Adnan Binyazar

İmam!

08 Ekim 2021 Cuma

Hz. Muhammed’in sanını taşıma onuruna eren bir imam, insan soyunu da gözle görülemeyecek küçüklükteki varlıkları da aşağılamaya kalkmaz. 

Ne acıdır ki bir imam, kürsüye çıkıp Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atan Atatürk’ten yana olanlara “Mustafa Kemal’in itleri” diyebiliyor. 

Peygamber sanı taşıyan bir imama yakışır mı bu!

İnsan bir yana, hayvanların bile saldırganından uysalına varoluşu, doğa yasalarına bağlıdır. İnsanla hayvan arasında ayrım gözetmeyen bilim insanları, yüzlerce yıl akıl yürüterek onlara eşitlik sağlamaya çabalamıştır. Uygar toplumlarda, varlıkları güvence altına alan yasalar bu eşitliği sağlamak amacıyla çıkarılmıştır. Yasaların ilk maddesi, “koruyucu olmak”tır. 

Ancak vicdan duyguları kafalarıyla gelişenler bunu gerçekleştirebilmiştir.   

‘MUSTAFA KEMAL’İN İTLERİ’  

Vicdan yoksunu olduğundan, imam bu sözüyle İslamlığın kurallarını çiğnediğinin ayrımına bile varmamıştır.  

Ülkede her gün gencecik kadınlar bıçaklarla doğranıp mermilerle delik deşik edilerek canından ediliyor; “şeyh” diye yüceltilen sapık kafalı adamlar, oğlan çocuklarının ırzına geçmek suçundan hapislere giriyor; bir anda zengin daha zengin olurken yoksul ekmek bulamıyor; yolsuzlukların, vurgunların, kayırmaların önü alınamıyor... 

İmamlar bir yana, devletin din işlerinden sorumlu üst düzeydeki görevlileri de bu konularda seslerini duyuracaklarına, geçmişi gündeme getirerek “camiler ot deposu yapıldı, minareler kesildi” diyerek Atatürk dönemini örtülü biçimde kötüleyerek halkı kışkırtmaya kalkıyor. 

Oysa onların dediği gibi, camiler ot deposu yapılmamış, savaş sırasında silahlar camilere gizlenerek güvence altına alınmıştır. Minareler de doğa koşullarına direnemediklerinden yere yıkılmıştır.   

Bu durumda, Cumhuriyet döneminin taraf tutmayan, varlıkları halkta umut yaratan yüce gönüllü din bilginleri saygıyla anılmaz mı?..   

CENNET KAPISI 

İlkokul üçüncü sınıfta, “Hoca” diye anılan annemin amcası, okulda Atatürk’le ilgili şiir okuduğumu duymuş, bana nasihatte bulunmuştu: 

“Bak oğul, yaşın küçük, din ne diyanet ne, bilmezsin, sakın ona bir daha şiir okuma, hacı, hoca demedi, silip attı Atatürk!” Sözünün arasına girip “Ama yurdumuzu düşman işgalinden Atatürk kurtardı!” dedim. Sözümü kesti, “Onun adını anan, dünyada yaptıklarıyla cennetlik bile olsa, öbür tarafa intikal ettiğinde, ona cehennemin kapısını göstereceklerdir...” dedi. 

Oysa ben dini, çeşmeden aptes suyunu taşıdığım nenemden öğreniyordum. Yerde kâğıt görse, “Kuran kâğıda yazılıdır” der, onu alır, hırkasının cebine sokardı. “Nimettir, çiğnenmesin” diye ekmek parçalarını duvar oyuklarına tıkardı. Karanlıkta yürürken ayağa takılır diye taşları yerden toplar, bir kenara yığardı. 

MUSTAFA KEMAL

Okullarda sınıflarım yükseldikçe Atatürk’ü daha iyi anlıyordum. Dini kendi çıkarlarını düşünerek kullanan yobazlara karşıydı o! Kurtuluş Savaşı sırasında cemaatlerin düşman devletlerle işbirliğine girdiklerini tarihsel belgeler kanıtlıyor. Günümüzde, toplumu ayrıştırmak isteyen cemaatler yeniden oluştu.        

Din adamı da olsa, dinimizin insana yönelik kurallarını çağımızın koşulları doğrultusunda değerlendirecek yetkinliğe ermemişse, çok geçmiyor öne sürdüğü düşüncelerin hiçbir değeri kalmıyor.  

Hangi kesimden olursa olsun, sağ ya da sol, Mustafa Kemal gibi, onlarca devlete karşı verdiği Kurtuluş Savaşı’yla bağımsız  Türk devletinin temellerini atarak ülkede bilgi devrimi yaratan bir öncüyü değerlendirip tarihteki yerine oturtamayanlar, eleştiriyi en başta kendilerine yöneltsin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cinci hocalar 22 Kasım 2024
Sözün gücü 15 Kasım 2024
Kitap dünyası 8 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları