Ülkemiz açısından büyük bir gelişme göstermese de ligimizde bu yıl futbol takımlarının oyuncularından ziyade teknik direktörlerin konuşulacağı ilk 2 haftada dikkat çekti. Başta Mourinho olmak üzere beklentiler büyük olacak. Bununla beraber takımda hissedilen baskıdan dolayı F.Bahçe, hem Lille eşleşmesinde hem de ilk 2 haftadaki Adana Demirspor ve Göztepe maçlarında çok zorlandı. G.Saray, geçen sezonki kadrosunu koruyup üstüne takviyeler yaptı. Batshuayi ilaç gibi geldi. Ancak Sara ve Jelert henüz kapalı kutu. Okan Buruk, 2 haftada 6 puanla gözünü şimdi Şampiyonlar Ligi Play-Off turundaki Young Boys maçına çevirdi. Trabzonspor yine istikrarsız, Abdullah Avcı’nın taraftarla olan gerilimi takıma yansıyor. Bir an önce toparlanmazlarsa bir ayrılık kapıda olabilir. Beşiktaş, Samsun maçında sadece golleriyle ön plandaydı, takım savunması sıkıntılı. Kartal, bugün taraftarının desteğiyle Antalyaspor karşısında daha iyi bir futbol sergileyecektir.  

Gelelim Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na... 4.’lüğü kazanan Filenin Sultanları’nın, gereksiz tartışmalarla anılması ve kişilerin üzerindeki baskı sportif anlamda tutarlı değil. Kızlarımızın ve diğer sporcularımızın sonuç olarak madalya yarışında altın elde edememeleri geçmiş yıllardaki başarılarımızın gerisinde kalmaları düşündürücü. Birçok branşta olmayışımızın sebebi, sporcu adaylarının “branş eğitimiyle” geliştirilmesi. Bu anlamda hem katılım sayısı ve potansiyel açısından kalitemizi yükseltmemiz, kendimizi hatırlatmamız lazım. Kadın-erkek basketbol, erkek voleybol, kadın-erkek futbol, tenis, plaj voleybolu, tek pota basketbol, bisiklet ve atletizmin birçok dalı katılmadığımız branşlar olarak dikkat çekti. Yıllarca madalyaları topladığımız halterde sadece 1 sporcumuzun Olimpiyat arenasında olması bence skandaldır! Özetlersek; sporda her ülke yükselişteyken, tarihimizin en kalabalık kafilesiyle gittiğimiz Paris 2024’te bizim daha çok madalya almamız gerekirdi. Sıra şimdi sporu yönetenlerin şapkayı önlerine koyup, hataları görüp, eğitim merkezli değişimi başlatmalarındadır.