Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zamanın genetiğiyle oynamak

13 Kasım 2024 Çarşamba

Yeni anayasa dedikleri şey, bir on yıl daha yani 2034’e kadar iktidarda kalmalarını sağlamak içinmiş. 

Yazımın başlığını oluşturan cümle, aklımda böylece kendiliğinden doğuverdi.

Şiir dizesi olsa üzerinde fazla durmaya gerek olmaz.

Neyse odur. 

Şiir gerçekliğinin içindeki bir şeydir.

Kavramsal olarak doğruluğuna yanlışlığına bakılmaz. 

Fakat salt kavramsal bir söz olunca üzerinde durup düşünmek gerekiyor. 

Demek istediğim şey her halde, zamanla, zamanın doğal akışıyla oynamak anlamında bir şey olmalı.

Fakat genetik de neyin nesi?

***

Zaman konusunda hepimizin bir fikri vardır. 

Ya da öyle sanırız. 

Buna karşılık genetik kavramı ve varsa eğer zamanla ilişkisinin ne olabileceğini düşünmek gerektiğini hissettim.

Sözcük, Yunanca “kaynak” anlamına gelen “genesis”ten türetilmiş. 

Onun kökeninde de “gennos” (doğurmak) fiili varmış. 

Dilimize Almancadan geçmiş olduğunu öğrendiğim bu sözcüğü (kavramı) “kalıtım” anlamında kullanıyoruz. 

Genetik hastalıklar, genetik (doğuştan gelme, kalıtımsal) özellikler vb. gibi.

Konuyu Gregor Mendel’in kalıtım kuramına kadar götürmek, zihnimde doğan sözcüğün anlamını saptırmak olacak.

Ben, zamanın genetiği derken şöyle bir şey düşünmüş olmalıyım: Her şey gibi zamanın da bir doğallığı, kendiliğindenliği, kendine özgülüğü vardır. 

Atomla oynamanın felakete yol açması gibi zamanla oynamanın da beklenmedik, kötü sonuçları olabilir. 

Kavramsal olarak, romanda ya da şiirde zamanla oynayabilirsiniz, hatta oynamalısınız. 

Bu sizi yeni romanda ya da gerçeküstücü bilinç akımı özellikli şiirde olduğu gibi yeni tatlara, farklı algılara ulaştırabilecektir. 

Fakat hakiki yaşamda böyle bir şey olanaklı mıdır?

Zamanı bu yönde zorlamak, nasıl bir şey olmalı ve ne gibi sonuçları olabilir?

***

Aklıma birtakım insanların bebek kanıyla yaşamlarını yenileme konusundaki girişimlerine ilişkin söylentiler geliyor. 

Yani bir çeşit vampirlik. 

Gerçek mi bu? 

Vampir esasında düşsel bir yaratıktır. Eğer gerçeklikte böyle insanlar, böyle girişimler varsa düşsel olandan çok daha ürkütücü bir gerçekle karşı karşıyayız demektir. 

Organ nakli tıp biliminin büyük buluşudur. Fakat organını çalmak için insanların kaçırılması korkunç ötesidir. 

İnsanın ömrünü uzatma çabası anlaşılır bir şeydir.

Fakat bu kaygının, bu çabanın bir sınırı, ahlaki bir ölçüsü yok mudur? 

***

Fazla uzaklaşmadan, zihnimde doğan “zamanın genetiği” fikrine ve doğuş nedenine döneyim.

Ayaklarını sürüyerek yürüyebilen, oturdukları yerden yardımsız kalkamayacak durumda olan bazı kimselerin bu iktidar hırsı nereden geliyor?

On yıl daha yaşamda kalacakları güvencesini nereden alıyorlar?

Yaşamın, zamanın doğal akışına saygılı olarak köşelerine çekilmeleri, siyasetin hırgüründen uzakta, yaşamın ve zamanın anlamı üzerinde sakince düşünmeye çalışmaları daha doğru olmaz mı?

***

Zamanı doğru değerlendirmek, boşa geçirmemek, dilimizdeki “zaman öldürmek” deyiminde olduğunun tersine onu öldürmemek başka şey.

Fakat zamanın doğal akışıyla akılcı bir uyum içinde yaşamak yerine onunla oynamanın kişiye mutluluk getireceğini hiç sanmıyorum.

Bunu yapanlar iktidar sahipleriyse ve yapmaya çalıştıkları şey iktidar sürelerini uzatmak içinse kişisel olanın da ötesinde, çok daha kötü bir şey yapıyorlar demektir.

Çünkü böyle bir çaba kendi akıl sağlıklarıyla birlikte söz konusu ülkede yaşamakta olan insanların akıl sağlıklarını da bozacak, bu ülkedeki toplumsal yaşamda sayısız kötülüğe, bozulmaya yol açabilecektir.

Tıpkı ülkemizde olduğu gibi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları