Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Amsterdam ve ölçülü romantizm (*)
İlk kez göz göze gelinen bir kent, buğulu bakışlarına gökkuşakları yansımış yeni bir sevgili kadar vaatkâr olmayabilir. Ama kesinlikle büyü ve efsane yüklüdür.
Amsterdam elbette yeni bir kent değil.
Bu yüzden buğusunu da büyüsünü de yaşamak, kanallarıyla yarışa kalkmış sokaklarının kiminle nasıl arşınlandığına bağlıdır...
Efsane şöyle:
Her ülkeden çok sayıda erkek aynı gece, aynı rüyayı görmüş:
Bir kadın, gece vakti bilmedikleri bir kentte, sırtı dönük koşuyormuş. Kadın, uzun saçlı ve çıplakmış. Nefes nefese bir kovalamaca saatlerce sürmüş. Dönmüşler, dolaşmışlar ama hiçbirisi değil dokunmak, kadına yaklaşamamışlar bile.
Sonunda birbirini kesen karanlık yollarda kaybolmuş uzun saçlı, çıplak kadın.
Uyandıklarında ise “Hiç değilse, bu esrarengiz kenti bulalım” diye yola çıkmışlar.
Sonunda o kenti değil ama birbirlerini bulmuşlar.
Ve hep birlikte düşlerinde gördükleri kentin benzerini kurmaya karar vermişler. Yollarını ise kadının hiçbir zaman kaçamayacağı, dönüp dolaşıp aynı yere gelebileceği biçimde düzenlemişler.
Italo Calvino’nun aktardığı bu masal Amsterdam’ın iskeletini mi yansıtıyor, yoksa “hayat kadınları”nı kırmızı ışıklı vitrinlere çıkarmış dünyanın ilk kentinin cemaziyülevvelini mi?
*
Bu soruyu deniz seviyesinin altında olduğu için “Aşağı Ülke” diye de anılan Hollanda’nın fiili başkentini adımlarken düşünmek biraz riskli. Zira bisiklet kazasına kurban gitmeyi göze almanız gerek.
Bisiklet, kentin tarihine sinmiş. Dünyanın ilk bisiklet okulu burada açılmış. 1898’de açılan Velov-Cycling Okulu mezunları örgütlenip iktidarı ele geçirememiş. Çünkü bisiklet kullanma genetik olarak anneden çocuğa geçtiği için okula gerek kalmamış ve bir süre sonra kapatılmış.
Amsterdam, tutucu anne-babalara göre esrar tekkesidir. Çünkü esrar içmenin yasalara göre serbest olduğu bir kenttir (Esrar satışını Leidsplein Meydanı’nı çevreleyen “coffee shop”lar yapıyor. Buralarda mönü ile “marihuana” ve “haşhaş”ın onlarca türü satılıyor.)
Bazı Hollandalılar, bu kentte yaşamaktan nefret ediyorlar. Ama esrar sevdası yüzünden terk de edemiyorlarmış.
Dünyanın en zengin müzelerinden olan Rijks Müzesi kentin önemli bir zenginliği.
Bu müze Hollandalıların, Osmanlı İmparatorluğu’ndan 18. yüzyılda satın aldıkları lale soğanlarını bin bir renge ve ahenge sokarak ve pazarlayarak elde ettikleri servetle inşa edilmiş. (Buraları mesken tutmuş vatandaşların kanaati bu). Rijks Müzesi, “Kırmızı ışıklı mahalle” ve Belediye Meydanı’ndaki Seks Müzesi kadar ilgi görüyor.
Kırmızı ışıklı mahallenin özelliği şu:
Dünyanın bir başka ülkesinde benzeri bir mahallede dolaşmak fazla yüz ağartıcı bir faaliyet sayılmadığı halde, burada gezinmek, “vitrin bakmak” masum ve zorunlu bir turistik etkinlik.
Vitrinde avuç içi kadar iç çamaşırıyla oturan Claudia Schaffer halli Cindy Crawford edalı hanımefendileri piyasa koşullarına göre pazarlıyorlar. (Fiyatlar 70 gulden, 1.5 milyon liradan başlıyor.)
Seks Müzesi ise insanlığın cinsiyet konusunda yıllar boyunca harcadığı entelektüel enerjinin yeniden canlandırıldığı bir laboratuvar adeta. Boğa bağırsağından yapılmış dünyanın ilk prezervatifi teşhir ediliyor. Ama bunu kullanan ilk Hollandalının izlenimleri sunulmamış. Müzede, yok yok. 1890’larda çekilmiş porno fotoğraflarla, bugünkü erotik yıldızların anneannelerinin poz verdiği ilk kartpostallar. Günümüz pornografisinin alt dallarından sayılan (sadomazoluk, hayvansevicilik, eşcinselik vs.) inceleyen ve belgeleyen bu müze, meraklıların yeni buluşlarına tarihsel hammadde sunmakla kalmıyor, erotik bir zaman tünelinde gezintiye de çıkarıyor.
Van Gogh için ayrı bir müze açılmasına belli ki Hollanda’yı tahta takunya ile Edam peynirlerinden ibaret sayanları susturmak üzere karar verilmiş.
Ünlü ressamın kesik kulağı değil ama kesik kulaklı tabloları ile kulağı kesik “sanat milyarderlerinin” ağızlarını sulandıran milyonlarca dolarlık tablosu sergileniyor.
Amsterdam, romantizmi ölçülü yaşamak isteyenlere de olanaklar sunuyor, ölçüsüz realistlik yapmak isteyenlere de.
Efsanedeki uzun saçlı çıplak kadını arayanların kenti kurma amacı da bu olmalı. Zaten bu. (Aktüel 17 Kasım 1994)
(*) Zafer Bayramımız kutlu olsun. (4. aşı bitkinlik yapınca eski defterlere başvurmak kaçınılmaz oldu. Lütfen bağışlayınız.)
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!