‘Yumuşamanın’ ardındaki neden buymuş!

06 Eylül 2024 Cuma

Anayasanın 101. maddesi diyor ki “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir. Ancak cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”

Erdoğan, cumhurbaşkanını halkın seçmesine ilişkin referandumun sonrasında ilk kez 2014’te doğrudan halk oyuyla cumhurbaşkanı oldu. Seçim öncesinde başbakanlıktan istifa etmesi gerektiği halde etmedi.

2018’de ikinci defa seçime girdi ve yine cumhurbaşkanı oldu. Geçen yıl cumhurbaşkanı seçimine girmesi anayasaya aykırıyken hukuk ayaklar altına alındı ve üçüncü kez seçime girdi! Seçimleri 14 Mayıs’ta yapacağını ilan etti ve “Çıkarın artık adayınızı” diyerek muhalefeti de yarışa davet etti. 

Muhalefet ne yaptı? O sırada CHP Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı anayasaya aykırı ama mağdur olmasın diye itiraz etmeyeceğiz, sandıkta yeneceğiz” dedi. Baykal’ın 2003’te Erdoğan’a milletvekilliği ve sonrasında başbakanlık yolunu açmasından sonra böylece üçüncü kez cumhurbaşkanlığı yolunu da Kılıçdaroğlu açmış oldu.

GEÇMİŞTEN ALINMAYAN DERSLER

Ne var ki Erdoğan şimdi de dördüncü kez aday olmak istiyor! Üstelik partisi AKP’nin kamuoyu araştırmalarında ikinci parti konumuna gerilemiş olduğu görülse de hem yeni baştan anayasa yapmak hem de anayasaya aykırı bir şekilde bir kez daha cumhurbaşkanı olmak istiyor!

Peki yerel seçimlerle birlikte birinci parti konumuna yükselen CHP ne diyor? Bu kez CHP’nin başında Özgür Özel var ve o da “‘Erdoğan 23 yıl sonra aday olamadığı için gitti’ denmesini istemem. 2026’nın baharında sandığı koysun, şüphem yok Erdoğan’ı sandıkta yenebiliriz” diyerek yolu bir kez daha açıyor!

Daha önce Kılıçdaroğlu döneminde aynısı yaşanmamış gibi halk bir kere daha bu oyuna inandırılmaya çalışılıyor. Özel, seçimlerin yenilenmesine ilişkin anayasa maddesinden hareketle bunu söylüyor ama Erdoğan’ın geçen yıl üçüncü kez aday olmasının zaten anayasa aykırı olduğunu görmezden geliyor!

Sanki karşısında yasalara uyan biri, dürüst seçim yapan bir parti var da sandıkta onu yeneceğine güveniyor ve yaptığı hesabı şöyle anlatıyor: “Kendine güveniyorsa 2025 Kasım’ı en uygun zaman. Şartlarımıza uyuyor, aday olma imkânı varken oluyorsa 360 vekille erken seçim kararını birlikte alırız.” 

Demek ki yerel seçimden sonra estirilen “normalleşme”, “yumuşama” stratejisinin amacı buydu. Erdoğan, Özel’in bu konudaki yaklaşımını öğrenip istediğini alınca daha fazla yumuşamaya da gerek kalmadı.

Özel’in “şartlarımıza uyuyor” dediği de belli ki yeni seçilen milletvekillerinin özlük hakları ile ilgili. Milletvekilliğinden emekli olabilme şartlarından biri, iki yıl milletvekilliği yapmak. CHP, bu süre dolunca erken seçim olsun diyor, üstelik bu tarih Erdoğan’ın tekrar aday olabilmesi için de uygun diyor! 

ACABA HALK NE DİYOR? 

Açlıktan, yoksulluktan kıvrananların sesi duyulmuyor mu? 

Reşit Kibar, Hopa’da Metin Lokumcu gibi doğayı korumak için mücadele ederken katledildiğinde atılan feryatlar duyulmuyor mu? 

Tarikat cenderesine alınan ve intihar eden gençlerin haykırışları duyuluyor mu? 

Sığınmacı istilası altında kalan Türkiye’nin öfkesi duyulmuyor mu? 

Sokaklardaki şiddete kurban edilen kadınların, çocukların, hayvanların acısı duyulmuyor mu?!

Türkiye karşıdevrimcilerin elinde siyasal İslama teslim edilirken, insanlar ekonomik krizin dibine vurmuş bir ülkede bir gün sonra yiyecek bulma endişesi ile yaşamaya çalışırken “2025 Kasım’ı bize de Erdoğan’a da uygun demek” ve anayasaya aykırı bir şekilde cumhurbaşkanı olmuş birine tekrar yol açmak, bir ana muhalefet partisinin yöntemi olabilir mi?

Kuşkusuz CHP, tek başına erken seçim tarihini belirleyemez ancak toplumsal baskıyı artırabilir, zaten var olan seçim talebini yükseltebilir ve bunu siyasetin 1 numaralı gündemi yapabilir. 

Tabii isterse! Gerisi lafügüzaf!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları