlarla mücadele, terör ve yolsuzlukla mücadele adı altında hazırlanmıştı…

Dördüncü bloku ise temel haklar konusundaydı. Bugün 65. madde olarak geçen terör tanımının son derece geniş olduğunu ve yeniden gözden geçirilmesini istiyordu AB. Erdoğan’ın başbakanlığındaki AKP hükümeti de büyük bir sevinçle imzalıyor, Türkiye toplumuna da gururla anlatıyordu ‘vize serbestisi’ anlaşmasını.

Yine hatırlayınız, aynı şeyi ‘şeffaflık’ yasasında da yapmıştı Erdoğan. Görevinden ayrılmak zorunda bırakılan Başbakan Davutoğlu, şeffaflık yasasından söz ettiğinde Erdoğan ne demişti: “İl yöneticisi olacak bir kişiyi bile bulamazsın.”

Öyle olur muydu gerçekten diye sormaya bile gerek yok, sanırım bugün konuşulan, yazılan yolsuzluk dosyalarının nasıl kapatıldığını düşününce. Nitekim mesajı alan Davutoğlu da bir daha söz etmedi şeffaflık yasasından.

Bir anlaşma yani yazılı bir protokol olunca ‘yalan’ diye bağırarak yok edemezsiniz gerçekleri. Anlaşma ortada duruyor. Buyrun bir de Avrupa Komisyonu’nun Ankara Palas toplantısından sonra Ekim 2014’te yayımladığı ilk rapora göz atın isterseniz.

(http://ec.europa.eu/dgs/home-affairs/e-library/documents/policies/international-affairs/general/docs/turkey_first_progress_report_en.pdf)

Davutoğlu’nu başbakan olmaya çalıştığı için gönderen, partili cumhurbaşkanlığı için MHP ile ortaklık yapmaya hazırlanan, Kürt siyasetini Meclis dışına itmeye çalışan, ‘yol arkadaşlarını’ kendi ikbali için birer birer yolda bırakan, gözümüzün içine baka baka gerçekleri çarpıtan bir anlayış sadece Türkiye’ye kaybettirir.

Üç yıl önce AB ile Erdoğan’ın imzaladığı anlaşma ortada duruyor. “Yoktu bunlar nereden çıktı” diye sormak olsa olsa AB’yi değil Türkiye’deki seçmen kitlesini kandırmaya dönük bir ‘dayılanma’dır ancak.

Bir de tersten soralım:

Tamam bizi kandırdın da AB’yi nasıl ikna edeceksin: “AB vizesiz geçişi onaylamazsa mültecileri Avrupa’ya göndeririz” diyen baş danışmanın Burhan Kuzu yöntemiyle mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları