Kürt sorunu ve uluslararası boyut

19 Eylül 2022 Pazartesi

Geçen hafta 8 ve 9 Eylül günlerinde Kürt sorunu hakkında yazdığım iki yazıda meselenin içi boyutunu incelemiş, dışa ilişkin olan kısmına sadece Irak ve Suriye’deki gelişmeler ekseninde yer vermiştim. Bu yazıda, bu eksikliği tamamlamaya çalışacağım.

Irak’ın Kuveyt’i 2 Ağustos 1990’da işgaliyle başlayan Birinci Körfez Krizi ve sonrasında yaşananlar, Irak’ın kuzeyindeki yapının dokusunu bozdu. 36. enlemin kuzeyini Saddam’ın ordusuna yasaklayan karar Kuzey Irak’ta önemli toplumsal, idari ve siyasi değişikliklere yol açtı.

ÇEKİÇ GÜÇ’ÜN ROLÜ 

Kriz ABD öncülüğündeki koalisyonun Irak ordusunu Kuveyt’ten çıkarmasıyla Şubat 1991’de sonuçlanmıştı. Takip eden aylarda Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi kapsamında Genelkurmay karargâhına ziyaret icra etmiştik. Bir arkadaşımı görmek için Strateji Dairesi’ndeki küçük odasına girdiğimde, çok yoğun ve telaşlı olduğunu fark ettim. Masasının üstünde dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dan gelen pusulada, oluşturulması öngörülen Çekiç Güç’e ilişkin direktif yazılıydı. PKK için bulunmaz bir fırsat olan Irak’ın kuzeyindeki otorite boşluğu o kararla doğdu. Bugünkü siyasal yapının köşe taşları da aynı dönemde konmuş oldu.

Çekiç Güç’ün kara unsuru Eylül 1996’da K. Irak’tan çekildiğinde Silopi’de görevliydim; onlar çekilirken kendilerine hizmet eden üç yüz kadar Peşmerge de Habur Sınır kapısına silahlarıyla birlikte sığınmıştı; hepsi büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Ellerindeki silahlarını alıp kendilerini ülkelerine yollamıştık.

Amerikalılar, yüzüstü bıraktığı adamlarını aileleriyle birlikte Şubat-Mart 1997’de ABD’ye taşıdılar. 6-7 bin kadar kişiydi. Biz de ülke olarak bu sürece katkı verdik. O zaman bir generalimiz bana, “ABD bu adamları eğittikten sonra yeniden bölgede kullanacaktır” demişti. Öyle de oldu. İkinci Körfez Krizi (ABD önderliğindeki koalisyonun 2003’te Irak’a müdahalesi) Irak’ın fiilen bölünmesine yol açtı. K. Irak’taki Türkmenler ve Araplar asimilasyona uğratıldı. Tapu daireleri yakıldı. PKK başlı başına bir aktör haline geldi. ABD’nin Çekiç Güç hizmetkârları da üstlerine düşeni yaptılar...

SURİYE’Yİ PARÇALAMA ADIMLARI

İş orada kalmadı! ABD ve Batı önce Suriye’yi karıştırdı. Sonra parçalama sürecini hızlandırdı. Planlı göç ve iç savaş PKK’ye geniş ve elverişli bir alan yarattı. Bu noktada şunu belirtmeliyim: Dış güçlerin içeriyi karıştırması sadece dış gücün becerisi sonucu değil aynı zamanda iç gücün hassasiyetini giderme becerisi gösteremeyen yöneticilerin beceriksizliğiyle ilintilidir. Dolaysıyla iç cephesi kırılgan olan ülke yöneticilerine düşen en temel görev bu kırılgan yapıyı onarmaktır. 

Ülke içinde açılım sevdasıyla birilerinin başı dönerken iki olgu ortaya çıktı: İçeride şehirler hendeklerle dolduruldu; PKK Suriye’de ABD himayesinde örgütlendi. Kendisi bir aparat olan IŞİD’in bölgedeki etkinliği de bu himayenin gerekçesi oldu!

PYD/YPG bu süreçte devletçik haline geldi. Suriye’nin doğalgaz, petrol ve su kaynaklarının önemli bir kısmını ve ülke topraklarının yaklaşık 1/3’ünü egemenliği altına aldı.

Irak’ın parçalanmasından sonra, Özal’ın payı vardı, Suriye’de de benzer durum Erdoğan ve Davutoğlu’nun ortak iradeleriyle yaşandı ve yaşanmakta!

BATI’NIN PLANINA KARŞI KOYMA MECBURİYETİ

ABD ve Batı’nın planı işlemektedir. Orta vadede ilmek ilmek dokunan bu planın komşularımızla birlikte bizi de kapsaması halde olduğu gibi gelecekte daha şiddetli olarak kaçınılmazdır.

Sorun uluslararası boyut kazanmıştır.

Yapılabilecek şey ise açıktır: İşletilen bu plana tutarlı bir karşı koyuş...

Suriye politikasını tersine çevirmek bunun ilk adımıdır. Bölge ülkeleriyle işbirliği olmazsa olmazdır. 

İçeriye gelince... İç cepheyi onarmak, bunu yaparken etnik ayrışmaları besleyen adımlardan uzak durmak; “eşit vatandaşlık” oyununa gelmeden vatandaşların eşitliğini her zeminde sağlamaktır. 

Bu sorun tabiatı gereği Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Kafkaslar’da karşı karşıya kaldığımız sorunlarla yakından bağlantılıdır. Öyledir ki mevcut ittifak ilişkilerini farklı bir rotada sürdürme becerisini zorunlu kılmaktadır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a 28 Ağustos 2023
Stratejik körlük 14 Ağustos 2023

Günün Köşe Yazıları