Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
"Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk
Galata Rıhtımı'ndan akşamüzeri Rauf Bey tarafından uğurlandı. Bir motorla Kız Kulesi açıklarındaki Bandırma Vapuru'na bindi. Vapur İtilaf kuvvetlerince arandı. Dudaklarından dökülen ise gelecekteki kurtuluşun sihrini açığa vuruyordu: “Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz!” (U. Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AAM, s. 128)
Yolculuk 16 Mayıs günü böyle başlamıştı.
Bir gün önce İzmir işgal edilmişti. Ülke için kötü kendisi için fırsattı. Zira farklı bir bakış, arayış ve yol tutuşa hizmet edecekti…
Bir şeyi net olarak görmüştü: Türkler Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmek suretiyle dünya jeopolitiğinde stratejik bir öneme sahip yeni enerji kaynağı petrol bölgesinin dışına atılmışlardı. Ancak ellerinde Boğazlar kalmıştı. Şimdi sırada onlardan da yoksun bırakılma vardı.
Oyunu sadece zor bozardı. “İdeal ve iman” bunun içindi.
Öte yandan “ideal ve imanın” ancak “yetkin bir akıl” ve “etkin bir yönetim” ile bir anlam ifade ettiğinin bilincindeydi.
Yukardaki ifadesinden “demirin, çeliğin, silahın kuvvetini” küçümsediği gibi bir anlam çıkarılmamalıydı. Zira hayatın maddi ve manevi yanlarının bir elmanın iki yarısı gibi olduğunu elbette biliyordu. Onlara sahip olmadan savaşılmayacağını da…
Sınırları belli olmayan bir ülke silahlı bir dayatmayla karşı karşıyaydı. Çözüm de silaha sarılmaktan geçiyordu…
ÖNCE FİKİR BAŞA GELİR SONRASI ARKADAN GELİR
Esasında fikir belliydi: İşgali sonlandırmak ve yeni bir vatan kurmak.
Mustafa Kemal’in daha İstanbul’dayken gazeteci Refii Cevad’a (Ulunay) yazılmamak kaydıyla söylediği, “Anadolu’ya geçilir ve silahlı direniş örgütlenirse yurt kurtulur” sözü, adamın aklını başından almıştı. Anılan kişi Alemdar gazetesi matbaasına döndüğünde, etrafına toplananlara, “Bu, deli değil, zırdeliymiş!” demişti. (Alev Coşkun, 6 Ay, Kırmızı Kedi, s. 214-219)
Oysa Mustafa Kemal’in aklı bir çıkış yolu bulunabileceği tahlilini yaptırıyordu…
Bu yazıda bu aklın yarattığı büyük stratejiye kısaca temas edeceğiz.
Altı ay geçirdiği İstanbul’da dar bir grupla “Kurtuluş’un nasılını” konuşmuş ama “Kuruluş”a hiç temas etmemişti.
Maksat kurtuluş ve yeni bir ülke kurmaktı. Güven kaynağı millet idi. Ama örgütlemek koşuluyla…
Amasya Genelgesi bu güveni açıklıyordu: Milletin azim ve iradesiyle ülke kurtulacak; egemenlik de kayıtsız ve şartsız olarak milletin olacaktı.
Bunun için ileri gelen askeri ve sivil zevatla temas edecek; halkı teyakkuza geçirecek yani tehlike konusunda uyarak; uygun teşkilat kurulacaktı.
Mücadelenin organları Redd-i İlhaklar, Müdafa-i Hukuklar, kongreler ve nihayet Meclis oldu. Meşruiyeti bunlar sağlayacaktı.
İki büyük vasıtanın birincisi ve geçici olanı Kuvayı Milliye ve ikincisi ve kalıcı olanı Ordu idi.
İki sınırlama koymuştu: İlki, padişah ve halife kurtarılacak, sadaret kavga muhatabı olacaktı. Diğeri İtilaf devletleri yerine işgalci Yunanistan hedef alınacaktı.
