Aydın Engin

Mutlaka gitsin - Sakın gitmesin

26 Eylül 2016 Pazartesi

“Şu AKP, hele hele şu Tayyip gitsin de nasıl giderse gitsin diyenler var mı?
Oh-hooooo, hem de sürüsüne bereket.
Hem de çeşit çeşit…
Mesela kıçını bilgisayar masasından, gözünü cep telefonundan ayırmadan, bütün siyasal etkinliğini tweet atmakla ya da Facebook’ta mesaj döktürmekle sınırlamışlar var. Alanlara çıkmaya, sesini sanal dünyada değil bu dünyanın sert koşullarında yükseltmeye yanaşmıyorlar. Ama o yolla ne Tayyip Erdoğan’dan ne de AKP iktidarından kurtulmak mümkün.
O zaman gelsin işin kolayı: “Tayyip gitsin de nasıl giderse gitsin” diyorlar ve kendileri dışında bazı güçlerden medet umuyorlar. O güçlerin nasıl kanlı, nasıl acımasız ve nasıl halk düşmanı bir düzen getireceğini kanıtlayan geçmiş darbe günlerini unutmayı yeğliyorlar.
Mesela kimileri demokrasiyi bir ayak bağı, hatta katlanılması zor bir bela olarak görüyorlar. O zaman zaten demokrasi denen bela yoluyla iktidara gelmiş olan Tayyip Erdoğan’dan ve AKP’den kurtulmanın yolu basit: Yaşasın darbe
Yani çeşitli ideolojik görüşlerden, siyasal tercihlerden gelip “Şu Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin” diyen demokratik mücadele tembeli kesimler var.
Bunlar demokrasi için birer asalak. Demokrasinin gelişip derinleşmesi için çaba göstermek onlara uzak. Demokratlıkları ancak kendi istedikleri siyasal iktidara geliyorsa koşuluna bağlı.

***

Bu madalyonun bir yüzü. Bir de öteki yüzü var.
O yüz çok daha tehlikeli, çok daha kıyıcı ve çok daha militan.
Siyasal İslamdan söz ediyorum. Dilerseniz “Tarikatlar, cemaatlar iktidarı” da diyebilirsiniz.
Cumhuriyet’ten daha önce, belki de taa 2. Mahmut dönemine kadar uzanan bir geçmişte siyasal iktidar üstündeki belirleyiciliklerini yitirdiler. Cumhuriyet döneminde ise iyiden iyiye kenara itildiler.
Nasıl laisizmi bir dinmişçesine kavrayıp “Seçmek lazım: Demokrasi mi, laiklik mi” deyip akılları sıra laisizmi savunanlar varsa laisizmin yeminli düşmanları da var. Kestirmeden siyasal İslam diye adlandırdığım bu kesimler için de laisizm dinin tümden inkârı, İslam düşmanlığı…
Ve bu kesim 1960’ların sonlarında Necmettin Erbakan önderliğinde başlattıkları iktidar yürüyüşünü, 2002’de Tayyip Erdoğan önderliğinde hedefe ulaştırdılar. Sandıktan mutlak bir çoğunlukla çıktılar ve devletin dizginlerini ellerine geçirdiler.
Şu anda bunların tek kaygısı, mücadelelerin başat hedefi ötekilerle tuhaf bir benzerlik taşıyor:
AKP iktidarı, hele hele Tayyip Erdoğan kalsın da nasıl kalırsa kalsın.
Çok, ama çok uzun süre sonra ele geçirdikleri siyasal iktidarı yitirmemek onlar için bir varlık nedeni.
Sandıktan çıkabilirlerse ne âlâ. Ama ya çıkamazlarsa?
Demokrasinin ilkesine uyup kenara mı çekilecekler yoksa Erbakan’ın yıllar önce dillendirdiği “Bakalım kanlı mı olacak, kansız mı” sorusuna itikatlarına, ideolojilerine, geleneklerine, özlemlerine uygun bir cevap mı verecekler?
Tırmık bu soruyla bu noktalansın.
Şimdilik…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları