Aydın Engin

AKP - 28 Şubat koalisyonu

07 Eylül 2016 Çarşamba

Önceki akşam CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge’sine takıldım. Takılmakla yetinmedim, uzun süre seyrettim de.
Baş konuk emekli bir Albay’dı. Emekliliği öncesinde “Jandarma İstihbarat”ta çok önemli ve kilit görevler üstlenmiş. Ergenekon soruşturmalarında tutuklanıp 4,5 yıl yattığı hapishane günlerini bile “devlet görevi” olarak tanımlıyor. Öylesine sadık bir “devlet” görevlisi yani. Emekli olunca da Doğu Perinçek’in partisine girmiş, genel başkan yardımcılığına getirilmiş.
Anlattığına göre Öcalan’ı İmralı adasında tek başına tam sekiz ay süreyle sorgulamış. Yine anlattığına göre daha önce Cemaat’in orduya nasıl sızdığını, kilit görevleri nasıl bir bir ele geçirdiğini gösteren raporlar yazıp “devlet”in en üst kademelerine iletmiş.
Programda sorulanları, istihbaratçı Albay’ın cevaplarını aktaracak değilim. İzlediyseniz (ki izlemediyseniz çok ilginç bir programı kaçırmışsınız demektir) zaten biliyorsunuz.
Ama emekli Albay’ın uzun konuşmalarında bir nokta gözünüzden kaçtı mı bilemiyorum.
Benim kaçmadı. Emekli Albay gerek PKK ile gerek Gülen Cemaati ile mücadelede, gelmiş geçmiş bütün iktidarları aymazlık, umursamazlıkla suçluyor; gerek PKK’den, gerek darbe girişiminden sonra haklı olarak artık cemaatliği filan kalmamış FETÖ’den söz ederken içten bir nefretle konuşuyor, hiç sektirmeden, PKK yerine “PKK terör örgütü”, FETÖ yerine “FETÖ terör örgütü” demeyi ihmal etmiyordu.
Ancak…
Ancak söz konusu olan Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı ve AKP olduğunda olumsuz tek sözcük kullanmamaya, herhangi bir eleştiriden titizlikle sakınmayı tercih ediyordu.
Acaba neden?
Bu soruya Ergenekon davalarında mahkûm olan ya da uzun süre tutuklu kalan, ordu ile ilişiği kesilmiş üst rütbeli subayların darbe girişimi sonrası daha da hızlanan bir “iade-i itibar” süreciyle yeniden “devlet görevi”ne koşulduklarına dikkat çeken kanıtı zayıf analizlerle cevap verilebilir…
Soruya AKP’nin tepelerinden ve en tepesinden gelen “FETÖ’cüler kahraman subaylarımıza kumpas kurdu” açıklamalarıyla başlayan bu “itibarın ve görevlerin iadesi” sürecinin bugün geldiği noktanın bir “28 Şubat - AKP koalisyonu”na dönüştüğüne ilişkin kanıtsız çıkarımlarla da cevap verilebilir.
Ama dün Cumhurbaşkanlığı’nın en kilit kurumlarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz’ın attığı bir tweet herhangi bir analize de kanıta da ihtiyaç bırakmıyor.
Haberin ayrıntılarını elinizde tuttuğunuz Cumhuriyet’te okuyacaksınız. Ben o tweet’ten tek cümle aktaracağım:
“28 Şubatçılarla FETÖ temizliği yapılamaz”.
Bu cümle FETÖ üyelerine, yandaşlarına, bilerek bilmeyerek o örgütlenmeye bulaşmışlara yönelmenin çok ötesine geçmiş ve solcu, sosyalist, Marksist, sahici demokrat hatta sadece muhalif olanlara yönelen gözaltı, tutuklama, açığa alma, işten atma, memurluktan kovma “histeri”sine dönüşmüş “temizlik operasyonları”nın AKP ve 28 Şubatçılarla (Onlar kimler ise) birlikte yapıldığının en yetkili sayılması gereken bir ağızdan itirafı değilse nedir?
Cemaat’le koalisyonu bozan AKP, anlaşılan şimdi yeni bir koalisyon kurmuş.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları