İlhan Selçuk

Patron Kim?..

04 Ocak 1998 Pazar

PENCERE

İLHAN SELÇUK

Patron Kim?..

La Fontaine’i kim tanımaz?.. Hayvan masallarıyla ün yapan Fransız şairin en azından ‘Karga ile Tilki’ öyküsünü ya da ‘Ağustosböceği ile Karınca’sını kim duymamıştır?.. Ama çoğu kişi 17’nci yüzyılda yaşayan Fransız şairin yalakalığını bilmez.

Jean de la Fontaine ömür boyu efendilerinin dalkavukluğunu yaparak saraylarda yaşamış, çanakyalayıcılıkta ün yapmıştır. Gerçi o dönemde yazar ve sanatçı takımı halka dayanarak yaşayamazdı; ancak şairin dalkavukluğu tarih kitaplarına geçmiştir.

Bir ara şair Luxembourg Sarayı’nda Gastonj d’Orleans’ın hizmetindeymiş; günlerden bir gün, Dük Hazretleri öfkelendiği için bizimkine sırtını dönmüş...

La Fontaine:

- Efendimiz, demiş, bana karşı gösterdiğiniz sevgi davranışınıza yansıyor.

Dük, adamın söylediklerine şaşarak yüzünü dönünce, La Fontaine lafını tamamlamış:

- Evet, arkanızı dönmeniz bana ne kadar güvendiğinizi gösteriyor, insan düşmanına sırtını dönmez.

D’Orleans yumuşamış.

*

Yazarın ve çizerin saray sultasından kurtulması çok uzak bir tarih değil!.. Eskiden yazar ya kilisenin kubbesi altına sığınmak zorundaydı ya da sarayın salonlarında soyluları koltuklayacaktı. Doğal görülüyordu bu kurumlaşma; krallar, sultanlar arasında sanatı ve edebiyatı destekleyenler de az değildi.

Peki, sonra ne oldu?..

Demokraside doğrudan halkla ilişkiyi sağlayan bir yayın pazarı oluştu.

Gazeteler, kitapçılar, dergiciler çoğaldıkça, yazar çizer takımının patronu değişti; okurlar bir yazarı yaşatabilecek kitleye dönüştüler mi kalem erbabının sırtı yere gelmiyor. Bu yolda büyük paralar kazanan ve lüks içinde yaşayanlar da var; ama piyasada tutunmak yazar için bire bir ölçüt sayılamıyor; hele edebiyat dünyasında adı duyulmadan gözlerini yaşama kapayan büyük yazarlar var.

Kafka bunlardan biri, öldükten sonra yapıtları basıldı, ün kazandı.

*

Dünya değişiyor, yayın elektronikleşiyor, kâğıttan gazete belki tarihe karışacak, kitap yok mu olacak?.. Güzelim okuma alışkanlıklarımız, geçmişin suyu çekilmiş kuyusuna mı dönüşecek?

Peki, kitapsız, gazetesiz, dergisiz dünyada yazarın çizerin durumu ne olacak?..

Çok sevdiğim bir gazete patronu beni gazetesine almak istiyordu; dedim ki:

- Ne yapacaksın beni, başına bela mı alacaksın?..

Güzel bir yanıt verdi:

- Gülü seven dikenine katlanır!..

Sonra boş bir kâğıt uzattı:

- İstediğin rakamı yaz!..

Beyaz kâğıda baktım, bir şey yazmadım, dostluğumuz sürdü gitti.

*

Medyada kartelleşme süreciyle birlikte görsel yayınların egemenleşmesi, yazarın ve gazetecinin yaşamına sorunlar taşıyacaktır.

Yazarın patronu halk olmalıdır.

Medyada tekelleşme bu kuralı bozar; sermayenin tek elde toplanmasıyla sağlanan parasal güç, marifetli gazeteciyi satın almak olanaklarını büyütür; bugün Türkiye medyasında sendika da yok; çalışanları sendikalı olan tek gazete Cumhuriyet...

(4 Ocak 1998 tarihli yazısı)
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları