Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

TCK 299 kalkar mı?

18 Şubat 2022 Cuma

Sabahları TV’ye bakmam. Sabah gazete zamanıdır, haberler oradan alınır. Oysa tersi olmalı, çünkü haberin daha tazesi televizyonda. Ama alışkanlık bu, gazeteyi şöyle bir çarşaf gibi açacaksınız, önce manşete göz atarak başlayacaksınız. Gazete dediğin kâğıt olmalı.

Milliyet’te çalıştığım dönemin başlangıcıydı. Bir gün, bir düzeltme için aşağı indim. Sayfayı istedim. Bilgisayarı açıp ekrandan bir şeyler gösterdiler. “Yok” dedim, “Ben sayfayı istiyorum.” Güldüler. İşte dediler, sayfa bu.

Kâğıtla yollarımızın ayrılması ilk böyle oldu.

Ama salı sabahı nedense güne televizyondan haberlere bakarak başladım. Bir süre sonra telefon çaldı. Arayan Turgut Kazan’dı. Kadim dostum ve avukatım Turgut Kazan, hukuki konularla ilgili yazdığımda hep arar. Eksik ve yanlış bir şey varsa değinir, katılmadığı bir husus varsa gerekçeleriyle anlatır, katıldığı noktaları vurgular. Bütün bunları yaparken değişmeyen tek şey sesindeki heyecan ve arada bir patlattığı kahkahalardır; onlar yüzünden, konuşma bittikten sonra damağınızda bir tutam tatlı tadı kalır. O gün de öyle oldu. Yazı konusu Sedef Kabaş’tı, onu konuştuk.

Sonra, benim de sütunda kısaca değindiğim bir noktaya geldi.

***

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ekim 2021 tarihli Türkiye - Vedat Şorli davasının kararında, içeriği bakımından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesine aykırı olan cumhurbaşkanına hakaret fiilini düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi sözleşme hükmü ve mahkeme içtihatlarına uyacak şekilde değiştirilsin diyor.

Daha önce CHP milletvekili Mahmut Tanal’ın da bu yönde bir girişimi olmuş, bir kısım aydın da bu doğrultuda bir dilekçe vermişlerdi. AİHM’nin Ekim 2001 tarihli kararı şu, anda 33 bin kişinin hüküm giydiği TCK 299’un tümden ortadan kaldırılmasını istiyor. Her ne kadar kararda değiştirilsin deniyorsa da öngörülen değişikliğin kaldırma ile eşanlamlı olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Kazan’ın da sözünü ettiği bu karara uyarak Türkiye’nin, egemeni AKP’nin böyle bir yolu tutması mümkün mü?

Sedef Kabaş davasında savcının büyük bir ivedilikle hazırladığı iddianamede şüpheli hakkında 11 yıl 8 ay ceza istemesinden de anlaşılacağı gibi iktidar, TCK 299 kapsamına giren kimi davalara çok büyük bir önem vermektedir. Şimdiye kadar bu madde kapsamına giren 35 binden fazla (bunun 33 bini de mahkûmiyetle sonuçlanmıştır) dava açıldığı göz önünde tutulursa, salt Sedef Kabaş olayı bile böyle bir değişikliğin gerçekleşmemesi için yeterli bir neden olarak görülebilir. Böyle bir değişikliğin yaşama geçmesi halinde, TCK 299 kapsamında binlerce kişinin “sıyırması” sonucunu doğuracaktır. Salt AİHM’nin tutukluluk hallerine son verilmesini istediği Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili iktidarın Avrupa’ya karşı inatla direnmesi AKP’nin yargısının pençesinden adam kurtarmanın ne derecede güç, hatta imkânsız olduğunu ortaya koymaktadır.

“Cumhurbaşkanına hakaret” yani TCK 299, AKP’nin kırmızı çizgisidir.

Ama tabii kırmızı çizginin ne kadar kırmızı olduğu da ayrı bir husustur.

***

ABD’nin ünlü gazetelerinden Walt Street Journal’de son günlerde çıkan yazı da Sedef Kabaş olayının yurtdışında yankılanacağı görüşünün de yabana atılamayacağının göstergesidir.

Bu arada söz konusu yazıda ileri sürülen bir görüş de, eski yanlışların kısmen de olsa sürdüğünü gösteriyor. Yazının bir yerinde, reformist olarak başlayan AKP’nin zamanla otoriter hale dönüştüğü belirtilmektedir.

AKP’nin kuluçka dönemi olarak nitelenen dönemde, niyetlerini gizlemesinin reformist olarak değerlendirilmesine yol açmasının yanlış olduğu, çok yazılıp söylendi. Sonraki gelişmelerin haklılığını kanıtladığı bu uyarılara, kulak tıkayarak, hâlâ gerçeğin görülmemesi ise görülmemekten çok görülmek istenmemesi olarak değerlendirilmelidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları