Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nefes alamıyorum!

31 Mayıs 2020 Pazar

Derek Chauvin adlı beyaz bir polis memuru, George Floyd adlı siyah bir şüpheliyi boğazına diziyle basarak öldürdü. O, bu cinayeti işlerken 3 polis de onu izledi.

Cinayet videoya kaydedilince ABD karıştı.

Günlerdir ülkede çok şiddetli protestolar oluyor. Katil polis görevden alınıp tutuklandı. Ama bu yetmez. Olaya karışan diğer polislerin de yargılanıp tutuklanması gerekir.

ABD’de polisler, her yıl çoğu siyah bin kişiyi öldürüyor ve cinayetlerin büyük kısmı, Türkiye’de olduğu gibi, cezasız kalıyor.

2012’de elinde şekerleme dolu bir kese kâğıdı ve buzlu çay bulunan Trayvon Martis, mahalle bekçisi tarafından “kuşkulu bulunduğu için” öldürüldü.

2014’te Eric Garner, sokakta kaçak sigara sattığı için polis tarafından boğazı sıkılarak gözaltına alınmaya çalışıldı. Defalarca “Nefes alamıyorum” diye yalvardı... Hastaneye kaldırılırken öldü.

Daha üç ay önce Ahmaud Arbery, yürüyüş yaptığı sırada, eski bir polis ve oğlu tarafından hırsız sanılarak katledildi.

Polis kurbanı olan bu siyahların hepsi silahsızdı.

ABD’de siyahlara yönelik polis şiddetinin sonu kolay kolay gelmez. Çünkü orada ırkçılık sorunu sistemseldir!

***

Obama seçildiğinde ırkçılığın tarihe karıştığını sananlar yanıldı. Bir siyahın ABD başkanı seçilmesinin önemini biliyorum. Ama Obama’nın kazanmasında ana etken, savaşın tırmandığı Bush yıllarından sonra gelen büyük ekonomik yıkımdı.

Obama’nın ABD başkanlığı, militan ırkçı grupları çok öfkelendirdi. Bu gruplar, kendi aralarında yoğun bir şekilde sessizce organize oldu.

Trump ise Obama’nın ekonomiyi önemli ölçüde yoluna koyduğu bir ortamda, ırkçılık kartını kullanarak seçildi; ırkçı hücreleri canlandırdı. Ku Klux Klan’ın kurucusu bile Trump’ı desteklediklerini söyledi.

Demokratlar, Trump’ın beyaz üstünlüğünü savunan söylemine karşı yükselen Black Lives Matter (BLM - Siyahların Hayatı Önemli) adlı toplumsal hareketi yeterince sahiplenmedi.

Trump ise BLM’den rahatsız ırkçı beyazların duymak istediklerini söyledi.

Sonuçta bugün Beyaz Saray’da ırkçı biri oturuyor.

Koronavirüs en çok siyahları ve Latin kökenli ABD’lileri öldürüyor!

***

ABD’nin kuruluşu olarak 4 Temmuz 1776 tarihi esas alınır. Çünkü o tarihte ilan edilen Bağımsızlık Bildirgesi ile 13 sömürge, Britanya İmparatorluğu’nun bir parçası olmaktan çıktı ve ayrı bir bağımsız federal devlet haline geldi.

Fakat görmezden gelinen bir tarih daha vardır: 20 Ağustos 1619. Bu, Afrikalıların anavatanlarından kendi istekleri dışında alınıp zorla gemilere bindirilerek Kuzey Amerika’ya köle olarak getirildiği ilk tarih olarak bilinir. (1500’lerde getirildiklerini gösteren araştırmalar da var.)

20 Ağustos 1619’da Virginia’nın Port Comfort Limanı’na yanaşan gemide Portekizlilerin yakaladığı siyahlar vardı. Yemek karşılığında köle olarak satıldılar...

O zamandan beri toplumun ruhuna işlemiş ırkçılık. Bu insanlık suçuyla mücadele eden çok sayıda Amerikalı olsa da orada bir süre yaşadığınızda, azımsanmayacak sayıda insanın açık ve gizli ırkçılığına tanık oluyorsunuz...

ABD’de ırkçılık, kuruluşundan beri var olan toplumsal bir hastalıktır. Trump Beyaz Saray’da oturduğu sürece tedavisi de mümkün değildir.

Irkçılık ve türcülüğün kaynağı aynı

George Floyd’un ailesi olay hakkında “Hayvanlardan daha kötü davrandılar. O hayatı için yalvarırken yardım etmek için kimse hiçbir müdahalede bulunmadı. Ülkede adalet yok” dedi...

Çok haklılar; adalet olmadığı doğru! İnsanlar için de adalet yok, hayvanlar için de...

Cinayeti protesto gösterileri sırasında bir siyahın katledilmiş bir domuzun kanlı kafasını iki eliyle başının üzerinde tuttuğu fotoğrafı gördünüz mü? Gösterici, polislere “Siz domuzsunuz” demek istiyordu.

Faşistlere en sert tepki gösterilmeli elbette! Fakat domuz, bu dünyada en fazla zulme maruz kalan hayvanlardan biridir. Onu kötülüğün simgesi olarak görmenin ardındaki düşüncenin kaynağı da türcülük virüsüdür.

Bir şiddet mağdurunu savunurken bir başka şiddet mağdurunu katil ile özdeşleştirmenin dehşet verici çarpıklığı fazla insanın dikkatini çekmese de arşive kayıt düşeyim:

Irkçılık ve türcülüğün çıkış noktası aynıdır. İlkinde insan, ırk temelinde kendini üstün görür ve diğerlerine nefret/duyarsızlık geliştirir. İkincisinde kendi türünü diğer türlerden üstün görür ve hayvanlara karşı nefret/duyarsızlık geliştirir.

İkisi de nefessiz bırakır!

Ve kuşkusuz ikisi de öldürür!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları