Aydın Engin

Fatih Sultan Tayyip

30 Mayıs 2016 Pazartesi

Yazık.
Tören bugün (size göre dün) 17.00’de başlayacak. O saatte benim Tırmık’ı çoktan gazeteye yollamam gerekiyor. Bir gün sonraya bırakmak da olmaz. Nasıl olsa bu akşam ve gece (size göre dün akşam ve gece) bütün kanallarda durmadan “İstanbul’un fethinin 563. yıldönümü törenleri” gösterilecek. Yani bugün (bana göre yarın) yazılacak bir Tırmık yazılmadan bayatlamış olacak.
Alın size kâğıt gazetede yazmanın can sıkıcı yanlarından biri daha. Öyle derin analizler, İstanbul’un fethinin çağını ve çağımızı etkileyen önemi üstüne ince ağır yorumlar döktürebilecek bir gazeteci de değilim.
Zaten beni 563 yıl önceki bir fetih, Ortodoks Hıristiyan Bizans başkentinin Müslüman Osmanlılar tarafından fethi pek ilgilendirmiyor.
Beni 563 yıl önceki Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet değil, ondan 563 yıl sonraki bir başka fatih, Fatih Sultan Tayyip ilgilendiriyor.
Yenikapı’da deniz doldurularak elde edilmiş “mega-meydan”da kurulan “megasahne” de, o sahneye kurulmuş üç boyutlu “mega-ekran’ın önünde kükreyecek, coşacak, coşturacak, dökecek, döktürecek; benim gibi cahillere 563 yıl önce ve 563 yıl sonra fethin anlamını, önemini anlatacak. 563 yıl önceki İslamdaki “fetih” kavramı ile günümüzdeki “fetih” kavramı arasındaki şaşılası anlam bütünlüğünü öğretecek…
Böyle bir gösteri kaçar mı?
Kaçıyor işte. Ben de çoğunuz gibi akşam ekran başında olup biteni seyredeceğim.
Hiç Fatih Sultan Tayyip’i orada canlı canlı yaşamakla TV ekranından seyretmek bir olur mu?
Olacak işte…
Ne diyeyim, felek utansın…

***

İspanya’nın başkenti Madrid 1147 yılına kadar Endülüs Emevileri’nin elindeydi. Katolik Kastilya Krallığı’nın şövalyeleri 1147’de Madrid’i Müslümanların elinden aldı, yani fethetti.
İlkokulda, ortaokulda ve lisede İstanbul’un fethini gün be gün öğrenen ben, Almanya’daki siyasal göçmenlik yıllarımda, benim gibi taksi şoförü İspanyol arkadaşıma (Merhaba Jose. Döndün mü sen de ülkene, kentine?) sordum:
- Jose, Madrid’i siz ne zaman fethettiniz?
Boş boş yüzüme baktı:
- Ne bileyim ben lan…
- Okulda okumadınız mı oğlum?

- Okuduysak bile unuttum. Hatırladığım, sizinkilerden almışız bir Madrid’i…
- Peki fetih yıldönümünü kutlamıyor musunuz?
Daha da boş baktı:
- Niye? Sekiz yüz bilmem kaç yıl geçmiş be üstünden…
Ne diyeyim, tarih bilincinden nasipsiz gâvur Jose işte…

***

Belki bende de bir “bozukluk” vardır. Çünkü her yıl 29 Mayıs’ta İstanbul’un fethini alabildiğine görkemli törenlerle, hele bu yıl “mega görkemli” bir törenle niye kutladığımızı anlamakta zorlanıyorum.
Dünyaya, “Şişşş, bakın bu İstanbul bizim haaaa. 1453’te fethettik ve artık bizim oldu. Hani bilmiyorsanız öğrenin” filan mı demek istiyoruz?
Yoksa kâfir ve kahpe Bizans’tan kurtarıp bir İslam başkenti yarattığımız için bitmeyen ve bitmeyecek bir övünç içinde miyiz?
(Lisede tarih öğretmenim ciddi ciddi “İstanbul kelimesi İslambol’dan gelir” demişti; biz de ciddi ciddi inanmıştık).
Çok gezmiş bir gazeteciyim. Dünyada hiçbir başkentin, hatta kentin “fethedilişi”nin her yıl törenlerle kutlanmasına tanık olmadım.
Peki, biz niye kutluyoruz?
Cahilliğime verin, bu fethin ne gibi bir “derin anlamı” var?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları