Adnan Binyazar

Direngenlik simgesidir kadının!

30 Ağustos 2024 Cuma

20 Mart gece yarısı cumhurbaşkanı imzasıyla feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi için Türkiye’nin birçok yerinden gelen kadın toplulukları “Vazgeçmiyoruz!” toplantıları düzenledi.

Elbette onları dinleyen olmadı.

Kadınlar temmuz başında daha da geniş topluluklar oluşturarak İstanbul Maltepe Miting Meydanı’nda bir araya geldiler. 

Bu kez onlara kadın hakları yolunda savaşım veren bütün kadın örgütleri de katıldı. Onlar kitlesel bir ses olarak hep bir ağızdan “Sözleşmenin iptali yok hükmündedir, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!” diye sloganlar attılar. 

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi 1 Temmuz’da resmileşecekti. Kadınlar Maltepe’deki büyük kadın mitingini de bu amaçla düzenledi. Seslerini giderek sokaklara, daha geniş alanlara yaydı.

1 Temmuz’a kadar da yerinde durmadı kadınlarımız, çeşitli illerden gelip toplaşarak daha etkili eylemler düzenledi. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ANLAMI 

Türkiye’de 2020’de 415, 2021’de 393, 2022’de 425 kadın öldürülmüştür. Bunun önünün alınması, kadına yönelik ev içi şiddetinin önlenmesi için düzenlenen Avrupa Konseyi Sözleşmesi 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmış, 2014’te yürürlüğe giren sözleşmeyi ilk imzalayan ülke de Türkiye Cumhuriyeti olmuştu. 

Sözleşmenin beş temel ilkesi şudur: Kadına yöneticilik ev ya da ev içi şiddetin her türlüsünün önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçluların kovuşturulup adaletin yerine getirilmesi, kadına karşı şiddet ile savaşımda bütüncül, eşgüdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi. 

AİLENİN KORUNMASI KANUNU

Bu sözleşmeye dayanarak 2012 yılında 6284 sayılı ailenin korunmasına yönelik bir kanun çıkarıldı. Nasıl olduysa bu kanun da bir süre sonra kullanımdan düşürüldü. 

Şu sorunun yanıtı verilemiyor. Kadını koruyucu, onu ölümün elinden kurtarmaya yönelik bir kanun nasıl olur da kullanımdan dürülür? 

Kadınların, o yasaları yürürlüğe sokmak için savaşımlara girişmesi onların insanlık hakkıdır. Bu eylemler giderek gücünü artırmalı, örneğin erkeklerin de katıldığı geniş kitlelere dönüştürmeli. 

KADIN KAVRAMI

Türklerde öteden beri kadın hem görgülüdür hem de bir dayanışma kahramanıdır. Törelerimizin kaynağı olan Dede Korkut anlatısında geçen şu iki örnek bunu doğruluyor: 

Kadın, evin dayanağıdır. Yazıdan yabandan eve bir konuk gelse, kocası da evde olmasa onu yedirir içirir, ağırlar, saygıyla gönderir. 

Kitapta yer alan “Beyrek” öyküsünde, oğlunu evlendirmeye kalkan babaya oğlu şu yanıtı verir:

“Baba, bana bir kız alıver ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı; ben atıma binmeden o binmeli...”

Günümüzde de aileyi güçlü kılan, kadının özünde yatan bu dayanışma duygusudur. Kadın sözleşmelerle, yasalarla güvence altına alınması, toplumların uygarlığının en önemli ölçüsü olmalıdır.

Bu bağlamda, başta yönetimde bulunanlar olmak üzere tüm örgütlerin, Kadınları Destekleme Derneği’nin “kadın cinayetlerini durdurmak için İstanbul Sözleşmesi’ne hemen geri dönülmesi”ni öngören açıklamasını derinliğine kavrayıp eyleme geçirmeye çabalamalıdır:

“Kadına yönelik şiddet, toplumumuzun en ciddi ve ivedi çözüme gerek duyulan sorunlarından biridir. 

Kadınların korku içinde yaşadığı bir toplumu kabul etmiyoruz; kadınların özgür ve mutlu bir toplumda yaşama hakkını savunuyoruz.

2024 yılı ağustos ayı itibarıyla en az 254 kadın, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bu acı verici gerçek, kadına yönelik şiddetle mücadele etme gerekliliğini ve çözüm arayışının önemini bir kez daha göstermektedir.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıdı susmayanlar 13 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları