Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu NATO’yu ne yapmalı?

21 Kasım 2017 Salı

Norveç’te düzenlenen NATO tatbikatındaki skandal patlak verdiğinde, emekli büyükelçi ve eski milletvekili Onur Öymen’in Dışişleri’nde geçirdiği 38 yılı anlatan, 11. kitabı “Zor Rota”yı okuyordum.
Diplomatik hayatına Konsolosluk Dairesi’nin ardından, NATO Dairesi’ne geçerek başlamış, kariyerini Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi olarak tamamlamış, ülkemizin NATO konusundaki önde gelen uzmanlarından biri olan Onur Öymen, konuşmamızda son olayı nitelendirmede skandal sözcüğünün bile hafif kaldığını belirtti. Kitabında da NATO’nun ülkemize yaklaşımındaki kimi çifte standart uygulamalarını diplomatik dilin inceliğinden sapmadan anlatan deneyimli diplomat, son olayla ilgili iki noktayı özellikle vurguladı:
- Bir teknisyen nasıl olur da kimseye sormadan, tek başına Türkiye’yi düşman ülke listesine yerleştirebilir? Bu tek başına kararlaştırılmış bir davranış olamaz!
Değerli diplomat, ikinci noktayı ise şöyle ifade ediyordu:
- Benim NATO Daimi Temsilcisi olarak görev yaptığım dönemde, NATO tatbikatlarında hiçbir gerçek ülke düşman olarak gösterilmezdi. Oraya hayali ülkeler konurdu. Şimdi bu kural değişti mi?

***

Bu iki konuda ilgililer hesap sormak ve çok duyarlı olan kamuoyunu da aydınlatmak zorundadırlar.
Son skandal, iktidarın davranışlarının da katkılarıyla kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı, hatta iş “NATO’dan çıkalım” önerilerine kadar vardı.
NATO ülkemizde hep tartışma konusu olmuştur. Kuzey Atlantik İttifakı ABD öderliğinde kurulur kurulmaz,Türkiye Boğazlar’da üs ve Kars Ardahan konusundaki taleplerini 2. Dünya Savaşı’nın hemen öncesi ve hemen sonrasında olmak üzere iki kez dile getiren, Stalin’in önderliğindeki kuzey komşusu Sovyetler’e karşı güvenliğini bu şemsiye altında korumak emeliyle üyelik için başvurduğunda, kamuoyunda görüş ayrılığı yoktu.
Bütün bir soğuk savaş dönemini, NATO’nin kanat ve cephe ülkesi, ileri kalesi olarak geçiren Türkiye’de NATO’nun ne getirip ne götürdüğü, gerçekten yeterli güvenceyi sağlayıp sağlayamadığı tartışmaları daha sonra başladı ki onlar ayrı bir yazının konusu.
Ama aradan geçen zamanda, kutuplardan birinin çöküşüyle soğuk savaşın bitimiyle genişleyen ve işlevi değişen, eski Varşova Paktı üyelerinden kimilerinin de ortak olduğu, Rusya’nın bile ilişkiye girdiği NATO’dan ayrılma önerisi acaba şu anda ne derecede gerçekçi?
NATO’ya kimi sorularda kritik yaklaşımını kimi alanlardaki çifte standartlarına yönelik eleştirilerini kitabında açıkça ortaya koyan deneyimli diplomat, çok önemli bir noktanın altını çiziyor:
- Unutmayalım ki, NATO dünyada Türkiye’nin veto hakkına sahip olduğu tek örgüt.

***

Gerçekten de NATO’da kararlar üyelerin oybirliğiyle alınmaktadır.
Onur Öymen bu hususu Avrupa ordusuyla ilgili bir görüşme sırasında meydana gelen şu olayla anlatıyor:
“Bir toplantıda Amerikan temsilcisi bana dönerek ‘NATO’nun 19 ülkesinden 18’inin bu işe evet diyebileceğini düşünüyoruz, siz de evet deyin meseleyi bitirelim’ dedi. Ben cevaben ‘NATO’da 18 birden büyük değildir’ diyerek her ülkenin veto hakkına sahip olduğunu hatırlattım.”
Türkiye’nin veto hakkına sahip olduğu NATO’dan ayrılması halinde Kıbrıs Rum Yönetimi’nin oraya üye yapılması olasılığının gündeme gelebileceğini vurgulayan Onur Öymen, Norveç tatbikatındaki skandalın hesabının mutlaka sorulması gerektiğini, bunu yaparken de diplomasi dilinde bağırıp çağırma olmadığını unutmadan, en ağır eleştirileri dahi sesinizi yükseltmeden dile getirebileceğinizi söylüyor, bir de değerli diplomat rahmetli Vahit Halefoğlu’nun sık sık yinelediği Latince şu deyişi aktarıyor:
- Suavite in modo, fortiter in re.
Anlamı da “Özde kararlı, üslupta yumuşak.”
Dış politikamızın şu anda en fazla ihtiyaç duyduğu davranış biçimi de bu olsa gerek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları