Ali Apaydın

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

09 Ocak 2025 Perşembe

Sosyalist pratiklerin politik haritalardan silinmesinden bugüne dünya çapınca ciddi bir solsuzluk sorunu yaşıyoruz ve her geçen gün solsuz bir dünyanın faturalarını ödüyoruz acı bir şekilde.

Bu solsuz dünyanın içinde büyüyen bugün yirmili ve otuzlu yaşlarında olan yepyeni bir nesil var ülkemizde. Solun olduğu bir dünyayı ancak tarih kitaplarından, belgesellerden ya da filmlerden öğrenen bir nesil bu; solu “solcular” zanneden bir nesil!

12 Eylül darbesinin adeta bir sol soykırımı yaptığı Türkiye’de o günlerden bugüne solsuzluğun neden olduğu boşluğu bağımlı, ürkek, titrek, zayıf iradeli insanlardan oluşan sözde bir “solcular” güruhu doldurdu. Sol politikaların yeniden canlanarak belirleyici bir rol üstlenmesinin bu denli hayati önem taşıdığı bu zamanlarda kafa karışıklıkları dışında pek bir şey üretmeyen bu sol olmayan “solcular”a yönelik artık ciddi bir tepki konması gerekiyor!

Bir düzelti yapmalıyız! Ancak bu düzeltiyi yaparken bir hata yapmamalı ve düzeltiye ihtiyacı olan şeyin sol düşüncelerin değil “solcular”ın düşünceleri olduğunu gözden kaçırmamalıyız! Sol düşünceler her durumda ilerici konumunu korumakta ve yaygın kanaatin aksine gayet ciddi bir şekilde yol almaya devam etmektedir. Ancak “solcular”ın düşünceleri elbette hiç böyle değil! Solu ve devrimi vahşetle, etnik kimliklerle, mezheplerle, mitolojik figürlerle kirleten “solcular”ın düşüncelerinden arınmak, temizlenmek gerekiyor.

Artık ülkemiz için bir çöküşün eşiğine geldiğimizi söylemek gerçekten çok az kalıyor; itiraf edelim çökmüş durumdayız! Bu yüzden hemen her şeyi yeniden tesis etmek zorundayız. Bunu keyfine düşkün, çekimser, ürkek ve titrek bir şekilde konuşan, eyleyen “solcular”la yapamayız, ama sadece ve sadece solla yapabiliriz!

Teoride apaçık olan çelişkileri on yıllardır pratikte de yeterince deneyimledik. Her durumda kafası karışık olan etnikçi zihniyetlerin “solculuk oyunu” çoktan bozuldu; etnik bir kimlik üzerinden sol bir politika üretilemeyeceğini görmesini en az bilen gözler bile gördü! Solu, insana ve insanlığa karşı duyarlı bir bakış açısı olarak değil ideolojik bir kalkan olarak kullanıp istismar edenlerin maskeleri bir bir düştü. Devrimin mimarı kurucu partinin sağ politikalara yöneldiğinde ülkeyi nasıl bir darboğaza soktuğunu da her bir zihin anladı.

Artık düşünelim; “Ben solcuyum” dediğimizde ne demiş oluyoruz? Bunu çok iyi anlamak, açıklamak zorundayız! Farklı farklı sol düşünceler olsa bile tüm sollarda ortak olan nedir? Bu soruya kafa yormak zorundayız. Ve hatırlatalım, sol düşünceler sayesinde neler kazanıldı. Ve görelim solsuzluk içinde neleri kaybettik, neleri kaybediyoruz?

Ve yüzleşelim, yüzleştirelim; terörle iltisaklı olmaktan asla vazgeçmeyen ve durmadan etnik bir söylemi solla harmanlamaya çalışan zihniyetlerin kimlerle, ne şekilde yan yana olduklarını görelim, gösterelim. 

Eski sorulara yeni yanıtlar vererek bir sorunu çözemeyiz; sol bakış açılarında değişimin anahtarı yeni yanıtlar değil yeni sorulardır! Bugün eski yanıtlara meydan okumamız gerekiyor ve eski yanıtlara meydan okuyacak olan da yeni yanıtlar değil yine yeni sorulardır! Sorularımızı değiştirelim!

Sözgelimi barış adına savaş istemekle savaş adına barış istemek arasındaki ayrım nedir? Düşünelim. Eşitlik adına ayrıcalık talep etmenin anlamı nedir? Kafa yoralım. Bir kişiye teslim edilen iradenin ne demek olduğunu sorgulayalım. Teslim olan irade temsil edebilir mi? Tartışalım. Etnikçilik sağ mı yoksa sol düşünceleri mi besler? İrdeleyelim. İşte tüm bu yeni soruları sorarken hakikati işitmekten ve işittiklerimizi dile getirmekten asla çekinmeyelim!

***

Sadece ilerici düşüncelerden ibaret olmayan, bu düşüncelerle ilerleyerek yol alan sol adımlar atabilmek için zinde olmalıyız. Bu yüzden sabah, öğle, akşam günde üç öğün sol ilaçlarınızı almayı unutmayınız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ders olsun! 26 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları