“Baban diyor ki: Sevinç çocukların, sadece

Çocukların payıdır! Ey güzel çocuk, dinle; fakat sevincinle

Neler düşündürüyorsun, bilir misin? Babasız, ümitsiz, ne kadar yavrucakların şimdi

Yas feryatlarına benzer bayram şarkıları!

Çıkar o süsleri artık, sevindiğin yeter;

Çıkar, biraz da şu öksüz giyinsin, eğlensin; biraz güzellensin şu sefaletin solgun yüzü.

Evet, sevinçtir çocukların payı; ancak senin sevincinle

Sevinmiyor şu yetim, ağlıyor... Haluk dinle!”

Tevfik Fikret, 126 yıl önce oğlu Haluk için bir bayram sabahı kaleme almış bu şiiri. Aslında mesaj Haluk’a değil topluma; bayram günü tüm çocukların benzer şekilde yaşayamadığına vurgu yapmış ünlü düşünür. Alçakgönüllük çağrısında bulunmuş Haluk’a ve Haluk’lara.

Evet bugün bayram, Tevfik Fikret’in dizelerini anımsadım, pastanenin önünde cama hayran hayran bakarken “Hadi eve gidiyoruz” uyarısı ile boynu bükük şekilde annesinin peşinde yürüyen bir kız çocuğunu görünce. Demek ki canı çikolata çekmiş ama annesi alamamış. Yakın bir gelecekte ülkenin yüzde 90’ı o çikolatayı çocuğuna alamayacak. AKP politikaları nedeniyle orta direk eridi, yok olmaya doğru gidiyor. Varsıl ve yoksullardan oluşan bir toplum olduk. Bir de sosyal dengeyi inadına bozarcasına para harcayan mutlu yabancı kesim var. Yabancı demişken aslında çoğu bizden! Vatandaş olmuşlar 400’er bin dolara pasaport satın alıp üstelik kelime Türkçe bilmeden. Ülkenin omurgasını oluşturan emekçi-emekliyi ise düşünen yok, azıcık önemsenseler, hayat pahalılığı nedeniyle ticaret, maliye ve tarım bakanlarının kulağı çekilirdi. Onlar da bildiklerini okumazdı!

Bu başıbozukluğun örneğini et üzerinden verelim. Geçen gün orta karar bir markete uğradım, sotelik etin fiyatı 1020 TL’yi bulmuş, kıyma da 700-900 bandında. Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Sertaç Eş’in 2.5 yıl önceki manşetiyle dikkat çektiği gibi Türkiye hayvancılıkta kıtlık dönemine girdi, biliyoruz. Ancak bu gerekçe kıymanın, kuşbaşının 12 misli pahalanmasının nedeni değildir. Çünkü bu gibi durumlarda ülke yönetimi geçici çözüm ithalatla piyasayı tutar.

Gelgelelim, ithalat Türkiye’de zenginlik aracı. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı, Türkiye’nin Romanya’dan 3 dolara ithal ettiği karkas eti son tüketiciye nasıl 1000 TL’ye satılıyor araştırılsın. Aslında 3 dolarlık etin nasıl 30 dolara satıldığını çözmek için bakan ya da cumhurbaşkanı olmaya gerek yok. Eğer sistem, gümrük girişi sonrası aracı zincirlerinin zengin olmasına yönelik tasarlanmışsa, babası Tevfik Fikret kadar duyarlı olmayan Haluk’lar bayram yapar, Ahmet, Mehmet etin adını da tadını da unutur.

Bayram günü bir de çikolata üzerinden örnek verelim; İsviçre’nin ünlü bir markası, Türkiye’deki orta karar bir markette, 227 TL’ye satılıyor. Üşenmedim Zürih’teki arkadaşları aradım, o markanın raf fiyatını sordum; 3.5 frank dedi. Yani 115 lira civarı! Yazıklar olsun bu fırsatçı düzene!

İSRAİL ÇARESİZLİĞİ

Ticaret Bakanlığı, daha doğrusu AKP iktidarı önceki gece İsrail’le gerçekleşen ticari ilişkilere sınırlama getirdi. Ateşkese kadar da sınırlamanın genişleyerek süreceğini açıkladı. Geç alınmış bir karar. 7 Ekim’den bu yana 13 bini çocuk 33 bin kişinin ölmesini beklemeseydi keşke birileri. Üstelik toplumun tamamı hemfikirken. Bu karar AKP’nin tükenişidir aslında. Anımsayacak olursanız, 54 kalemine sınırlama getirilen İsrail ticaretini yalanlamışlardı en başta. Türkiye’den Aşdot Limanı’na kalkan gemiler için “Filistin’e yardım malzemesi” kandırmacasının arkasına sığındılar. Sonradan iğneden ipliğe, jet yakıtından askeri malzemeye kadar yüzlerce kalemin Tel Aviv yönetimince Türkiye’den temin edildiği gerçeği ortaya çıkınca, “Devlet ticarete karışmaz” dediler. O da tutmayınca apartopar 54 ürünün ihracatını yasakladılar. Üreticiler de bizler gibi sabah saatlerinde öğrendi ihracat yasağını. Yaklaşık 470 bin kişinin çalıştığı söz konusu sektörler, bir anda en önemli alıcısını kaybetti. Emin olun ki Ticaret Bakanlığı İsrail’e alternatif bir pazar yaratmadan, toplumdaki “infial” sonucu aldı bu kararı. Elbette sadece ihracat değil ithalat da etkilenecek. Sabah saatlerinde hibrit tohum kullanan bir çiftçi ile görüştüm. “Perişan olduk, Rus hibrit tohumundan vazgeçip tüm sistemi İsrail firmasına göre yapmıştık” dedi.

Görüldüğü üzere Türkiye’yi yönetenler ne yazık ki kaş yapayım derken göz çıkarmaya fena halde alıştılar.