Altan Öymen

‘Millet İttifakı...’

30 Ağustos 2023 Çarşamba

Tehlikeler giderek artıyor. 14 ve 28 Mayıs seçimlerine iki ayrı “ittifak” halinde girenlerden birinin yetkilisi, kadın-erkek ayırımı metodlarını okul sıralarına kadar indirmenin gayreti içinde... Bir diğerinin sözcüsü, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması gereğine inanıyor. Nedeni, mahkemenin belirli partileri kendisinin istediği şekilde “cezalandırma”mış olması...

Aynı ittifakın başındaki partinin yöneticileri de değerli yazarımız Emre Kongar’ın dünkü yazısında belirttiği planlar ve eylemler içinde...

Bunlar, siyasal alandaki olumsuzluklardan, sadece birkaç örnek... Ekonomik alandaki olumsuzluklar ise her gün herkesin mutfakta ve sokakta, çarşıda pazarda karşılaştığı manzaralarla kendini gösteriyor. Bu tehlikelerin karşısında yer alması gereken Millet İttifakı partileri arasında ise o ittifakın devam etmesi olanağı azalıyor.

Bunu “özeleştiri” adı altında “Ben bu ittifaka girmekle yanlış yaptım. Pişmanım. Özür dilerim” gibi ifadelerle anlatanlar da oluyor.

***

Daha önceki yazılarımda da belirttim. “Millet”çiler böyle laflar söylemekle, kendilerine karşı haksızlık yapıyorlar. Çünkü Türkiye, bugünkü iktidar döneminde dünyanın demokratik ülkeleri arasındaki yerinden hızla uzaklaştığı bir süreç içindedir. Bu yılın 14-28 Mayıs günlerindeki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçiminde o gidişi durdurma imkânı vardı ve o imkân, ancak iktidarı oluşturan “Cumhur İttifakı” karşısında yeni bir “ittifak”ın oluşturulmasıyla başarıya ulaşabilirdi. Dünyanın başka demokratik ülkelerindeki demokrasi savunucularının, benzeri tehlikeler karşısında ulaşabildikleri gibi...

Fransa’daki seçimlerin ikinci turunda, sağcı Le Pen’e, Fransa’daki demokratik solcularla sağcıların aralarındaki anlaşmazlık konularını bir süre için rafa kaldırarak hep birlikte orta sağdaki Chirac’a oy verdikleri gibi... (Yıllar sonra da benzer bir işbirliği, Le Pen’in kızı Marine Le Pen karşısında gerçekleştirilmişti.)

Türkiye’de, 14 Mayıs-28 Mayıs seçimlerinde, demokrasi yanlısı olan politikacıların yapmaları gereken de oydu. Bunu yaptılar. Ve o hedefe, çok yaklaştılar ama ulaşamadılar.

Bu yüzden kimsenin ortağını veya kendisini suçlamasına da gerek yok. Fransa’da ve başka ülkelerde örnekleri zaman zaman görülen “demokrasiyi koruma” ittifakları veya koalisyonları konusunda, Türkiye’nin tecrübesi fazla değil... Hele bu iktidar dönemindeki her seçim sırasında, iktidar sözcülerinin “felakettir”, “kâbus gibidir”, “ülkeleri batırır” gibi sözlerle kötülediği koalisyon, Fransa dahil, Avrupa ülkelerinin pek çoğunda, “halkın verdiği oylar”a uygun bir siyasal yapı kurmanın gereği olarak uzun yıllardır uygulanıyor. Bunun, demokrasinin korunmasının ve geliştirilmesinin çaresi olduğu biliniyor. Türkiye’nin bugünkü sorunlarından kurtulmasının yolu da herhalde, bundan başka bir şey olamaz. Olmamalıdır.

***

Tabii, bu yazdıklarım benim “temenni”lerim... Bugünün gerçeklerine gelince... Bugüne kadarki ittifakı partileri için, o ittifakın yaşaması veya yenilenmesi ya da yenisinin kurulması yolunda bir gelişme bekleyip durmak, artık yanlış olur. Yerel seçim zamanı yaklaştı. Ülkemizdeki bugünkü yönetimin değişmesini ve demokrasiye yeniden ulaşılmasını isteyen partiler ve parti üyesi olmayan vatandaşlar, herkes, hepimiz, yerel seçimlerin her çevresinde oy kullanmaya hazırlanırken, oyumuzu gerçekçi ölçülere göre belirlemeye çalışmalıyız.

Öyle ki seçeceğimiz insanların hem bölgemize faydası olsun hem de demokrasiden ve onun ayrılmaz parçası olan adaletten, insan hak ve özgürlüklerinden yana olsunlar. Ki bugünkü “Saray” düzenin değiştirilip onun yerine millet iradesini temsil edecek olan Millet Meclisi’nin iradesinin yeniden egemen olacağı düzenin yolu açılsın... O yoldaki partiler ve adaylara oy verelim ki o oylar, değişik partiler arasında dağılıp ziyan olmasın ve bugünkü “iktidar ittifakı”nın işine yarayacak etkiler yapmasın...

Partiler arasındaki “Millet İttifakı” sona erse de kötümserliğe gerek yok. O ittifakın içinden de dışından da vatandaşlarımız arasında, bugünkü iktidarın tutumları karşısında en azından bir güçbirliğinin var olmasını isteyenler var. Onlar, eskisi kadar sesli ve görüntülü olmasa da fiilen sürdürebilir o ittifakı...

Seçim toplantılarının izlenmesini, seçmen listelerinin denetimini, oy kullanılmasını kolaylaştıracak önlemlere katkıda bulunabilirler. Ve o katkılarla önümüzdeki seçimin sonuçlarının milletimizin sağduyusunu yansıtmasının yolunu açabilirler.

Bunun ayrıca şöyle bir faydası da var:

Millet İttiakı “6’lı masa” sınırının içinden çıkıp -eski deyimle- “ismiyle müsemma” (adına tıpatıp uygun) bir hale gelmiş olur



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları