Manda alabanda

10 Nisan 2022 Pazar

Ramazanın üçte birini geçtik.

Her ramazan gibi bu da hoş geldi. Ama bu kez tekerleme gerçekleşti ve baklava tepsisi sahiden boş geldi.

Tüm malzeme yerli ve milli. Un, şeker, yağ ve fıstık.

Ama kilosu, 200-250 TL.

Faiz sebep-enflasyon netice.

O lafın üstüne de laf edilmez..

*

Bugün 10 Nisan.

Polis teşkilatımız, yani Emniyet Genel Müdürlüğümüz 177. yılını kutluyor. 

Dileyelim tarih sevgisinin arkasına sığınıp Türkiye Cumhuriyeti’ni değersizleştirme hinliği-cinliği değildir.

(Bir başka tarih sevdalısı da Orman Genel Müdürlüğü. O da 183. yılını kutlayacakmış. Aman dikkat edilsin de yangınlara denk gelmesin.)

Polis Günü kutlaması hayırlara vesile bir kutlama oluyor.

Ramazana rastladığı için değil. Hırsızlık, gasp ve kapkaççılık gibi suçların azaldığı döneme rastladığı için de sevinmeliyiz.

Bu müjdenin iki yüzü var:

Cübbeli Ahmet Ünlü Hoca’nın sosyal medyada dolanan açıklaması şöyle:

“Hırsızlık, kapkaç, gasp gibi suçların oranı ramazan süresince düşüyor.

Bu demektir ki bu hırsızlar, gaspçılar Müslüman, Hıristiyan veya gavur olsalardı ramazanda mesailerine devam ederlerdi!”

Gerçekten çok sağlam bir saptama.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da aynı gün daha da kapsamlı bir açıklama yapıyor:

“2017-2021 arasında ev hırsızlığı yüzde 70 azalmıştır!”

Sayın Soylu, soyadının gereğini yerine getirip tevazu gösteriyor.

Bu başarıyı kendi siyasi dirayetine veya Emniyet kuvvetlerini caydırıcı gücüne bağlamıyor.

Hırsızlığın azalmasının daha somut, daha gerçekçi nedenleri olmalı.

Örneğin, hırsızlığın tanımı değişti ve yolsuzluk artık hırsızlık sayılmıyor.

Hırsızlar holding sahibi olmasalar bile elektrik dağıtım şirketlerinde pay ve yetki sahibi oldular.

Bir güçlü olasılık da hırsızların mantıklı ve gözlem gücü sahibi olmalarıdır. Halkımızın yastık altı altınları ve dövizleri bozdurup çarşıda pazarda domatese kabağa yatırdıklarınını belirlemiş olmaları ve evlere girmekten vazgeçmeleridir.

Sayın Soylu bu sevindirici gelişmelerin ayrıntısına girmiyor.

Ama 15 Temmuz’la ilgili bugüne dek bilinmeyen bir gerçeği de açıklıyor:

“15 Temmuz sonrasında uyuşturucu suçlarından tutuklu sayımız 36 bin kişiydi. Bugün ise uyuşturucu suçlarından tutuklu sayısı 104 bini aşmış durumdadır!.”

Rekor rekordur. Bu, BM üyesi birçok ülke nüfusundan daha yüksek bir rakamdır.

Ve bu da maalesef lanet FETÖ sayesinden kırdığımız bir dünya rekorudur.

Ancak Sayın Soylu tevazu gösteriyor.

Sayın cumhurbaşkanı ve kendisi için de bir övünç payı çıkarmıyor.

Bu jestini polis teşkilatına verilmiş bir armağan saymak gerekiyor.

*

Bu gelişmelerin ortasında Diyanet Başkanı Ali Erbaş Bey de topa giriyor.

Bu haftaki hutbenin tamamını “doğruluk” konusuna ayırıyor:

“Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Yalandan sakınınız. Yalan kötülüğe, kötülük ise cehenneme götürür. Yalan söyleye söyleye yalancılığa alışırsınız. Uzak durun!”

Diyanet Başkanı, sayın bakanlara ve yetkililere laf dokunduruyor olamaz.

“Artık demeç vermeyin. Özellikle pahalılık, fiyat artışları ve enflasyon konusunda açıklama yapmayın” demek mi istiyor?

Yoksa, illa açıklama yapacaklarsa:

“Hiçbir şey olmasa bile yine de bir şeyler oldu” veya “TL’nin değeri artık düşmez, düşecek yeri kalmadı. Çok şükür dibi dibini buldu!” türünden eğlenceli demeçler verilmesi gerektiğini mi ima ediyor?

Ama kendisi ne yazık ki Cübbeli Ahmet Hoca kadar kalender meşrep değil, içtihat kapısı aralamaya niyetli bir hoca hiç değil..

**

Ramazan, Kuranıkerim’in Hz. Muhammed’e tebliğ edilmeye başlandığı ay. Kutsallığı ve önemi de buradan geliyor.

Ramazanın sözlük anlamı “Kumları kızgın eden gün”. Ama iktidar bunu “Fiyatları ateşe dönüştüren gün” olarak anladı.

Bu yüzden de muhalefet, bir kase manda yoğurdunda, bir çay kaşığı kestane balında fırtına koparmaya kalktı.

Manda yoğurdu yemeyi, Amerikan veya Rus mandacılığı gibi suç saymaya yöneldi.

**

Ramazanın erdemlerini Bakara Suresi 185. ayet sıralıyor:

“Bu ay nedamet, tövbe ve istiğfar (pişmanlığını dile getirme ve daha da yapmam-etmem-gitmem sözü verme) ayıdır.”

Günahkâr iktidar sahipleri için de ve kafası karışık muhalefet için de bulunmaz bir nimettir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları