Aydın Engin

Ekran başında ve kıkır kıkır gülerek

12 Ekim 2016 Çarşamba

Bilgisayarın karşısında, ekran başındayım ve kıkır kıkır gülmekteyim…
Nasıl kıkırdamam…
Yok böyle olmaz… Biraz açıklama gerekiyor…
Ülkede Meclis’in çıkardığı yasaların değil, hükümetin çıkardığı KHK’lerin geçerli olduğu şu günlerde Basın İlan Kurumu yeni bir yönetmelik yayımladı. Yönetmelik bizim meslek dilinde “resmi ilan” dediğimiz resmi duyuruların yayımlanmasının kural ve koşullarını yeniden düzenliyor.
Resmi ilanlar -hani hiç okumadığınız ama gazetelerde sık sık rastladığınız; mesela “Şebinkarahisar İcra Dairesi’nden taşınmazın açık artırma yoluyla satış ilanı…” diye başlayan oku Allah oku bitmez ilanlardan söz ediyorum- bütün gazeteler için vazgeçilmez, bazıları için yaşamsal gelir kaynaklarıdır.
Basın İlan Kurumu’nun yeni yönetmeliği işte tam da bu noktadan vuruyor.
Buna göre, gazetede yayımlanan herhangi bir içerik hakkında savcılık tarafından yönetmelikte sayılan suçlardan biri nedeniyle dava açılırsa, o gazete için 60 güne kadar resmi ilan yayınını durdurma yaptırımı uygulanacaktır. Üstelik bu 60 günlük ilan kesme uygulaması, açılan her bir dava için ayrı ayrı uygulanacaktır.
Yönetmeliğin herhangi bir içerik dediği haberdir, köşe yazısıdır, özel ilandır, fotoğraftır, karikatürdür, gazetede yer alan herhangi bir şeydir. Bunlardan herhangi biri hakkında herhangi bir savcı herhangi bir suç iddiasıyla soruşturma başlatır ve herhangi bir mahkemede bu dava açılırsa 60 gün süreyle resmi ilan alamayacaksınız demektir…
Yani gazete önce idam ediliyor, sonra yargılama başlatılıyor demektir.
Peki, hangi suçlardan bir gazete hakkında dava açılabilir?
Oh-hooooo!..
En iyisi siz bu soruyu sormamış olun…

***

Mesela Dünya Enerji Kongresi münasebetiyle Türkiye’ye gelen Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlıklarını görünce “Asya despotik devlet geleneğinin sürüp gittiği Rusya ve Türkiye gibi ülkelerde” diye başlayan ve muhalefetten nefret eden; mümkün olsa parlamentolardan da nefret eden; hele hele bağımsız yargıdan ölümüne nefret eden; muhalif sesleri susturmanın bin bir yolunu arayan ve bulan; devlet aygıtını bir güç ve otorite gösterisi için alabildiğine kullanan liderler üstüne bir Tırmık döktürsem…
Sonra herhangi bir savcı, herhangi bir mahkemede…
Anladınız…
Peki, bu konudan vazgeçip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün İslam Şûrası toplantısında Irak Başbakanı İbadi’ye “Sen benim muhatabım değilsin, karatımda değilsin, kalitemde değilsin…” deyişini konu edinsem? “Karat, kalite” gibi değer ölçülerinin hangi terazide, nasıl tartılması gerektiğine ilişkin birkaç paragraf karalasam?..
Sonra herhangi bir savcı, herhangi bir mahkemede…
Anladınız…
Peki, Kabataş Lisesi Müdür Muavini olacak kadar ehliyet sahibi olduğu varsayılmaz ve o yüzden bu seçkin lisede görevlendirilmiş bir zatın “Artık bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olması zamanı geldi” deyişini ele alıp mümkün olan en nazik cevabı veren bir Tırmık yazsam?
Sonra herhangi bir savcı, herhangi bir mahkemede…
Anladınız…

***

Bir yandan Cumhuriyet’in resmi ilan gelirini 60 gün süreyle makaslatmayacak bir titizlik göstermeye, bir yandan da Tırmık yazmaya çabalamaktayım. Olmuyor ve ben de halime, halimize bakıp kıkır kıkır gülüyorum.
Gülmeyip de ne yapayım?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları