İlhan Selçuk

Düşünen Kadın

06 Mart 2003 Perşembe

PENCERE

Düşünen Kadın

Çocukluğumdan beri bizim eve ‘Büyük Saatli Maarif Takvimi’ alınır; sevimli, öğretici, anımsatıcı, uyarıcı bir takvimdir bu...

Takvim 24 Şubat günlü yaprağının birinci sayfasına not düşmüştü:

Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun vefatı. Yıl 1992.

Takvim yaprağının arkasında Hocam Velidedeoğlu tanıtılıyordu:

“11 yıl önce bugün Hukuk Profesörü ve devrimci yazar Velidedeoğlu İstanbul’da vefat etti. Hıfzı Veldet, Atatürk’e olan sevgisiyle, onun inkılaplarına içten bağlılığıyla büyük ün yaptı. Uzun yıllar Cumhuriyet’teki haftalık yazılarından başka çok sayıda makale ve kitabı çıktı. Hocalığının yanı sıra rektörlük de yapan Velidedeoğlu’nun yurtiçinde ve dışında alınmış çok sayıda mesleki ödülü vardır. Aşağıdaki ‘Düşünen Kadın’ başlıklı yazı Hoca’ya aittir.”

Son günlerde savaş rüzgârlarıyla sarsılan ülkemizde Hocam’ı anmak fırsatını bulamamıştım; isterseniz onun ’Düşünen Kadın’ başlıklı yazısını birlikte okuyalım.

*

“Michelangelo’dan sonra 16’ncı yüzyıldan beri en büyük yontuculardan (heykeltıraşlardan) sayılan Auguste Rodin’in (1840-1917) Paris’teki müzesini, öğrencilik yıllarımda gezerken ’Düşünen Adam’ yontusu beni çok etkilemişti.

Yontunun orijinali bahçedeki ayrı bir binanın içindeki yüksek balkonda, öne doğru eğilmiş olarak, zemin katta dolaşanlara bakıp gerçekten düşünüyor gibiydi; yontunun bir kopyası müzenin bahçesindeydi. Sonraki yıllarda Paris’e her gidişimde bu müzeyi tekrar tekrar ziyaret ettim.

En son 1981’deki ziyaretimde ‘Düşünen Adam’ın orijinalinin, sanatçının öldüğü Meudon kasabasına götürüldüğünü, Paris’teki müzedeyse kopyasının kaldığını söylediler.

Rodin Müzesi’ni ilk ziyaretimden beri hep düşünmüşümdür: Bu büyük sanatçı niçin bir ‘Düşünen Adam’ heykeli yaratmış da, ‘Düşünen Kadın’ yontusu yapmayı aklına getirmemiş! Acaba filozoflar hep erkekler arasından çıkmış da ondan mı? Oysa Rodin’in bu heykelinde hiç de klasik filozof tipi, fizyonomisi yok. Başının biçimi, geniş omuzları, kol ve ayak kaslarıyla daha çok bir madenciye benziyor.

Maden işçisi düşünmez mi? Elini çenesine koyup gözlerini bir yere dikerek düşünceye dalmaz mı? Elbette dalar. O halde Rodin o ünlü ‘Düşünen Adam’ını yaratırken ayrım yapmamış, bu yontuyu düşünen her erkeği simgelemek, canlandırmak için yaratmış.

Pekiyi, kadın düşünmez mi? Tehlikeli bir uçuşa çıkan pilotun ya da yerin yüzlerce metre derinliğindeki madene inen emekçinin karısı, annesi elini çenesine koyup düşünemez mi? Elbette düşünür.

O halde bugüne değin ‘Düşünen Kadın’ adında bir yontunun yapılmamış olması iki nedene bağlanabilir. Birincisi bütün dünyada hâlâ erkek egemenliğinin sürmesi ve bütün simgelerin erkeklere göre ayarlanması, ikincisi de bir ‘Düşünen Kadın’ yontusunu yaratacak heykeltıraşın henüz yetişmemiş olması.”

*

Hocamın yazısı bütünüyle bu köşeye sığacak boyutta değil; ama, bu kadarı bile Velidedeoğlu’nun ‘devrimci düşünür’ kimliğini tanıtmak için yeterli...

Velidedeoğlu Cumhuriyet yazarlarının başında gelenlerdendi; demokrasiyi değil, karşıdevrimi tezgâhlayan çok partili rejimde, derin ve engin bilinciyle karanlığa karşı savaşımını yılmadan sürdürdü.

Dün sabah Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıldız’la konuşuyorduk, sordum:

- Cumhuriyet’in dış haberler masasında kaç erkek, kaç kız var...

- Hiç erkek yok!..

Cumhuriyet’te çalışanların çoğunluğu kadın, erkekler azınlıkta kalıyorlar; demek ki dünyamızda düşünen kadın heykelinin yapılması yakın...

(6 Mart 2003 tarihli yazısı)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları