Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Rastlantı
Cumhur İttifakı kestaneden bir ortaklık.
“Küçük ortaklar” takılmış “dünya lideri”nin peşine iktidar olmanın keyfini sürüyorlar.
Ülkede hiçbir şey yolunda gitmediği için, ters giden hiçbir şeyi kafaya takmıyorlar.
Ülkemizin başında iki kanlı bela var.
PKK’nin Öcalan’ı ile FETÖ’nün Fethullah’ı.
Dünyaca malum bir gerçek, ikisinin de arkasında da stratejik ortağımız ABD var.
Üç kıtada, altı asır boyunca, at oynatan atalarımız için, stratejik ortak demek, “al gülüm ver gülüm” ortaklığı demek.
Türkiye de tam da öyle yapıyor zaten.
Kenya’da paketlenen Apo’yu, 16 Şubat 1999 günü adrese teslim kargo gibi teslim alıyoruz.
6 hafta sonra da FETÖ’yü tam da bir Nevruz günü, 21 Mart 1999’da da Amerika’ya postalıyoruz.
Bir de yazı yazmışız, “Hayatta rastlantı diye bir şey yoktur!” diye.
Sözlükler rastlantı-tesadüf için, olasılıklara bağlı olayların kesin olmayan sonucu diye tanımlar yapıyor.
Tesadüf benzeri, eskilerin “tevafuk” dediği bir sözcük daha var.
Tesadüf kendiliğinden gerçekleşiyor, dış güç, üst güç vs. etkisi yok.
Tevafuk ise birbirine denk gelme birbirine uyma-uygun düşme sonucu gerçekleşiyor.
Dış güç değilse bile, tevafukta öteden beri bir “üst güç”ün etkisi olduğuna inanılıyor.
Örnek çok taze:
Dünya liderimiz, dünya beşten büyüktür diyerek NATO’ya, AB’ye rest çekerek BRICS ülkeleri toplantısı için Tacikistan’ın başkenti Kazan’a gidiyor.
PKK’li iki terörist de aynı saatlerde başkent Ankara’nın Kazan ilçesine geliyor.
“Zamanın ruhu” varsa mekânların da ruhu var.
FETÖ, 15 Temmuz 2016’daki hain darbe sırasında Kazan’a saldırmış ve hüsrana uğramıştı.
Aynı mekâna benzer bir saldırıyı 8 yıl sonra bu kez de PKK canlı bombaları ile denedi. Can aldı ama sonuç alamadı.
İnsan (belki de tüm canlılar) yaşadıkları deneyimleri beyinsel hücrelerine kaydediyorlar.
Devletin ve devleti yönetenlerin de ruhu var. Tevafuk belki de tam bu noktada hükmünü icra ediyor.
Olanca güvenlik zaafına karşın TUSAŞ’a saldırının yine de ucuz atlatılması, belki de FETÖ hainliği sırasında Kazan ilçemizin hak ettiği “kahraman” sıfatı sayesinde.
ÖZGEN ACAR
Cumhuriyet gazetemiz biraz da kişisel tarihtir.
Ama ortaklaşa yaşanır. Mesleki geçmişler, serüvenler iç içe geçer, yol arkadaşlıkları, kolektif heyecanlarla, güzel anılarla renklenir. Ama göçüp giden her Cumhuriyetçi ile bu renkler solar grileşir.
Özgen Acar’ı da sonsuzluğa uğurladık.
Çetin Altan’ın benzetmesiyle Babıâli büyük bir konak.
Bir gün mutlaka bir salonunda bir araya gelinir. Yeter ki kapı dışında kalmayasınız.
Konağın ilk vuruşta açılmayan kapısını aralayan Mülkiye abisi idi.
Özgen Acar Reuters Ajansı’nın Ankara temsilcisi iken 1973’te Hürriyet bürosunda tanıştık. Stajyer muhabir idim.
Oktay ağabey (Ekşi) büro şefi idi. Deneme sürem sonunda “Hayatta başarılar” dileyince, gelip teselli etti.
Gazetecilik okumamıştım:
“Bu işin mektebi Rüzgârlı Sokak’tır. Yaşar Aysev, Ulus gazetesini Barış adı ile çıkartıyor. İstersen senin için konuşayım.”
İstedim.
7-8 aylık bir Rüzgârlı macerasından sonra iki yıl Altan Öymen’in ANKA Ajansı ve İsmail Cem’in Politika gazetesi.
ANKA’dan Cumhuriyet’e geçen Uğur Mumcu’nun el vermesiyle ekonomi muhabiri Füsun Özbilgen’le birlikte Cumhuriyet Ankara Bürosu Yıl: 1977.
Yıl 2024.
Çetin Altan’ın sözü gerçekleşmişti: Ö. Acar, O. Ekşi, A. Öymen’le konakta buluşmuştuk. Konak sözü boşa değil. Cumhuriyet’in bir dönem Babıâli’deki merkezi ve şimdilerde otopark arsası olan Pembe Konak.
DIŞ MİSYON ANISI
Özgen Acar, 90’lı yılların sonlarında Dışişleri Mensubu Eşleri Dayanışma Derneği’ne “eski eser kaçakçılığı” konusunda bir konferansa çağrılıyor. Konferans İngilizce. Ankara’daki yabancı misyon şeflerinin eşleri de davet ediliyor.
Konferans çok anlamlı ve ilginç. Ama yabancı misyon şeflerinin eşleri ülkemizden kaçırılan eserlerin çoğunda kendi ülkelerinin parmağı olduğunu duydukça huzursuzlanıyorlar.
Devamını Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Korkmaz Haktanır’ın eşi Handan Haktanır’dan:
“Bir tatsızlık çıkacak diye soğuk terler döküyordum. Neyse sunum sorunsuz bitti, katılımcılar soğuk bir şekilde de olsa teşekkür edip ayrıldılar.
Özgen Bey’e teşekkür ederken ‘Ağzınıza sağlık ama bir ara bir tatsızlık çıkacak diye çok korktum’ dedim.
O da hiç unutamadığım bir yanıt verdi:
‘Onlar çalmaya utanmamışlar. Ben gerçekleri dile getirmekten mi çekinecektim?’”
Ruhu şad olsun.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Dünya çapındaki sıralama: Türkiye'den 4 üniversite
- Niğde'deki korkunç cinayetin arkasından yasak aşk çıktı!