Bütün bunlar adım adım ama üç safhada gerçekleştirildi: Hazırlık, savunma ve taarruz.
İKİ BÜYÜK DAYANAK
Ancak belirtmeden geçmeyelim: İki büyük dayanağı vardı: İstanbul’da anlaştıkları Kazım Karabekir Paşa ve 15. Kolordusu ile hareketinden önce Konya Ereğli’den Ankara’ya intikal ettirilmesini istediği Ali Fuat Paşa’nın (Cebesoy) 20. Kolordusu. 8 Temmuz 1919’da üniformasını çıkarıp sineyi millete döndüğünde her iki paşanın desteği hayatiydi.
Mustafa Kemal için Yunan işgalinden sonra ikinci büyük fırsat İtilaf devletlerinin 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgali ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nı basması ve vekillerin bir kısmını tutuklayarak Malta’ya sürmesi oldu. Bu, Ankara’da yeni bir meclis kurma olanağı doğurdu. Böylelikle İstanbul’daki vatanseverlerin Ankara’ya yönelmesi hızlandı.
Çanakkale Zaferi'ne yaptığı katkı Rusya’da devrimi hızlandırmıştı; Anadolu hareketi de Sovyetler için geri bölge emniyeti anlamına gelmekteydi. Bu, önemli bir dış destek anlamına geliyordu. İngilizleri inşa etmeye çalıştığı Kafkas Seddi bu ortaklıkla yıkıldı.
1920 yılı aynı zamanda bir iç savaştı. Halife orduları ve isyancılar aynı yılın yaz aylarında Bolu’nun Mudurnu ilçesinde durdurulabilmişti.
1921 yılı başındaki İnönü muharebeleri düzenli ordunun ilk zaferiydi. Çok zor koşullarda kazanılmıştı. Çünkü Çerkez Ethem’in tasfiyesiyle eş zamanlıydı. Mart sonunda İnönü’de Yunan ordusu ikinci defa geri atıldı.
Kütahya-Eskişehir’in üstün düşman karşısında etkili savunulamayacağı anlaşılınca Sakarya doğusuna Ordunun çekilmesi emrini verdi. Askerliğin gereği neyse o yapılacaktı.
BAŞARININ ANAHTARI: BAŞKOMUTANLIK
Meclis’te fırtına koptu. Ancak Başkomutanlık da bu fırtınanın ürünü oldu. Başarının anahtarı oldu.
Tekalif-i Milliye Emirleri sayesinde ordunun ihtiyaçları karşılandı. Kurulan İstiklal Mahkemeleri de firarları engelledi.
13 Eylül günü Yunan ordusu Sakarya batısına atıldı ancak etkili takip olanağı yoktu. Artık savaş tek cepheliydi.
Düşmanı topraklardan atabilmek için yüz bin kişilik orduyu iki yüz bin mevcuda ulaştırmak aşağı yukarı bir yıl sürdü. Bu arada her türlü barış girişimine açık kapı bıraktı. Ama bir şartla: Misak-ı Milli kabul edilecekti. Ama çare savaşmaktı…
Büyük Taarruz zaferle sonuçlandı. Mudanya ile Trakya boşaltıldı. Lozan’da kurtuluşun senedi imzalandı. Montrö’de Boğazlar üzerinde tam denetim sağlandı.
Yunan silahla, İngilizler silahsız olarak yenildi. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindi. Ancak bu savaş devam ediyor…
Bütün bunları kimilerine göre bir “zırdeli” kimilerine göre “ideal ve iman” ile yola çıkan “yetkin bir akıl” ve “etkin bir yönetim” uzmanı yaptı.
Milleti birleştirdi zafere ulaştırdı; ayrıştıranların kulağına küpe olsun!
Samsun’a çıkanlara, onunla yoldaşlık edenlere, gözünü kırpmadan canını veren fedakârlara, onlara ekmek su taşıyan mübareklere; işgali sonlandırıp vatanımızı bize bahşedenlere selam olsun… Minnet duygularımızla…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!