Aydın Engin

Görüşme dövüş, barışma savaş

29 Haziran 2016 Çarşamba

İsrail tamam, Rusya bitti sayılır, yakında Mısır, çok gecikmez Almanya...
Tamam, çok doğru: yarım yamalak siyasal kültürü, ondan da kıt demokrasi kültürü ile dünya siyasetinin kurtlar sofrasında at koşturabileceğini sanan; en azından Ortadoğu’nun tartışılmaz Müslüman önderi olmayı kafasına koyan; Kuzey Afrika kıyılarından Ortadoğu ve Ortaasya’ya uzanan topraklar üstünde Sünnilik ekseninde yürüyecek bir “İhvan zincirikurmayı tasarlayan; bir iki haftada Suriye’de BAAS rejiminin işini bitirip Şam’ın ünlü Emevi Camii’nde cuma namazı eda etme düşleri kuran malum Zat tükürdüklerini birer birer yalıyor.
Kimine “Van minüt” çekerek, kimine “Kırmızı çizgilerimize uymayanın uçağını derhal alaşağı ederiz” diyerek, kimine “Eyyyy!” diye başlayan kükremelerle seslenerek kostaklandığı ülkelere “Yav yaptık işte bir yanlışlık. Özür dileyeyim de barışalım” diyor.
Evet, aynen böyle oluyor, olmakta ve olacak.
Peki, kötü mü oluyor?
Muhalefetin bir kesiminin ölçülü (CHP), bir kesiminin yağıp gürlemecesine (MHP) verdiği tepkilere bakılırsa sanki kötü olmuş.
İsrail ile anlaşma ve uzlaşma yapılmamalı; Rusya’dan zinhar özür dilenmemeli, Mısır ile yeniden diplomatik ilişkiler kurulmamalı ve geliştirmemeli, Suriye’de iç savaş sonlandırılmamalı...
Hele sosyal medyanın “bataklık bölgelerinde söylenenler daha da beter.
Sanki dünya Tayyip Erdoğan’a yandaş olmakla karşı olmak, biat etmekle düşman olmak ekseninde dönüyor. Koskoca bir ülkenin bugünü ve geleceği sanki Tayyip Erdoğan ve takımının burnunun sürtülmesi
Öyle mi, Türkiye için, bölge için doğru tutum bu mu?

***

Sağlıklı, hatta az sağlıklı bir demokraside bu kadar siyasal hata yapan bir siyasi lider ve kadrosu elbette istifa eder.
Ama Türkiye’de, AKP iktidarından böyle bir demokratik tutum beklemek ölü gözünden yaş beklemekten farksız.
Yine de İsrail’le, Rusya’yla, Mısır’la, Suriye’yle, Almanya’yla düşmanca olmayan ilişkiler kurulması Türkiye için iyi ve yararlı olsa gerek.
Sayageldiğim ülkelerin her biri egemen birer devlettir. O ülkelerin içişlerine karışmak uluslararası hukukta da, diplomatik geleneklerde de bir tabudur.
Bunu az buçuk siyasal kültürü olan herkes bilir. O kültürden yoksun olanlara ise hayat öğretir.
Kendini Gazze’den sorumlu devlet kurumu sanan İHH’nin, Müslümanlığı dinbazlık sayan ve sananların köklü Yahudi düşmanlığı yüzünden İsrail’le anlaşmaya itirazlarını anlayabiliyorum.
Hâlâ “Moskof milli düşman”dır nakaratını geveleyen Türk milliyetçilerinin Rusya’dan özür dilenip ilişkilerin yeniden rayına oturmasından rahatsızlıklarını da anlayabiliyorum.
“Türkler Ermenileri kesip yok etmedi, asıl Ermeniler Türkleri kesti, öldürdü” türküsünü çığırıp kendi kendilerine gaz verenlerin “soykırım suçunu” kabul eden Almanya’ya yağıp gürlemelerinde de şaşılacak bir yan yok.
Ama barışı, şiddetten arınmış siyaseti savunanların ve iyi komşuluk ilkelerine bağlı olması gerekenlerin tepkilerini anlamak -en azından benim için- zor!..
Komşu ülkelerle dövüşmek yerine görüşmeye ve uzlaşmaya yönelinmesi iyidir.
“Barış yok, savaş var. Kökleri kazınıncaya kadar savaş” naraları atıp kendi yurttaşına savaş açan zihniyetin olup bitenden dersler çıkarabilmesi iyiden de öte yaşamsaldır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları