Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Özgürlük ve esaret arasında bir savaş

19 Eylül 2021 Pazar

TRT Belgesel kanalında gösterilen Son Toplayıcılar adlı bir belgesel var. Şu sözlerle başlıyor:

“Zarafetle koşan özgür ruhlar... Vahşi atlar.

O kadar uzun zamandır insanlardan uzak ve eyersiz yaşıyorlar ki onları yeniden ehlileştirmek hiç kolay değil. Ancak insanoğlunun ruhunda da mücadele ve tutku var.

Bu, özgürlük ve hâkimiyet arasında geçen iki taraflı bir onur savaşı.”

Ardından yılkı atlarını doğadaki özgür yaşantılarında sinsice yakalayıp yarışlarda koşturarak para kazanmayı iş haline getirmiş üç toplayıcı aralarında konuşuyor. 

“Atımız olmadığından değil ama yeni bir şampiyon arıyoruz” diyor birisi.

“Şampiyon olacak statüde bir at arıyoruz. At derken tay, 2 yaşında, büyüğü bizim işimize yaramaz zaten. Çocukluğu elimizde olacak, biz yetiştireceğiz onu. Biz yetiştirmezsek hiçbir işe yaramaz” diye devam ediyor diğeri...

Atlara binip araziye çıktıklarında anlatıcı yine devreye giriyor:

“Doğdukları andan itibaren sürüye ayak uyduran taylar kaçmakta usta. Gebe olan kısraklarsa onlara yetişmekte güçlük çekiyor.”

Sonra bir süre atların panik içinde kaçtığını, toplayıcıların kovaladığını izliyoruz. Ellerindeki kırbaçlarla önlerine gelen ata vurarak onları yakalamaya çalışıyorlar. Bir tay, sürünün ortasına saklanıyor; yetişkin atlar onu korumaya çalışıyor.

At toplayıcıları tayları sıkıştırmak için uğraşırken, iki tay suya dalıyor. Biri sürüye katılıp son anda kurtuluyor ama diğeri kendini nehrin sularına atarak çamura saplanıyor. Kovalamacadan öyle yorgun düşüyor ki hareket edecek hali kalmıyor.

Zavallı tay özgürce yaşamak için mücadele ederken, toplayıcılar boynuna halatı doluyor...

Anlatıcının sesi yine duyuluyor: “Şampiyonu dizginlemek kolay değil. Sonunda korku içindeki tay sudan çıkıyor, özgürlüğünden kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor. Bir şampiyonun inadına sahip.”

Yavru at, korku içinde oraya buraya kaçmaya çalışırken boynundaki halattan çekip sudan çıkarıyorlar. 

Anlatıcı memnuniyetini sesine yansıtarak bitiriyor belgeseli: “Mesut, bu cevheri bulup çıkarttığı için mutlu. Toplayıcılar için zor bir gündü. Ancak günün sonundaki mutluluk tüm yorgunluğa ve çabaya değdi. Bugüne kadar bir ismi yoktu. Bugünden sonra ise efsane olarak anılacak. İlk kez bir insanla yakınlaşan tay için bu dokunuş yeni bir hayatın başlangıcı.”

Oysa gerçek farklı: Tay mutsuz. Onun için çok kötü bir gündü. Çünkü özgürlüğü sona erdi. İnsanın ruhunda sömürü, hız ve para tutkusu var. Bu nedenle tay ölesiye yarışmaya zorlanacak. İlk kez bir insanla yakınlaşan tay için bu dokunuş esaretin başlangıcı!

KESİMDEN KURTULAN ATLAR, ARTVİN’DE YARDIM BEKLİYOR 

Geçen ay bu köşede yazdığım, Artvin’den yurtdışına kesim için götürülürken TIR içinde ele geçirilen atları hatırladınız mı? O atlar da işte böyle esir edilen ve yıllarca sömürüldükten sonra “artık işe yaramaz, kesilsin” denilerek satılan atlar... 

Şimdi ne durumdalar derseniz; yetkililerin, atları, onları satan tüccarlara, at kaçakçılarına iade etme girişimi şu an için durduruldu. Hasta olanlar öldükten sonra 64 at kaldı. Aralarında gebe ve sakat olanlar ile taylar da var. 

Bir kısmının yılkı atı olduğu ve onların Eynif Ovası’nda, daha iyi korunan bir bölgede, kendileri gibi özgürce yaşayan atların arasına bırakılabileceği; daha güçsüz olanların bazılarının çeşitli yerlerdeki barınak ve çiftliklere verilebileceği düşünülüyor. 

Geriye kalan atlar için ise HAYDİKO Artvin Derneği’ndeki gönüllüler, uygun bir yer ayarlama çabası içinde. Bölgeden vicdanlı bir kişi arazi sağlıyor ancak malzeme alımı ve yem için yardıma ihtiyaç var.. 

Atların yeniden kaçakçıların, toplayıcıların eline düşmemesi için destek olmak gerek. Çünkü bu, özgür ruhların hâkimiyete karşı yeniden zarafetle koşma savaşı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları